Bilgi Yarışması, Ana Sayfa

Ana Sayfa

İkili Yarışmalar

Kelime Yarışmaları

Zeka Yarışmaları

Günlük

Foto Kulüp

Bir Soru

Serbest Kürsü

Dostluk

Üyelik
Ana Sayfa
Seçkin Üyelik
Mesaj Kutusu
Tavsiye Et
Tıkla Kazan
Ödül Listesi
Gruplar / Sıralama
Sohbet Odaları
  Üyelik
Kullanıcı adı
Şifre
Yeni üye
Şifremi unuttum
Tavsiye Edenlere 10,00 Bonus
Tavsiye edeceğiniz e-posta adresi


%50 Daha Hızlı Flash Menü

Aktif soru
27.965
Aktif üye
261

Bayrak

GÜNLÜK ÖZELLİKLERİ
Günlük sahibiacemibilge -
Günlük adıBeğendiklerim.. - Herkese açık günlük
Toplam okunma sayısı607302
Son güncelleme / Toplam kayıt7.09.2015 04:34:00 / Toplam kayıt: 89

GÜNLÜK KAYITLARI
ÇOCUKLARIN KAVGASI..Yeni yorum girAç/Kapa

 

Dul bir adamla dul bir kadın evlenirler. Bunların daha önceki evliliklerinden birer çocuğu vardır. Evlendikten sonra da bir çocukları olur.

Bu üç çocuk bir gün bahçede oynarlarken kavgaya tutuşurlar. Penceresinden durumu farkeden hanım kocasına bağırır:

- Beeeey, çabuk gel, çocuklar kavga ediyor!..

- Kimle kim kavga ediyor?

- Seninkiyle benimki bir olmuş, bizim çocuğumuzu dövüyorlar..



Kayıt tarihi : 28.03.2006 - Toplam yorum : 1

çok hoştu yaa.

Kişisel ve ortak değerleri iyi belirlemişler, değil mi aysenur?.:))


Kayıt tarihi : 28.03.2006 11:56:00 - Yorum sahibi: aysenur


STADYUMDA ENSE TOKATI..Yeni yorum girAç/Kapa

 

Ahmet ve Mehmet beraberce stadyumda maç seyretmektedirler. Bir ara Ahmet’in gözü, önlerinde oturan irikıyım adamın ensesine takılır ve içinden o enseye iyi bir tokat atmak gelir. Ancak buna cesareti yoktur. Yanında oturan Mehmet’i dürter:

- Mehmet, şu önümüzdeki adamın ensesini görüyor musun?  Bak, o enseye şöyle güzel bi tokat atarsan sana 20 Lira veririm.

Mehmet bu teklif karşısında önce bi düşünür, sonra da adamın ensesine okkalı bir şaplak atar. Tokatı yiyen adam birden ne olduğunu anlamaz ve hışımla arkasına döner. Döner dönmez de Mehmet, olanca sempatikliğiyle:

- Bu ne hoş tesadüf Hüseyin abicim, ne zamandır görüşmemiştik, kısmette burada karşılaşmak varmış..

Der ve adama sarılır.. Adam şaşırmış bir vaziyette ve söylenerek kendisinin Hüseyin olmadığını, bir bezerliğin söz konusu olduğunu söyler. Ortalık yatışmış, herkes yine maç heyecanına dönmüştür. Ama Ahmet’in aklı hala ensede olduğundan az sonra Mehmet’e bir teklif daha yapar:

- Bak Mehmet, o adamın ensesine bir tokat daha atarsan bu defa sana 50 Lira vereceğim.

Parasız Mehmet bu teklife de hayır demez. Yine şöyle bir düşündükten sonra adamın ensesine okkalı bir tokat daha atar. İrikıyım adam bu sefer öfkeden kıpkırmızı vaziyette arkasını döndüğünde Mehmet 0na bir kez daha sarılır ve gülerek açıklamasını yapar:

- Biliyorum Hüseyin abi, sensin işte!.. Geçen sene seni kızdırdım diye böyle yapıyorsun ama ben kırk yıllık abimi tanımaz mıyım hiç!..

Adam bakar ki tokatların kesileceği yok, kavga etmektense yerini değiştirmeye karar verir ve epeyce uzaklarında bir yere oturur. Ahmet adamı gözleriyle takip etmiş ve Mehmet’e yeni bir teklif daha yapmaktadır:

- Görüyor musun, adam şurada, ilerde oturuyor. O enseye bir tokat daha atacak olursan bu sefer 100 Lira veririm.

Bunu duyan Mehmet hemen adamın yanına gider ve arkasından dolanarak ensesine güzel bi şaplak patlatır. Öfkeyle dönen adama ise cevabı hazırdır:

- Aşkolsun be Hüseyin abi, demek sen buradaydın.. Ben de deminden beri şurada adamcağızın birini sensin diye tokatlayıp duruyordum..



Kayıt tarihi : 27.03.2006 - Toplam yorum : 1


MÜHENDİS ARKADAŞLAR İÇİN BİR FIKRA..Yeni yorum girAç/Kapa

 

Bir makine mühendisi, bir elektrik mühendisi ve bir bilgisayar mühendisi, kiraladıkları araba ile yolculuk yaparken araba bozulur. Makine mühendisi olaya el koyarak; “Kesin motordandır” der ve arabanın altına girip motorla ilgili birkaç işlem yapar. İşini bitirdiğinde bakarlar araba hala bozuk. Elektrik mühendisi; “Bu elektrik arızası olmalı” der ve kablolarla sigortaları kontrol eder. Ama arabada hala tık yok. Kendisine sıra geldiğini anlayan bilgisayar mühendisi şöyle der:

- Arabadan çıkıp bir daha girsek?

 

 

(Seyahatim nedeniyle fıkralarıma birkaç gün ara veriyorum. İlgilenenlerin bilgisine..)



Kayıt tarihi : 21.03.2006 - Toplam yorum : 1

Çok güldüm ya... Ben de çok severim fıkraları. Teşekkürler.

Ben teşekkür ederim yorumun için sevgili Nisanur70..:)


Kayıt tarihi : 21.03.2006 13:26:00 - Yorum sahibi: Nisanur70


BU FIKRA SEVGİLİ DİCAPRİO İÇİN..Yeni yorum girAç/Kapa

 

Zencinin biri ölür ve öteki dünyada sorgu meleğinin karşısına gelir. Melek sorar:

- Adın ne senin?

- Leonardo Di Caprio efendim..

Melek şöyle bir düşünür ve yanındaki arşiv meleğine seslenir:

- Yaa bak bakayım, şu Titanic yanmış mıydı, batmış mıydı??



Kayıt tarihi : 20.03.2006 - Toplam yorum : 1

bilmediğim pek fıkra yoktur aslında ama arada çıkıyomuş sayende öğrenmiş oldum çok güzel klavyene sağlık bu arada allahtan bizim dicaprio muz sarışın 0nun arşivle işi olmaz :))))))))))))

Sevgili mos, dünkü toplantıda dicaprio ile tanışınca bu fıkra aklıma gelmişti, 0na da söylemiştim birkaç gün içinde kendisi için bir fıkra yazacağımı.. Sözümü tuttum. Daha önce duymamış olmana ve beğenmene de sevindim..:)


Kayıt tarihi : 20.03.2006 15:02:00 - Yorum sahibi: mos


TEMEL IRKÇI DEĞİLDİR (!)Yeni yorum girAç/Kapa

 

Temel Amerika’da otobüs şöförlüğü yapmaktadır. Birgün zencilerle beyazlar arasında kavga çıkar. Beyazlar, otobüsün ön sıralarında oturma hakkının kendilerinde olduğunu iddia etmekte; zenciler ise, bu hakkın herkesçe eşit kullanılmasını istemektedirler. Tartışma kavgaya dönüşünce Temel olaya müdahele etmek ister ve otobüsü durdurarak içerdekilere seslenir:

- Herkes insin aşağı!.. Bu kavgaya bir son vermeniz lazım.. Size anlatacaklarım var..

Der ve otobüsten inen yolculara hitaben ırkçılık karşıtı uzun ve güzel bir konuşma yapar. Konuşması etkisini gösterir, herkes sakinleşir. Son olarak Temel, sözlerini şöyle bağlar:

- Şimdi hepiniz siyah ve beyaz değil de, kendinizi “yeşil” olarak farzedin.. Böylelikle ırkçılık yapmamış olursunuz. Hadi bakalım, şimdi herkes otobüse binsin!.. Yalnız dikkat edin, açık yeşiller öne, koyu yeşiller arkaya oturacak!...

 



Kayıt tarihi : 18.03.2006 - Toplam yorum : 2

İlk başlarda vay be ilk kez bizim temel amerikalıdan çok çok üstün anlatılmış diyecektim ki. Sonuç:)) Çok komik eline sağlık:)

Evet, ben de aynen senin gibi düşünmüştüm ama kahramanımız Temel olunca, maalesef!..:) Teşekkürler yorum için..:)

 


Kayıt tarihi : 19.03.2006 00:11:00 - Yorum sahibi: dumankemal

bende vay be temele bak ilk defa saçmalamadan çözdü sorunu diyecektim ama ????

ABD başkanı gibi yaptı sorunu çözüyormuş gibi gösterip sorunu daha beter bir hale getirdi????

sağolun fıkra için

Siz de sağolun, yorumunuz için!..:)


Kayıt tarihi : 19.03.2006 09:23:00 - Yorum sahibi: aressera


"TAVUK VAR MI?"Yeni yorum girAç/Kapa

 

 

Adam eczanenin kapısından içeri başını uzatarak sorar:

- Tavuk var mı?

Eczacı beklemediği bu soru karşısında şaşırarak cevap verir:

- Hayır yok!..

Ertesi gün ayni adam yine gelir ve yine başını kapıdan içeri uzatarak eczacıya sorar:

- Tavuk var mı, tavuk?

Eczacı bu defa sinirli bir biçimde cevaplar soruyu:

- Beyefendi yok dedik ya!.. Burda tavuk ne arar?..

- Madem öyle neden cama yazı yazmıyorsunuz “YOK” diye?

Başka türlü adamdan kurtulamayacağını anlayan eczacı, hemen bir kağıda “TAVUK YOKTUR” yazıp cama yapıştırır. Ertesi gün adam yine gelir. Başını uzatıp içeriye sorar:

- Ne zaman gelir?..

 



Kayıt tarihi : 16.03.2006 - Toplam yorum : 1

ya bu tipler adamı kanser eder, 4 kere,tane tane anlattığın halde neden olmadığını-olamayacağını 4.seferin sonunda tekrar ve inatla sorarlar" peki şimdi olmuyor mu?"...... olmuyor kardeşim, olmuyor güzel evladım, olmuyor yurdum insanı......... olmmuuyyooorrrr......... 

Anlaşılan bu konuda bir hayli dertlisin cemsecim..:)  Ne demişler, "anlattıkların, karşındakinin anlayabildiği kadardır"..   Sevgiler..


Kayıt tarihi : 16.03.2006 10:50:00 - Yorum sahibi: cemse001


TEMEL AJANLIK SINAVINDA..Yeni yorum girAç/Kapa

 

Amerikan gizli servisine ajan alınacaktır. Elemeleri başarıyla geçen üç finalist (malum) İngiliz, Fransız ve Temel için son bir sınav daha vardır.. Sırasıyla her birine bir tabanca verilir ve yandaki odada kendisini bekleyen eşini öldürmesi istenir. Önce İngiliz tabancayı alır, odaya girer. Aradan uzunca bir süre geçtiği halde içerden hiç ses gelmemektedir. Sonunda çıkıp silahı ilgililere teslim eder ve: “Üzgünüm, yapamıyacağım..” der. “Karıma asla kıyamam!”..

Sıra Fransız’dadır.. 0na da silah verilir ve içerde kendisini bekleyen eşinin yanına gider. Yine zaman geçmekte ama içeriden hiç ses gelmemektedir.. Nihayet kapı açılır ve Fransız silahı görevliye vererek:

“İmkansız!.. Yapamam.. Karımı öldüremem..” der.. Son finalistdedir sıra.. Silahı alan Temel hemen kendisini bekleyen eşinin yanına girer. Kapı kapandıktan az sonra bir el silah sesi, arkadan da büyük bir şangırtı duyulur. Görevliler içeri girdiklerinde bakarlar ki kadın yok!.. Temel’e ne olduğunu sorduklarında cevap verir:

“Bana verdiğiniz tabanca meğer kuru sıkıymış, ateş ettim ama ölmedi,  ben de öldürmek için pencereden aşağı attım.

 

 



Kayıt tarihi : 14.03.2006 - Toplam yorum : 2

TEMEL SADECE AJAN OLABİLMEK İÇİNMİ YAPMIŞ BUNU YOKSA FIRSAT BU FIRSATTIR DEYİP KURTULMAK İÇİNMİ :)))))

Artık yorum senin sevgili mos!..:)  Teşekkürler..


Kayıt tarihi : 14.03.2006 12:15:00 - Yorum sahibi: mos

yurdumun insanı işte.aldığı görevi başarıyla yerine getirmeden kaybolmaz ortalıkdan yarım bırakmaz işini:)))))))))))))))

Herkesin görev aşkı böyle olursa...:)  Teşekkürler yorum için..


Kayıt tarihi : 19.03.2006 09:25:00 - Yorum sahibi: aressera


GÜZEL KADININ İNTİHARI..Yeni yorum girAç/Kapa

 

 

Genç ve güzel bir kadın, 100 katlı bir binanın en tepesinden kendini boşluğa bırakıp intihara kalkışır. “Temel” fıkralarının vazgeçilmezlerinden olan İngiliz (Fransız da burada.. birazdan..), bu yüz katlı binanın 80. katında balkondayken, yukarıdan düşen kadını görünce, hemen kollarını açar ve kadını yakalayıp içeri alır (fıkra icabı..). Kadını kurtardığını düşünmektedir ama kadın amacının intihar etmek olduğunu söyleyince, merakla sorar:

- Aman hanımefendi, sizin gibi güzel bir kadın neden intihar etmek ister ki?

Kadın, gayet üzgün bir biçimde derdini anlatır:

- Beyefendi, zaten ne geliyorsa başıma güzellikten geliyor. Karşıma çıkan erkekler hep benim güzelliğimle ilgileniyorlar, beni anlamaya çalışmıyorlar. Bıktım artık.. O yüzden intihar etmek istedim.

İngiliz, kadıncağızı teselli etmeye çalışır:

- Bakın şimdi, sizin sinirleriniz iyice bozulmuştur.. Gelin ben sizi bizim publardan birine götüreyim, orada biraz içelim, sohbet edelim.. Kendinize gelir, açılırsınız.. Sonra yemeğe gideriz.. Gece sizi evinize bırakırım.. Eh, bi kahve içmek üzere beni eve davet edersiniz herhalde.. 

Kadın bıkkın bir tavırla sorar:

- Tabii sonra da benimle yatmak istersiniz, öyle değil mi?

- Ee, insan böyle bir akşamın sonunda, sizin gibi güzel bir kadınla başka ne yapmak isteyebilir ki?..

Kadın bunu duyunca: “Yazık!.. Sen de beni anlamadın!..”  der ve kendini balkondan aşağı atar.

60. Katın balkonundaki Fransız, düşmekte olan kadını farkedince hemen kollarını uzatıp tutar ve kurtarır. Ancak, kadının intihar niyetiyle atladığını öğrendiğinde, o da teselli etmek üzere başlar anlatmaya:

- Siz hiç üzülmeyin hanımefendi.. Ben sizi anlıyorum. Şimdi beraberce Fransız restaurantına gidip güzel bi yemek yeriz. Oradan sizi dansa götürürüm. Sabaha karşı eve döneriz.

- Eve gelince de benimle yatmak istersiniz, öyle değil mi?

- Sizin gibi güzel bir kadınla evde başbaşa kalınca başka birşey düşünemem zaten..

Bu sözleri duyunca kadın: “Sen de beni anlamadın!” deyip tekrar balkondan aşağı bırakır kendini.

Bizim Temel, 40. katın balkonunda etrafı seyretmektedir. Düşmekte olan kadını son anda görür ve hemen kutarır. Sorgu-sual derken, kadının anlattıklarını dinleyince bu defa 0nu teselli etme gayesiyle kendisi ve köyü hakkında bilgi vermeye başlar:

- Bak bacım, bizim çok güzel yemyeşil bir köyümüz ve çok da ineklerimiz vardır. Evimiz de  geniştir. Ben seni anamla babamla tanıştırırım. Sana da bi oda veririz. Gündüz ineklerin sütüyle, anamın yemekleriyle bi güzel beslenirsin. Akşam olunca da...

Kadın dayanamayıp sözünü keser:

- Akşam olunca da benimle yatmak istersin, öyle değil mi?

Temel bunu duyunca:

- Tüüüü, o...pii!...  der ve kadını balkondan aşağı atar..

 



Kayıt tarihi : 13.03.2006 - Toplam yorum : 0


YAŞLI PAPAĞAN..Yeni yorum girAç/Kapa

 

Adam papağan almak üzere dükkana girer. Satıcı, üç tane değerli papağanı olduğunu söyler ve fiyatlarıyla özellikleri hakkında bilgi vermeye başlar:

- Bu gördüğünüz kırmızı papağan 1000 YTL.dir; Türkçe’den başka İngilizce de bilir. Mavi olanı ise 2000YTL... Türkçe’nin yanısıra hem İngilizce, hem de Fransızca konuşur.  Üçüncüsüne gelince.. Bunun fiyatı ise 3000 YTL..

Adam üçüncü papağanı görünce şaşırır. Dükkan sahibine merakla sorar:

- İyi ama bu diğerlerine kıyasla çok yaşlı ve tüyleri dökülmüş olduğu halde neden diğer ikisinden daha pahalı?

- Valla ne kadar değerli olduğunu şurdan anlayabilirsiniz; bu ikisi 0na “Hocam!” diye hitabediyor..  

 



Kayıt tarihi : 12.03.2006 - Toplam yorum : 0


KIZILDERİLİ İSMİ..Yeni yorum girAç/Kapa

Kızılderili reisinin küçük oğlu babasına çekinerek sordu:

“Neden bizim isimlerimiz beyazların isimleri gibi değil?”

Reis, “Bizim isimlerimizin birer hikayesi vardır. Bu bir gelenektir..” dedi.

Oğlan, “Nasıl yani?” deyince,  Reis, “Sana birkaç tane örnek vereyim” diyerek açıklama yapmaya başladı:

“Mesela ben doğduğumda çadırımızın etrafında vahşi bir puma dolaşıyormuş, o yüzden benim adımı ”Vahşi Puma” koymuşlar. Ağabeyin doğduğu anda gök gürledi, 0nun adını “Gök Gürültüsü”  koyduk. Ablan doğduğunda ise ay dolunaydı, adını “Dolunay” koyduk. Kardeşin doğduğunda da gökkuşağı çıkmıştı, 0nun için adını “Gökkuşağı” koyduk.

Anladın mı şimdi “Patlak Prezervatif”...

 

 



Kayıt tarihi : 10.03.2006 - Toplam yorum : 2

hoş...

Teşekkürler..


Kayıt tarihi : 12.03.2006 14:06:00 - Yorum sahibi: mona_lisa

bir cumartesi kahkası koptu valla benden sağolun:yarıldım gülmekten yaaaaaaa:))))))

Seni bu kadar güldürdüğü için "iyi ki yazmışım" diyorum sevgili aressera..:) Neşen bol olsun!..


Kayıt tarihi : 18.03.2006 11:23:00 - Yorum sahibi: aressera


BEN TAMİRCİ?..Yeni yorum girAç/Kapa

 

 

Eleni, işten yeni dönmüş kocası Salomon’a dert yanmaktadır:

- Salomon, çamaşır makinesi üç gündür bozuk, çamaşır yıkayamıyorum. Tamirci çağırdım ama çok para istiyorlar. Senin tamir etmen lazım..

Salomon cevap verir:

- Ben tamirci?..

İki gün sonra bu defa da çeşme bozulmuş, akıtmaktadır. Eleni, yine kocasına rica eder:

- Salomon, bugün çeşme bozuldu, çeşmeciyi çağırdım, dünyanın parasını istedi. Sen yapsan diyorum..

Kocası cevap verir:

- Ben çeşmeci?..

Aradan birkaç gün geçer, Salomon işten geldiğinde Eleni’nin bir sorunu daha vardır.

- Salomon bugün de asfalya attı, elektrikler kesildi. Hadi şunu bi yapıver..

Ama cevap yine hazırdır:

- Ben elektrikçi?..

Ertesi sabah tatildir. Salomon’un yakın arkadaşı Moşe geçerken bi uğrayıp hal hatır sormak ister. Eleni’yi üzgün görünce sebebini sorar.

- Ne yapayım be Moşe, evde çamaşır makinesi bozuk, çeşme akıtıyor, dün de asfalyalar attı elektrik yok.. Salomon ise bunları tamir edeceğine bugün balığa gitti. Canım 0na sıkılıyor..

Moşe şöyle bir düşündükten sonra:

- Bak eleni, ben bunların hepsini tamir ederim ama bir şartım var: Ya bana senin o güzel çilekli pastandan yaparsın, ya da benimle yatarsın..

Akşam eve döndüğünde Salomon bir de bakar ki, evin elektriği yanmakta, çeşme 0narılmış, çamaşır makinesi de çalışmakta..

Bunları nasıl tamir ettirdiğini sorunca Eleni anlatır:

- Bu sabah senin arkadaşın Moşe uğramıştı. 0na bütün bunları anlatınca bana “Tamam, ben hepsini tamir ederim ama bir şartla: Ya bana çilekli pasta yaparsın, ya da benimle yatarsın!” dedi.

Bu söz üzerine Salomon hemen atılır:

- Haaa, sen de 0na şu senin meşhur çilekli pastandan yaptın değil mi?

Eleni cevap verir:

- Ben pastacı?..

 

 



Kayıt tarihi : 9.03.2006 - Toplam yorum : 2

çok güzel..bildiğim bi fıkraydı ama genede okumaktan kendimi alamadım...çok güldüm..eline sağlık.

Sağol arkadaşım!.. Sizleri güldürmek, biraz olsun günün stresinden uzaklaştırmak için yazıyorum bu fıkraları.. İşe yarıyorsa ne mutlu bana!..:)


Kayıt tarihi : 9.03.2006 11:56:00 - Yorum sahibi: emelatam

ha ha:)guzelmıs:)ılk kez duydum  =)

Genelde pek duyulmamış fıkraları yazmaya özen gösteriyorum sevgili mona lisa..:)


Kayıt tarihi : 12.03.2006 14:08:00 - Yorum sahibi: mona_lisa


TEMEL VE DURSUN NEW YORK'TA..Yeni yorum girAç/Kapa

 

Temel ve Dursun gemide çalışıyorlarmış. Gemi New York’a uğradığı zaman bizimkiler çıkıp şehri bi dolaşmak istemişler. Gezerken gezerken karınlarının acıktığını hissedince ne yiyebiliriz diye düşünmeye başlamışlar. Temel:

“Ula Dursun, buraları gavur memleketi olduğundan etleri domuz etidir, aman sakın bilmeden yiyip de günaha girmeyelim” demiş.

Etrafa bakınarak ne yiyebileceklerini araştırmaya başlamışlar. Yiyecek satılan pek çok yerde “HOT DOG” yazısını görünce merak edip ellerindeki sözlükten bakmışlar. “HOT= SICAK”, “DOG=KÖPEK”  olduğunu görünce:

“Haa, sıcak köpek.. Demek bu köpek eti.. Dinimizce köpek eti mekruh olduğundan yemeyelim!..”  demişler. Ama gitgide karınları öyle acıkmış ki, bilmeden domuz eti yemektense, mekruh olan köpek etini yemenin fazla bi sakıncası olmayacağına karar verip birer tane “hotdog” almışlar. Yiyerek giderlerken Dursun içindekini merak etmiş, hotdogu açıp bakmış ve sonra arkadaşına sormuş:

“Ula Temel, sana köpeğin neresi geldi?..”

 

 



Kayıt tarihi : 8.03.2006 - Toplam yorum : 2

çok komik sağolasın akşam akşam güldürdün beni

Sen de sağol sevgili aressera!..:)


Kayıt tarihi : 8.03.2006 20:46:00 - Yorum sahibi: aressera

yahu nereden bulursunuz boyle fıkraları:)

Bu fıkrayı yıllar önce Hasan Pulur'un köşesinde okumuştum..:)


Kayıt tarihi : 12.03.2006 14:10:00 - Yorum sahibi: mona_lisa


BİR TEMEL FIKRASI DAHA..Yeni yorum girAç/Kapa

 

 

Temel dağcılık yaparken uçuruma düşer.. Ama son anda bir dal parçasına tutunmayı başarır. Yalnız olmasına rağmen yine de ümitle bağırmaya başlar:

- Kimse yooook miiiiiiii? 

Fakat etraftan hiç ses gelmemekte, Temel’in takati de gittikçe tükenmektedir. Derken yukarlardan ulvi bir ses duyulur:

- Sana yardım ederim ama 3 şartım var: Biiiiiiirr, içki içmeyeceksin!.. İkiiiiiiiiii, kumar oynamayacaksın!.. Ve üüüüüüüç, kadına-kıza el sürmeyeceksin!..

Temel şöyle bir düşünür ve tekrar bağırmaya başlar:

- Başka kimse yooooook miiiiiiiiii???

 

 



Kayıt tarihi : 7.03.2006 - Toplam yorum : 4

Çok güzeldi arkadaşım.. Teşekkürler :)) 

Beğendiğine sevindim.. :)


Kayıt tarihi : 7.03.2006 11:08:00 - Yorum sahibi: kupavalesi

her sabah 9 ile 11 arası , günün fıkrasını bekliyoruz/m.... :))))))))

Sen iste yeter ki!.. Memnuniyetle cemsecim!..:)


Kayıt tarihi : 7.03.2006 12:06:00 - Yorum sahibi: cemse001

ha ha:) bu fıkralar hıc bıtmesın:)iyi guldum ya:) dur acık daha dolanıyım senın gunlukde...gulmeye ıhtıyacı olan her kes ıcın:)

Beğenmene sevindim sevgili mona lisa..:)  Sizlerin ilgisi beni yenilerini yazmaya heveslendiriyor. Yorumların için teşekkürler..:)


Kayıt tarihi : 12.03.2006 14:11:00 - Yorum sahibi: mona_lisa


GENETİK VE TEMEL..Yeni yorum girAç/Kapa

 

Genetik konusundaki son gelişmeleri tartışmak üzere toplanan gen mühendisleri, sırayla kürsüye çıkıp kendi araştırma ve buluşlarını açıklıyorlarmış. İngiliz genetikçi gururla buluşunu anlatmış:

- Arkadaşlar, ben inek geni ile tavuk genini birleştirdim. Ortaya öyle faydalı bir canlı çıktı ki, hem etinden sütünden, hem de yumurtasından faydalanılabiliyor.

Büyük alkış almış.. Sırada Fransız varmış. O da yeni buluşunu açıklamak üzere kürsüye gelmiş:

- Ben, arı ile sinek genlerini birleştirdim, ortaya müthiş bir canlı çıktı: Yalnız çiçeklerden değil, pisliklerden de bal üretiyor, pisliği faydalı hale getiriyor..

O da alkışlanmış.. Sıra bizim Temel’e gelmiş. Ve kürsüden açıklamasını yapmış:

- Ben de karpuz geni ile hamamböceği genini birleştirdim; karpuzu kesince çekirdekler hemen kaçışıyor..

 

 

 



Kayıt tarihi : 6.03.2006 - Toplam yorum : 1

temel zayen bi genetik harikası.....:::))))))))

Öyle valla cemsecim.. İyi bi benzetme yaptın!.. :)))


Kayıt tarihi : 6.03.2006 11:58:00 - Yorum sahibi: cemse001


ATEİST VE AYI..Yeni yorum girAç/Kapa

 

 

Efendim, gayet materyalist, gayet ateist, dolayısıyla da gayet imansız bir adam, ramazan akşamına doğru büyük bir ormanda gezinmekteymiş.

Sonbahar renklerine bürünmüş ağaç yaprakları, dalların arasından süzülen ışık huzmeleri, hafif engebeden akan dere şırıltıları, tahayyül edilmeyecek güzellik ve armonide bir manzara sunuyormuş.

Adamcağız şevke gelmiş ve kendi kendine konuşmaya başlamış:

“Ah big bang patlaması, ah evren skalası, ah kosmos uyumu.. Sizler ne kadar mükemmel bir gelişimle bütün bunları yarattınız!  Ben de evrim teorisi sayesinde bu gerçeğe vakıf olabildim.

Ey büyük Darwin, sana binlerce teşekkür!”

Ve tam o sırada ağaçların arasından dev gibi bir ayı belirmiş ve pür hiddet adamı kovalamaya başlamış.

Biri önden kaçar, öbürü arkadan koşar ve fark giderek kapanmaktadır.

Nihayet, ayağı çite takılan adam tökezleyince ayı avını yakalamış ve işini bitirmek için koca pençesini havaya kaldırmış.

Zavallıcık da gayri ihtiyari bir refleksle “aman Allah’ım” diye haykırmış.

Haykırmış ve haykırışla birlikte de zaman aniden durmuş.

Yapraklar rüzgarda sallanmaz ve derenin şırıltısı işitilmez olmuş.

Ayı ise donmuş ve havadaki pençesi inmeden, öylesine kalmış.

Hava birden kararmış ve yalnızca adamın yüzünü aydınlatan bir ışık belirmiş.

Uzaklardan gelen ulvi bir ses işitilmeye başlamış.

SES, “Bunca zamandır yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın ve evrim teorisinden başka hiçbir şeye inanmadın. Şimdi adımı telaffuz ediyorsun. Artık seni imanlı kullarım arasında saymamı mı istiyorsun?” diye sormuş.

Adam yere uzanmış durumdadır ve donuk ayının pençesi de inmek üzeredir.

Bu durumda ne cevap verecek?

Aşağı tükürse sakal; hayata bakış felsefesini tümden inkar edecek..

Yukarı tükürse bıyık; gitti gider ve dahi gider, tatlı canından olacak..

Beyin elektronlarını müthiş süratle çalıştırmış ve şu yanıtta karar kılmış.

“Vallahi, kendimi bildim bileli militan bir ateist olduğuma göre, şimdi başım sıkıştı diye uhrevi bir yaradılışa inanırsam fene halde ayıp kaçar.

Fakat aksi takdirde de, farkındayım, vahşi hayvanın midesini boylayacağım.

Dolayısıyla, gözünü seveyim, benim yerime sen şu ayıyı dindar yapıver.

Bu durumda masum canına dokunmayacağı için defteri kapatmış oluruz.”

Bu sözlerden hemen sonra gün ışığı yeniden geri gelmiş.

Yaprakların rüzgardaki kıpırtısı ve dere sularının şırıltısı işitilir olmuş.

Ama, tekrar canlanan ayı adamı boğazlamak yerine iki pençesini de göğe kaldırarak birden konuşmaya başlamış:

“Ya Rabb, sana binlerce şükürler olsun ki bu mübarek iftar vaktinde de lütfunu benden esirgemedin.

İşte, nasip eylediğin rızıkla orucumu bozuyorum.”

Ayı pençesini indirivermiş...

 

 

 

 

 



Kayıt tarihi : 4.03.2006 - Toplam yorum : 0


Sayfa : <<   <  1 2 3 4 5 6  >   >>

Günlük yazmak için üye girişi yapmalısınız, üye girişi yapmak için buraya tıklayın.




Günlük nedir? | Günlüklerim | Yeni kayıt | Günlük ara

Kelime Cambazı
Kelime Cambazı
Toplam 0 yarışmacı
Kelime Hazinesi
Kelime Hazinesi
Toplam 0 yarışmacı
İkili Bilgi Yarışmaları
İkili Bilgi Yarışmaları
Toplam 0 yarışmacı
Bir günlük hediye (ücretsiz) seçkin üyelik için buraya tıklayın

Ayın Yarışması

Kasım ayı boyunca her gün Kelimetör yarışmasına katılabilir ve hergün 48 TL değerinde bir yıllık seçkin üyelik kazanan kişilerden biri siz olabilirsiniz.
Hemen yarışmak için buraya tıklayın

Günün Yarışması

Sayın kullanıcımız, bugün Bir İşlem yarışmamıza ücretsiz üye olarak katılabilirsiniz.

Şimdi Bir işlem yarışmamıza ücretsiz üye olarak katılmak için buraya tıklayın

Bilgi

Üye olan herkese
10 BONUS
Üye olmak için tıklayın
Tavsiye edenlere
10 BONUS
Tavsiye için tıklayın
Tıkla Hemen
Bonus Kazan

Bonus için tıklayın
İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın
birmilyon.com bilgi merkezli bir sitedir, bilginin paylaşılması ve çoğaltılması ilkesine dayanarak,
birmilyon.com da yer alan hertürlü soru ve bilgi yarışması tamamen paylaşıma açıktır.
Seçkin üyelik | Bilgi yarışmaları | Kelime ve Zeka Yarışmaları | Günlük | Foto kulüp | Bir sorum var | Serbest kürsü
Normal üyelik | Bilgi yarışması | Çocuk yarışması | Soru gönder | Bir işlem | Bir kelime | Timsah avı
Kullanım Şartları | Güvenlik ve Gizlilik | birmilyon.com V8 turbo

Bilgi Yarışması

7,714844E-02