Ağır bir hasta hastahanede. Tüm ailesi bekleme odasında doktorlardan
haber bekliyor.
Yorgun ve umutsuz bakışlı bir doktor çıkıyor "Tek yaşam şansı var oda
beyin nakli. Böyle bir ameliyatı ilk olarak deneyeceğiz, tabi
masraflar hastanın ailesine ait." Aile, şaşkın, yorgun, çaresiz...
Aralarından biri peki ama fiyat nedir diyor ?"
Değişir diyor cerrah. 5000 Euro erkek beyni kullanırsak, 200 euro
kadın beyni kullanırsak.
Uzun bir sessizlik çöker. Beyler gülmemeye çalışırlar.
Hanımlarla gözgöze gelmekten kaçarlar. Ama aralarından biri merakını
yenemez, peki doktor bu fiyat farkının nedeni nedir diye sorar.
Cerrah gülümser. "Eh tabi, aynı arabalar gibi, kadın beyinleri ucuz oluyor
akıllarını çok kullandıkları için. Kullanılmış akıl, kullanılmış beyin.
Erkek beyni hiç kullanılmamış sıfır km araba gibi pahalı oluyor."
ZEKİ BIR KADINA İLETMEYİ UNUTMAYIN :)
Hikâyenin ortasında gülümseyen BEYLEREEEEE selâm))))
Alışverişten sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genç
ve güzel bir kadınla yakalayınca dehşete düşer. Ortalığı
dağıtmaya kalkışacağı sırada kocası o nu durdurur.
"..Şöyle açıklayabilirim..." der..
"Eve dönerken bu zavallı kızı gördüm. Çok yorulmuştu.
Onu arabama aldım. Karnı da acıkmıştı, o yüzden o nu eve
getirdim ve senin buzdolabında unuttuğun rostoyu pişirdim.
Kızın ayakkabıları delinmişti. Modası geçti diye artık
giymediğin ayakkabılarından bir çift verdim o na. Üşümüştü,
o yüzden sana doğum gününde aldığım fakat rengini beğenmediğin
için hiç giymediğin süveteri o na verdim. Kızın pantolonu
parça parça olmuştu, artık senin kalçalarının sığmadığı bir
pantolonunu da verdim. Tam çıkmak üzereyken bana
"Karınızın artık kullanmadığı başka birşey var mı bu evde?"
diye sordu.. ve işte buradayız..'
Üç kadın arkadaş bir kaza sonucu aynı anda hayatlarını kaybedip cennete giderler. Cennetin kapısında o nları karşılayan melek "Sizin burada uymanız gereken tek kural var.. O da ördeklere dikkat edin sakın üstlerine basmayın" der. Sonra kapı açılır üç kadın cennete girerler. Gerçekten de etrafta ördek doludur. Üstlerine basmamak adeta imkansızdır. Dikkat etmesine rağmen kadınlardan biri kazayla bir ördeğin üstüne basar. Hemen Cebrail belirir. Yanında son derece çirkin bir adam vardır. Kadını kolundan adama kelepçeler ve "Ördeğin üstüne basmanın cezası olarak sonsuza kadar bu çirkin adamla kelepçeli olarak yaşayacaksın" der. İkinci gün kadınlardan biri yine kazayla bir ördeğin üstüne basar ve Cebrail anında yanında çok çirkin bir adamla gelip o nları kadına ceza olarak birbirlerine kelepçeler. Üçüncü kadının gözü bu olaylardan çok korkar. Diğerlerinin akıbetine uğramamak ve sonsuza kadar çirkin bir adama kelepçelenip yaşamamak için her attığı adıma acayip dikkat etmeye başlar. Aradan aylar geçer ve hiç bir ördeğin üstüne basmaz. Derken bir gün Cebrail belirir. Bu kez yanında boylu poslu inanılmaz derecede yakışıklı bir adam vardır. Cebrail hiçbir şey söylemeden yakışıklı adamla kadını kelepçeler ve yine birşey söylemeden çeker gider. Kadın artık mutluluktan uçmaktadır.O güne kadar gördüğü en yakışıklı adamla kelepçelenmiştir. Adama döner ve "Ben acaba ne yaptım da sonsuza kadar senin gibi güzel bir adamla birlikte olmayı hak ettim" der. > Adam suratı asık bir şekilde cevap verir. "Vallahi seni bilmem ama ben az önce bir ördeğin üstüne bastım"
Bir akşam üzeri çiftlik sahibi kuzeydeki küçük göleti kontrola gitmiş. Gölete yaklaşırken yüksek sesle atılan kahkahalar, şakalaşma sesleri,su şıkırtıları duymuş, tam yanına da gelince gölette çırılçıplak yüzen o nlarca genç kızı görmüş..Onu fark eden kızlar boyunlarının hizasına kadar suya sinmişler. Biri ; "Gidin buradan.." diye bağırmış, "Siz gitmeden gölden çıkmayacağız.." Adam da cevap vermiş :"Sizi gölette yüzerken, oynaşırken görmeğe, çırılçıplak dışarı çıkışınızı izlemeğe gelmedim genç bayanlar..Ben, sadece göldeki timsahı beslemek için buradayım!.."
1Bir şeyi ortaya çıkaran ve yapan küçük bir seçkin grup,2) Bir şeyin yapılmasını seyreden büyükçe bir grup,3) Ve neyin olup bittiğini bilmeden yaşayan muazzam bir kalabalık.
Emeklilik işlemleri için uğraşan adam sigortaya şahsen başvurur.Görevli kadın yaşını doğrulatmak için bir kimlik belgesi sorunca adam ceplerini arar, tarar ve cüzdanını evde unuttuğunu fark edince durumu anlatır.Görevli kadın '' gömlek düğmelerinizi açın o zaman'' der. Şaşıran adam bir bir açar düğmeleri ve bembeyaz göğüs kılları ortaya çıkınca görevli kadın:'' Tamam bu gördüğüm yeterli '' yanıtıyla evrakları onaylar. Şaşkınlık içinde eve gidip emeklilik işlerini nasıl hallettiğini eşine anlatır adamcağız. Eşinden gelen yanıt bir başka olur: ''Keşke pantalonunun düğmelerini açsaydın, o zaman bir de maluliyet farkı da alırdın...''
Bir adam Microsoft şirketinde iş için konuşmaya gidiyor, Microsoft şirketinde lağımcı olarak işe alınacaktır
HR-menajeri ile görüşüp tıkanmış bir lavaboyu temizleyip testten geçiyor
HR menajeri testten geçtiğini ve kendisine hangi gün saat kaçta işbaşı yapabileceğini e-mail yolu ile bildireceğini söylüyor
Adam bilgisayarı olmadığını ve dolayısıyla e-mail kullanmadığını açıklıyor
HR menajeri, üzgünüm ama e-mailiniz yok ise siz sanal olarak varsayılmazsınız ve dolayısıyla sizi işe alamayız diyor
Adam çaresiz dışarıya çıkıyor, ne yapsam etsem derken,cebindeki 10 dolar ile süpermarketten 10 kilo kiraz alıyor
Kapı kapı gezerek kirazları satıyor ve 2 saat içinde sermayesini 2’ye katlıyor
Bu şekilde ekmek paramı çıkarabilirim deyip her gün sabah erkenden çıkıp kapı kapı kiraz satıyor ve her gün sermayesi büyüyor
Derken, küçük bir kamyonet alıyor ve satışa devam ediyor.Az bir zaman sonra büyük bir kamyon ve bir kaç tane küçük kamyonet alıyor
5 sene geçiyor...
Bu adam şu anda Amerikanın en büyüklerin arasında yer alan bir nakliyat şirketinin sahibi
Ailesinin geleceğini düşünerek bir sigorta yaptırmak istiyor ve sigorta şirketi kendisinden e-mail adresi istiyor
Email kullanmadığını söylediğinde, sigortacı; ilginç, e-mailiniz olmadan büyük bir holding kurmuşsunuz, birde e-mailiniz olsaydı acaba neler yapabilirdiniz diyor
Adamın cevabı: e-mailim olsaydı şu anda Microsoft’da lağım temizliyordum...
Ne öğrendik: internet her zaman bir çözüm değildir
2: e-mailiniz olmayıp azimle çalışabiliyorsanız milyoner olabilirsiniz
3: Bu yazıyı e-mail aracılığı ile okuyorsunuz... demek ki milyoner değil, lağım temizleyicisine daha yakınsınız...
... Gününüzün güzel geçmesi dileği ile...
Doğan Cüceloğlu' nun eğitimdeki katılımcılarla aralarındaki konuşma: Ben: Arkadaşlar, aranızda ölümcül hastalığı olan var mı? Katılımcılardan Biri: Allah'a şükür, hocam, bildiğimiz kadarı ile yok. B: Ne güzel! Peki, bana, istisnasız tüm insanların, yani altı milyar insanın da başına geleceği garanti bir şey söyler misiniz? Cevap neredeyse otomatik olarak çıkar: K: Ölüm. B: Gerçekten de ölüm tüm insanların başına geleceği kaçınılmaz olan tek şeydir. Doğum da tüm insanların başına kesinlikle gelmiştir, ama bundan sonra gelmesi kesin olan tek şey ölümdür. Diğer hiç biri insanların tümünün başına gelmeyecektir. Peki, madem öleceğimiz garanti, bu benim ölümcül bir hastalığım olduğunu göstermez mi? Katılımcılar burada sessizce, başlarıyla o naylamaya başlar. Öleceğim belli ise benim ölümcül bir hastalığım olduğu da açıktır. Şu şekilde devam ederim: Peki, ne zaman öleceğimizi biliyor muyuz? K:Hayır B:Şu saniye içinde olma olasılığı var mı? K:Var . B:Yarın? K :Evet. B: 30 yıl sonra? K: Olabilir. B: Peki bunlardan hangisinin sizin başınıza geleceğini bili yor musunuz? Mesela bu akşam eve sağ salim varacağınızı nereden biliyorsunuz? Sınıf sessizce dinlemeye devam eder. Çünkü genellikle yaşama böyle hiç bakmamışlardır. Sözümü sürdürürüm: B: Peki bir de tersini düşünelim, bu akşam eve döndüğünüzde, bu sabah evden çıkarken sağ salim bıraktıklarınızı sağ bulma garantiniz nedir? Var mıdır böyle bir garanti? K: Yoktur hocam. B: Peki nereden biliyoruz, az sonra telefonumuzun çalmayacağını ve evdekilerden birinin az önce öldüğünün bize söylenmeyeceğini? Katılımcılar burada rahatsız olmaya başlarlar. K: Hocam konuyu değiştirsek? B: Ama en yalın ve açık gerçek üzerine konuşuyoruz, biraz daha devam edelim bence. Peki, acaba bunu dün gece bilseydiniz, yani evde akşam birlikte olduğunuz kişilerden birinin yarın ölüm günü olduğunu bilseydiniz, o zamanı aynı dün gece olduğu biçimde mi geçirirdiniz? Yoksa farklı şeyler mi yapardınız? K: Kesinlikle çok farklı geçerdi Hocam. B: Şimdi sizden rica ediyorum, lütfen bir an arkanıza yaslanın, gözlerinizi kapatın ve bu sabah evden çıkarken evde bıraktıklarınızdan birinin gerçekten öleceğini düşünün, dün akşamınızı nasıl geçirirdiniz? Aynı iletişim mi olurdu? o nunla aynı konuları mı konuşurdunuz? Aynı konular, tartışma ya da gerginlik konusu yaratır mıydı? Yoksa önemsiz hale mi gelirdi? Bu sabah evden çıkarken, bu son görüşünüzde o na ne derdiniz? o nun boynuna sarılmakta tereddüt eder miydiniz? Çok sıkı sarılmaya mı, aynaya mı vakit ayırırdınız? o na "yüreğinizin taa derininden gelen bir "seni gerçekten çok seviyorum" demeye ne gerek var diye düşünür müydünüz? o nun ölecek olması sizin o na duyduğunuz sevgiyi yoğunlaştırmaz mıydı? Burada bazı katılımcıların ağladığı olur. Belli ki dün akşam yaptıklarından bir kısmının ne kadar anlamsız olduğunu şimdi fark etmişlerdir. B: Şimdi gözlerinizi açabilirsiniz, acaba kaç tartışmamızı bu kadar gereksiz biçimlerde yapıyoruz, kaçı gerçekten yaşamda karşımızdakinin varlığından daha önemli, hangilerinde "şimdi kalbini kırdım, ama zaman içinde ben o ndan özür dilemesini bilirim?" diye kendi kabuğumuza çekilip tartışmaları donduruyoruz. Yarattığımız kırgınlıkları tamir etme olanağımız gerçekten var mı? Buna zamanımız gerçekten kaldı mı?
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM)'İN UYGULAMAYA BAŞLATTIĞI GÜZEL BİR HAREKET VAR;
BM'İN AÇLIK SİTESINE GİRİNIZ ( http://www.thehungersite.com ) VE
ORADA GÖRECEĞİNİZ SARI BIR DÜĞME(GIVE FREE FOOD) ÜZERİNE
TIKLAYINIZ,
BUNU YAPTIĞINIZ ZAMAN DÜNYANIN HERHANGİ BİR YERİNDE AÇ BİR İNSAN YİYECEK YARDIMI ALIYOR.
YİYECEĞİN PARASI,LOGOLARINI GÖRMENİZ
KARŞILIĞINDA REKLAM YAPAN SPONSORLAR TARAFINDAN ÖDENİYOR. TÜM YAPACAĞINIZ BU SİTEYE GİRMEK VE YİYECEK BAĞIŞLA DÜĞMESİNE TIKLAMAK (SAYFANIN EN ALT
ORTASINDAKİ SARI TUŞ). GÜNDE SADECE BİR KERE BAĞIŞTA BULUNABİLİYORSUNUZ,ONUN İÇİN
TANIDIĞINIZ HERKESE VE KALABALIK GRUPLARA ULAŞTIRINIZ VE
HER SABAH BİLGİSAYARINIZI AÇTIĞINIZDA SİTEYE GİREREK BU İNSANLARA
YARDIM ETMEYİ ALIŞKANLIK HALİNE GETİRİNIZ.
Denedim aleyra.Link açılmıyo...
EVET BU YÖNTEMLE GİRİP TIKLADIM ARTIK HERGÜN YAPACAĞIM BUNU..:))TEŞEKKÜR EDERİM..
ADAM- Hayatım senin çabalarını takdirle karşılıyorum ama hayat yeterince zor. Yani senin bu kadar uğraşmana gerek yok!.. KADIN- Ne için uğraşmama gerek yok? ADAM- Bir cümleyi ilk söylendiğinde anlamak için... Yapamıyorsun! KADIN- Ne diyorsun sen be? ADAM- Cümlenin sonundaki o "be" ne kadar da şirin durdu öyle, nerden aldın? KADIN- Senden almıştım hatırlamadın mı? Ben senden aldığım güzide sözcükleri atmıyorum, saklıyorum. Mesela çok güzel "ulan"larım da var. İster misin bir tane? ADAM- Ben sana ne zaman "ulan" dedim sorabilir miyim? KADIN- Bilmem, sorabilirsin herhalde. ADAM- Ben sana ne zaman ulan dedim? KADIN- Bak sorabildin işte! ADAM- Peki sen cevap verebilecek misin? KADIN- Tabii..Bu konuyla ilgili kesin bir tarih vermek zor ama istersen hemen hemen her gün diyelim. ADAM- Yani ben sana her gün ulan mı diyorum? KADIN- Evet... Neden şaşırmış gibi yapıyorsun? İlişkimizin üçüncü sevişmesinden sonra sen kibarlığı bıraktın... Zaten öyle pek de tiryakisi olmadığın için bırakmakta fazla zorlanmadın. ADAM- Ben öyle bir üçüncü sevişme hatırlamıyorum. KADIN- Çok normal. O kadar kısaydı ki... Zaten ben de hayal meyal hatırlıyorum. ADAM- Hah! Şimdi de cinsel hayatımız problem oldu. KADIN- Bizim öyle bir hayatımız yok... Neyse bu konuyu konuşmak istemiyorum. Bir ölünün arkasından konuşmak doğru olmaz. ADAM- Kimmiş bu ölü? KADIN- Özür dilerim. Amacım sana ölmüş bir parçanı hatırlatıp üzmek değildi. Dikkat ettiysen bu konuda konuşmak istemediğimi de söylemiştim. Neyse ben bunu sorun etmiyorum... İnsanoğlu her gidenin yokluğuna alışıyor. Senin idrar yolların açıksa mesele yok. Hem bir de iyi tarafından bak, cinsel hayatımız olmadığı için kültürel faaliyetlere daha çok zaman ayırabiliyoruz! Ama sanırım en geç yarın erotik bir film seyretmem lazım. ADAM- Ne demek istiyorsun sen be? KADIN- Be'yi geri veriyorsun demek. Sende kalabilirdi ama neyse... ADAM- Konuyu dağıtıp beni sinir etme. Biz daha dün değil önceki gün seviştik seninle! KADIN- Hayır sevişmedik. Biz teşebbüs aşamasındayken seni geri zekâlı arkadaşın Hayri aradı, yaklaşık yirmidört dakika atyarışı konuştunuz. O sana Troya tek olur dedi, sen de hayır ağbiciğim oraya çok at yazmak gerekir dedin ve bu nefis konuşma böyle sürüp gitti. Bu şiirsel sohbetin etkisinden olacak, uyuyakalmışım. ADAM- Nitekim Troya açık ara aldı yarışı. Boşu boşuna bir sürü at yazdık. KADIN- Efendim? ADAM- Öyle olmadı canım. Telefon çaldığında ben daha açmadan sen tuhaf bir havaya girdin. Sanki kendimi ben aramışım gibi. Ben daha Hayri ne haber demeden sen horlamaya başladın. Bu horlamanın şiirselliğinden olacak, kendimi atyarışına vermişim. Son bir şey daha: Hayri geri zekâlı değil. KADIN- Bak biz seninle herşeyi tartışma konusu yapabiliriz, bir tek şey dışında, o da Hayri'nin geri zekâlı oluşudur. Çünkü bunun aksi yönde bir tek uzman görüşü yoktur, olamaz da! ADAM- Unutma ki o bir yayınevi sahibi. KADIN- Evet ama atların anlayacağı düzeyde kitaplar basıyor. ADAM- Senin o na neden uyuz olduğunu ikimiz de biliyoruz, uzatmayalım istersen. KADIN- Yok yok uzatalım... Neden uyuz oluyormuşum ben? ADAM- Karısını aldatıyor diye... Ben de sana yıllardır anlatamıyorum ki bu, Hayri'yle karısı arasındaki bir sorun, bizi ilgilendirmez. KADIN- Bal gibi de ilgilendirir. Birincisi, Hayri pis, iğrenç, aşağılık bir etobur. Sadece karısını aldatmıyor, aynı zamanda her an adaleti de yanıltabilir. Başına gelecek bir trafik kazası durumunda -ki o na çarpacak olan şahane kamyon bir gün elbet trafiğe çıkacak- hukuksal olarak insan muamelesi görecek. O hayvanın ne hakkı var benim kamyoncumu mağdur etmeye? ADAM- Sen iyice tırlattın. Neden bu kadar taktın adama bilmiyorum ki. KADIN- O adam dediğin canlı, Ruslar'la yatıyor. ADAM- Ne var? Irkçı mı oldun şimdi de? KADIN- Saçmalama. Kanında muhtemelen irice bir AIDS virüsü taşıyor o! Buraya kadar bir sorun yok ama karısına bulaştıracak. Nurten de arkadaşımız olduğuna göre, o da bize bulaştıracak. ADAM- Nasıl bulaştıracak Nurten bize? Sevişecek miyiz kendisiyle, allah allah! KADIN- Saçmalama. AIDS başka yollarla da bulaşıyor. Mesela ağız yoluyla! ADAM- Sorun değil biz de takma dişlerini kullanmayız! KADIN- Nurten'in dişleri takma değil ki? ADAM- Bak gördün mü boşuna endişeleniyormuşsun. Takma dişi yok ki kullanalım, değil mi hayatım? KADIN- Ben o nu bunu bilmem, Hayri denen alçakla görüşmen beni rahatsız ediyor. Sizin ortak yanınız nedir ben aslında o nu merak ediyorum. Rus kültürü olmasın? ADAM- Saçmalama. KADIN- Sürekli atyarışı oynamıyorsunuz herhalde... Mesela Hayri Rus fahişelerle yattığı sırada sen ne yapıyorsun, yan odada Rus klasikleri mi okuyorsun? ADAM- Evet... Hayri'nin iş kondüsyonu da iyi. İş uzun sürüyor. Düşün iki seansta "Savaş ve Barış"ı bitirdim. Olay Rusya'da geçiyor. KADIN- Bir kere bu Woody Allen'ın esprisi! ADAM- Biliyoruz. Bir sakıncası mı vardı? Hayri kesmedi galiba, bir de Woody Allen'ın telif sorunu yüzünden mi kavga edeceğiz? KADIN- Sorduğum soruyu laf kalabalığında gözden kaybettirmeye çalışma! Sen de yapıyor musun Hayri'nin yaptığını? ADAM- Nasıl yani? Hayri'nin hangi yaptığını? KADIN- Rus hayat kadınlarıyla çiftleşiyor musun sen de! ADAM- Sen delirdin mi sevgilim? KADIN- Hâlâ net bir yanıt alabilmiş değilim. ADAM- Hayır hayatım, manyak mısın sen! Ne işim var benim Rus kadınlarla? KADIN- Yani hiç mi olmadı? Ne bileyim fazla alkol alınan bir gece sonrası Hayri iblisi sana "Tanıştırayım, İrina" demedi mi? ADAM- Demedi! KADIN- Vay terbiyesiz. Demek kadınla oturdunuz ama tanıştırmadı ha? Zaten o Hayri ayısından da bu beklenirdi. Eee? İsmini bile bilmediğin bir Rus'la yatmak nasıl bir şey? ADAM- Sevgilim! Hastasın sen! KADIN- Hastalanmam çok normal değil mi? Her gece iğrenç bir virüsle aynı yatağı paylaşıyorum! KORKARIM DAHA DA SÜRECEK...
1. "BEN BALIĞA CIKIYORUM"ÇEVİRİSİ: Ben elimde bir çubukla bütün gün sandalda oturucam, kusana kadar içicem ve denizde yüzen balıkları izliycem"2. "BU ERKEKLERİ İLGİLENDİREN BİŞEY"ÇEVİRİSİ: "Bunun bilinen bir mantıklı açıklaması yok, boşuna uğraşma hiçbir mantık kalıbına sokamazsın.".3. "YEMEĞE YARDIM EDİYİM Mİ?" ÇEVİRİSİ: "Yemek neden hala masaya gelmedi?"4. "EVET TATLIM... HAKLISIN SEVGILIM"ÇEVİRİSİ: Çevirisi yok.. o nlar bu sözleri periodik olarak söylemeleri için şartlandırılmıştır5. "BUNU ANLATMAK ÇOK UZUN SÜRER"ÇEVİRİSİ: "Anlatsam da anlamazsın zaten"6. "ELBETTE SENİ DİNLİYORDUM TATLIM;SADECE AKLIMDA BIR SÜRÜ KARMAŞIK İŞ VAR"ÇEVİRİSİ: "Şu karşıdaki kızıl bombanın içinde sütyen var mı yok mu kafam o na takıldı da"7. "SEVGİLİM BİRAZ ARA VER, SABAHTAN BERİ EVİ TEMİZLİYCEM DİYE HELAK OLDUN"ÇEVİRİSİ: "Her hafta sonu aynı şey, yeter yeter. Sonra da ev temiz aman yerlere basma, burası benim evim değil sanki. Sabahın köründen beri gazete okutmadın şimdi de elektrikli süpürge. artık sustursan iyi olucak, filmin içine ettin!!"8. "HMMM EVET COK iLGİNÇ HAYATIM."ÇEVİRİSİ: "Sen hala konuşuyor musun?"
1-) Bana yakışıyor
2-)Erkeklik hormonu testeron fazla salgılanınca saçlar dökülürmüş.Yani fazla erkekler kel olurmuş.Ne kadar kellik o kadar erkeklik.
3-)Tarihe bir bakın,bütün büyük adamlar keldir.
4-)Bütün saç kozmetikleri para tuzağı.
5-)İstesem saç ektiririm ama insanın doğal hali daha güzel.
6-)Zeki ve Marjinal kadınlar kelleri seksi buluyor.
7-)Kelliğimle dalga geçilmesine kızmıyorum çünkü o benim kusurum değil, karizmamın bir parçası.
8-)Benim saç kurutma derdim yok neyseki. Şükrediyorum halime.
9-)Benim babamın kirpi gibi saçları vardı
10-)Çekicilik beyinden gelir, üzerindeki kıllardan degil.
11-)Sen kafanı kazıtsan sana yakışmaz. Kafa derin benimki kadar düzgün ve benimki gibi yüz fizyonomisine uygun olmalı
12-)Tarihte Japon döğüşçüleri kafalarını kazıtıp daha erkek görünürlermiş.
13-)Antropolojide zekaya delalet eden kıvrımlı beyine sahip kafatasları deri yüzeyi,genelde fazla saça musait olmamaktadır.
14-)Bir adamın kafasında ya kıl yada akıl olur...
15-)Maden olan yerde ot bitmez.
HA HA HA HA, DESEM DE İNANMA HA!:))))))))))))))))))))