Kaza yerinin etrafını önce polis kordonu sonra da büyük bir meraklı kalabalığı çevirmişti.. Gazetesine,iyi bir kaza fotoğrafı yetiştirmek isteyen uyanık foto muhabiri çemberleri aşamayınca"Yol verin.. Yol verin.. Ben kaza kurbanının oğluyum" diye bağırmağa başladı. Kenara çekilip yol verdiler.. Foto muhabiri yaklaştı. Arabanın önünde bir EŞEK yatıyordu.
Bir karadenizli,bir Kayserili ve birde Diyarbakırlı aynı trafik kazasında ölmüs.Cenazeleri dualarla,göz yaşlarıyla kaldırılmış.iki üç gün geçmis,birde bakmışlar ki karadenizli,çıkmış mezardan, üstünü silkeyerek geliyor.Önce büyük bi panik yaşanmış haliyle,sonra bakmış zombi monbi değil,bayağı canlı kanlı,cesaret edip yanına yanaşmış ve merakla sormuşlar:-''Yahu sen öteki dünyadan nasıl geri döndün?''Anlatmış:-''Öte taraftaki işler buradaki gibi yürüyomuş meğer.rüşvet,haksızlık,yoksulluk...Geri göndermek için 5 Bin Dolar istediler,bastım parayı geri geldim.''-''Eee,diger iki arkadaş niye gelmedi?''-''Vallahi ben gelirken,Kayserili hala 3,500 dolara olmaz mı,yap bi indirim de ayağımız alışsın!diye pazarlık ediyordu.!!-''Ya Diyarbakırlı?''-''O da 'Ben vermem,Devlet versin! diye inat ediyodu....''
-İşinizin çok önemli olduğunu düşünüyorsanız, bu sinirlerinizin ciddi biçimde bozuldugunun en açık göstergesidir.
(Bertrand Russell)
-İşini her şeyden önemli sayarak günde sekiz saat çalışan, sonunda çalıştığı yerin başına geçer ve günde aynı hızla yirmi dört saat çalışmaya mahkum olur
(Robert Frost)
-Mutluluğun formülü, gerektiginde önemsiz şeylerle meşgul olabilmektedir.
(Edward Newton)
-Bitap bırakan günlük yaşam, ancak bir aptalın karşılaşabileceği bir hayat krizidir.
(Anton Çehov)
-Eğer boş zamanınız yoksa, ruhunuzu kaybediyorsunuz demektir.
(L.P.Smith)
-Kalitenizin ölçüsü, boş zamanlarınızda ne yaptıgınızdır. Medeniyetlerin kalitesi de insanlara sağladığı boş zaman ve bunun kalitesi ile ölçülür.
(Irwin Edman)
-Babam bana çalışmayı, fakat işin esiri olmamayı öğretti. Simdi okumanın, hikaye anlatmanın, şakalaşmanın, konuşmanın ve gülmenin iş kadar; hatta 0ndan da önemli olduğunu biliyorum.
(Abraham Lincoln)
Açıkça ne istediklerini söylemiyorlar.Uzatmayacağım,
kırmayla, dökmeyle eğer bizi etkilemeye çalışıyorsanız, doğrudur devam edin. İstediğinize ulaşıyorsunuz.
Ama bu etkilenme, korku değil tam tersi bizim milli ve dini duygularımızı yükselten ve hatta bunlara daha sıkı sarılmamıza sebep olan bir etkilenme oluyor.
Daha cesur oluyoruz, daha duyarlı oluyoruz ve bayrağımıza daha sıkı sarılıyoruz.Kısaca biz derin bir
gafletten ve uykudan uyanıyoruz.Bu isyanlarda önlerde yer alan,yakan,yıkan ve kendilerini tehlikeye atanlara
da soruyorum. Ne elde etmeye çalışıyorsunuz. Sizleri
yazdıkları senaryolarında figüran olarak oynatanlara bir bakınız. 0nlar nerelerde ve ne yapıyorlar.
Bu sinemalarda oynatılacak bir film değil, bu senaryo Yeşilçam senaryosu değil. Bu öncelikle sizin helak
olmanıza yol açacak bir senaryo.Çünkü Allah vatanını,
toprağını ve milletini sevenleri, koruyanları sever ve korur. Son olarak soruyorum;Ne istiyorsunuz açıkça
açıkça söyleyin bizler de buna göre davranalım.
PROF.DR.A.BERHAN YILMAZ
ERZURUM