Gündemdeki konularla iyice canımızın sıkıldığı bugünlerde biraz gülümsemek için size eski bir röportajı sunuyorum. Bunu evvelki sene kürsüde de paylaşmıştım, tesadüfen görünce bir de günlüğüme koyayım dedim.:) Çünkü her okuduğumda beni eğlendiriyor, umarım sizler de eğlenirsiniz.:)) Röportaj 5 Eylül 2004 tarihinde Savaş Ay ile Tuba Altıntop arasında geçiyor. Aslında oldukça uzun ama ben bazı bölümlerini keserek buraya aktarıyorum:
-Savaş AY: Neden başladı, neden bitti Rafet’le evlilik? - Güzel olduğum için başladı, çirkinim diye bitti.
-Savaş AY: Pardon?..- Yani ben güzellik yarışına girdim ilk 10’a kaldım. Bu, beni orada görmüş beğenmiş. Sonra bana geldi. Çok güzelsin, ailenle tanışayım dedi. Tanıştırdım. Kısa zamanda evlendik. Sonra da “sen çirkinsin. Zaten kamburun var, bacakların yamuk, dişlerin de çarpık tel taktırırsan belki düzelir dedi. 24 yaşımda tel mi taktıraydım?”-Savaş AY: Tek neden bu mu yani ?- Hayır aile faktörü de var. Ailesi de istemedi beni. Açık söyleyeyim, 0nun uyruğu Edirne’dir.-Savaş AY: ???- Kendilerinden bir gelin, bir Roman kızı istiyorlar yani. Aslında soyadı Yaştut’tur Rafet’in. Roman olan soyadı değil kendi uyruğu. Ama fark etmez Yahudi’yle ya da Arap’la da evlenirdim ben. Ancak kayınvalidem ağır konuştu maydanoz konusunda-Savaş AY: ?????- Üsküdar’daki evde buzdolabını açtı. Şöyle bir baktı. Utanmıyor musun hiç? İki maydanoz var burada bak. Biri de kurumuş, oğlumun parasını bitiriyorsun dedi. Salata yapıp değerlendirmemişim, kurumuş maydanoz. Anne börek yapacaktım, unuttum dedim. -Savaş AY: Allah Allaaah!..- Kayınpederim de tuttu evin metrekaresine taktı.-Savaş AY: Ne metrekaresi?..- Ev 160 metrekareydi. Bu ev çok büyük diye tutturdu. Daha küçük eve geçin filan diye bağırdı. Çok para veriyormuşuz. 0nlar Alman zihniyetiyle düşündükleri için.-Savaş AY: Alman mı?.. Hani Romandılar.?- Yani orada yaşıyorlar ya. Bazı yabancı ülke ailelerinde kültür şeyi tam oturmuyor. -Savaş AY: Kıskançlık da vardı galiba?- Bakın ben gayet iyi mankendim. Yapma dedi. Alem bozuk dedi. Bir ailede bir sanatçı yeter dedi. -Savaş AY: Manken sanatçı mı yani?- Yani öyle değil mi?.. Bir ailede bir kişi televizyona çıkar dedi. Sonra da itiraflar yaptı. Başka kadınlar... Bir dolu kadın olayı… Çok eşlilik marifet değil ki. Hayvanların bile tek eşi vardır. Bir aslanın muhtemelen bir tek kaplan eşi vardır. O avlanır kadın kaplan da çocuklarıyla meşgul olur. Kaldı ki ben muhafazakar bir insanım. Ceyhanlıyım. -Savaş AY: Konuyu dağıtalım istersen. Siyasi görüşün ne senin?- Ben siyasi görüşümün durumunu size danışmak istiyorum. Siz benden daha büyüksünüz ya. Ben mesela Türkiye’min Kürtlere verilmesini istemiyorum.-Savaş AY: Bunu isteyen mi var?- Var bir kısım.. Şimdi ben ne sağcıyım, ne solcuyum ama milliyetçiyim.-Savaş AY: MHP’nin başında kim var?- Osmaniye’li bir bey var da adını unuttum. -Savaş AY: Sevdiğin lider kim? - Tayyip Erdoğan’ın hareketlerini beğeniyorum ama parti tutmak istemiyorum.-Savaş AY: Ama kendisi o partinin genel başkanı- Evet, o zaman galiba AK Partiliyim. Ama şimdi Tayyip Bey oradan çıkacak. AK Parti’yi bitirecek. Diyelim ki DSP’ye geçecek. Ben o zaman DSP’li solcu mu olacağım? -Savaş AY: Bana sorma aklım veda etti çünkü. Türban konusunda görüş bildirsene?- Herkesin türban konusunda açık olmasını düşünüyorum. Türbanlıların belirli kaideler altında ezilmelerine karşıyım. Türkiye’m şeyini... Direktiflerini tam oturtmuş bir ülke değil... Yani şöyle; burası Türklerin milletidir. Amerika diyor ya; “burası bir Amerikan ülkesidir. Burada herkes özgürdür.” Ama kuralları da serttir. Türkiye’mizde böyle şey yok. Hırsıza bay bay Gaspa güle güle. Almanya’da bu yok. Bu eksiklikler tamamlansın sonra türbana da izin verilsin. -Savaş AY: Ekonomik durumun nasıl?- Benzin aldım 20 milyona. Ama yanımda da 25 milyon kadar var. -Savaş AY: Geneli soruyorum?- Haa!.. Bankada 23 milyarım var.
(Devamı...)
-Savaş AY: Hobilerin ne senin?- Resim. Grafikerlik okudum ya.. Yabancı ressamları seviyorum. Televizyonda seyrettiklerimi yani. Adlarını sorma şimdi, bir ara eve gittiğimde veririm isimlerini. Bir de şiir yazarım.-Savaş AY: Kim var sevdiğin.- Fahir Atakoğlu... Yok yok o değil... Hah Ataoğlu, bir şey Ataoğlu... -Savaş AY: Ataol Behramoğlu mu?- O işte. Evde 3 tane büyük büyük kitabı var seri. Antoloji yani. Kişinin kendi yazdığı tüm şiirlerinin alt alta birleşmesi. Ama içinde şey de var. Tüh! Bende inanılmaz isim kaybı var. Vitaminsizlikten galiba. O tanıdığımız isim var. Sürgüne gitti hani. Yaşlı... Büyük... Yasaklandı ya... Hani başka ülkelerde ödüller verildi. Çok büyük. Bizim oralı, Adanalı... -Savaş AY: Yaşar Kemal mi yoksa?- Hah Yaşar Kemal-Savaş AY: Şair ha?..- Evet tüm şiirlerini okurum. İstanbul üzerine şiirleri süper.
-Savaş AY: Edebiyat, resim, hepsi komple sende. - Evet... Coğrafyam da çok iyidir. Mesela komşularımız; Bulgar, Yunan, Suriye Sovyetler.-Savaş AY: Sovyetler ne a kızım? - En uç olan Ardahan. Yukarısı. Rize’den sonra, Artvin ve kenarları oraya komşu. Eskiden Sovyetlerdi şimdi Rusya, (gülerek) beyaz ülke...-Savaş AY: Başka ülke var mı Sovyetlerde?- Muhtemelen vardır da zihnim durdu. Gazetelere bile 2 dakika göz gezdiriyorum. Eskiden saatlerce bulmaca çözerdim gazeteden. Şimdi bulmaca çözemiyorum diye çok acı veriyor bu bana.-Savaş AY: Memleketin en büyük sorunu ne? - Bak direk içimden su geçti. Türkiye’de bir gün içme suyunun azalmasından korkuyorum. Ama görüyorum ki GAP’ta barajlar yapılıyor. Bir de Kavacık da baraj var. Bu arada tarihim de çok iyidir. Kanuni’yi mesela çok severim. Yapıtları mesela. 0nlardan hep bahsediliyor. Camiler, Osmanlı figürleri. Osmanlı çok büyüktü, Bulgaristan, Yunanistan, daha yukarıları var da ismi aklımda değil. Mısır, Fas, daha aşağılar, taaa ki Orta Asya’ya bizim bu Japonya’ya kadar. -Savaş AY: Peki en büyük eseri ne Kanuni zamanının? -Savaş AY: Hangi Camii...- Aya Sofya tabii ki. -Savaş AY: Spor da yapıyor musun?- Fitness yapıyordum. Ağırlık kaldırıyordum. Şimdi sadece seyirciyim. Elvan’ı seyrettim mesela. Aslı Somali’li. Kızı silahla korkutup dereceden çıkmasını engellediler. Erkeklerden halterde o kısa boylu olan madalya aldı Allah’tan. Sonra o kızı havaalanında doping aldığını ileri sürüp göndermediler. Hani o antrenörüyle mi ne evlendi ya o kız. -Savaş AY: Süreyya kızın adı da hatırlayamadın. Peki bu bayraklar niye asılı Tuba?- Çünkü zafer bayramı var. Milli bayramları severim. 23 Nisan, 19 Mayıs.-Savaş AY: Ne olduydu 19 Mayıs’ta?- Atatürk Samsun’a çıkartma yaptı.-Savaş AY: Neyle çıkartma gemisiyle mi?- Kendi gemisiyle. Savarona’yla. Şimdi özel bir mülkiyet satın aldı o gemiyi.
Yok artık :)) Allah'tan herşeyi biliyormuş ya bilmeseymiş :)))
A: Sorma! Arkadaşın engin kültürü(!) karşısında şapka çıkarmak lazım.:)))
Çok eşlilik marifet değil ki. Hayvanların bile tek eşi vardır. Bir aslanın muhtemelen bir tek kaplan eşi vardır. Böyle mi yani? O avlanır kadın kaplan da çocuklarıyla meşgul olur. Sanırsam kızımızın aklı katıra gitti.:)) Ola ki hanımefendinin yolu bir gün bizim siteye düşer de -zayıf bir ihtimal dahi olsa- bir şekilde bu günlüğe rastlarsa; hani dedim bu da benden kendisine ufak bir armağan olsun. Bilmemek ayıp değil, yeter ki çaktırma demiş sevgili Esra, yazıyı görünce sabah epeyce bi’ güldüm zaten. Şimdi sırada bu mu var? Sağolasın bilge arkadaşım. JJJ
ASLAN ve YAVRUSU
KAPLAN ve YAVRUSU
Aslan ve kaplan denince bundan gayrisi olamaz, hepsi budur. Ben bir hayvansever olarak röportajın bu bölümüyle ilgilendim. Bence burada herkes için ayrı bir konu var. Ne zengin röportajmış... :))))
A: Çok eğitici-öğretici bir katkıda bulunmuşsun Sumru, sağolasın!:)) Aynen dediğin gibi, röportaj çok zengin ve herkes kendi ilgi alanındaki müthiş değerlendirmelerden(!) yararlanabilir.:))) Ama inan ki ben de senin gibi "aslanın kaplan eşine" fena halde takılmış bulunuyorum.:)))) Bu arada arkadaşımız "dişi kaplan" yerine "kadın kaplan" tanımlaması da yapmış ya, orası da sözün bittiği yer oluyor kanımca.:))))
Çok eğlenceli, her cümleden bir sürü şey çıkartabileceğimiz bir röportaj olmuş..Çok etkilendim :))
Özellikle "Hah Ataoğlu, bir şey Ataoğlu... "ve" Ben siyasi görüşümün durumunu size danışmak istiyorum. Siz benden daha büyüksünüz ya"
cümlelerine çokk güldüm,çok :))
A: Valla hangi konuya el atsa, inciler dökülmüş ortaya.:))) “Şair” Yaşar Kemal’den tut, Samsun’a “çıkartma” yapan Atatürk’e kadar… Üstelik de Savarona ile, iyi mi?:))) Senin o çok güldüğün siyasi görüş kısmı ise bence partilere kapak olacak boyutta sevgili Arzu.:)))
Yeni şeyler öğrenmek adına bir kez daha okuyayım dedim. Yapılan araştırmalara göre tebessüm ederek ve gülerek öğrenilen şeyler akılda daha kalıcı oluyormuş, ama ne hikmetse güle güle okuduğum halde yine birşey öğrenemedim :))
A: Sen çok yaşa e mi!!:))) Vallahi bu röportajı okurken gülmeyen varsa da, senin bu yorumun kesin güldürmüştür.:))) Sayende espri katlanmış oldu, yüreğine sağlık!:)))
Ne olağanüstü, ne inanılmaz ve ne harika bir olay... :))) Bu anlamlı ve sıradışı paylaşım içim çok teşekkürler...:)))
A: Bunu seyrettikten sonra suya karşı daha bi dikkatli olmaya karar verdim.:))) Güzel yorumun için ben de sana teşekkür ediyorum sevgili Sumru.:))
Daha önce izlemiştim, ama yeniden izlemekte ve tekrar tekrar hatırlamakta fayda var, paylaşımın için teşekkürler sevgili Nermin :)) Sevginin gücünün ispatı bu olsa gerek :))
A: Valla Esracım, bunu ben bugün seyrettim ve tam da günün anlam ve önemine uygundur diyerek sizlerle paylaşmak istedim. Sevginin ne boyutlara uzandığını göstermesi açısından gerçekten de olağanüstü bir araştırma. Yorumun için teşekkür ediyorum.:))
Şimdi ben evimde
cama "seni seviyorum" yazsam, o da en safından beyaz cama dönüşse,
çamaşır makinesine "seni seviyorum" yazsam, o da en narininden çamaşırlarımı sessiz sedasız yıkasa,
televizyona "seni seviyorum" yazsam, o da en HD kalitesinden 3 boyutlu görüntü verse,
radyatöre "senden nefret ediyorum, seni yakacağım" yazsam, o da bana kızıp maksimumundan ısı verse
TAMAM!
Ya klozete "seni seviyorum" yazdığımda, dile gelip
"Ulan! Madem seviyordun, bunca zamandır niye ağzıma z.çtın?" derse
NE HALT EDECEĞİM? =D
[İnanmakta zorluk çekiyorum. =)]
PANCARTES
A: Şimdi sevgili Pan, anladığım kadarıyla suya sevgi ile yaklaşmakmış önemli olan. Yani 0nun hakkında kötü şeyler "düşünmemek" gerekiyor.:)) Klozet konusundaki eylemin düşünce boyutunda olmadığı, sadece bir eylemden ibaret olduğu gibi bir yaklaşımda bulunmak belki içini rahatlatır diyorum.:)) Bu arada eşyalara davranış ve sonuçları konusundaki müthiş yaratıcılığını da takdir etmeden geçemeyeceğim.:)))
Şu kimyası değişen [!] sudan bir kaşık istirham edeyim. Birisini boğacağım!!! KILLANANADAMPAN
A: Sana suyun terapi etkisinden yararlanarak "itidalli" olmayı öneriyorum sevgili Pan.:)
Ancak bugün izleyebildim,çok etkileyici,çok teşekkür ederim.Tekrar tekrar bakacağım şimdi.Elimde olmasa da kendime kötülük yapmaktan vazgeçerim belki (İnşallah)Bize kötülük yapanlara da izletebilsek ne kadar iyi olur
A: Seni bu kadar üzen şeyi bir türlü söylemiyorsun ama, yorumlarına bakınca çok, hem de çok ciddi bir şey olduğu anlaşılıyor. Keşke sana moral verebilsem sevgili Işık..
Siteyi her açışta yeniden bakıyorum,günlüğüne.Çok teşekkürler.Bana moral ise çok zor çok :((
A: Ne diyeyim, her şeyin bir an önce düzelmesi dileğiyle...
NOT: Mustafa'nın (mustafa_ynd) facebook'a koyduğu bu videoyu görür görmez, "Aha işte, tam da sevgili toldi'nin günlüğündeki 'Kızılderili Burçları" içinde benim de mensubu olduğum 'KARGA BURCU" için oraya yazdığım yorumu teyid edecek bir durum."dedim.:)) Buyrun, gözlerinizle görün!:)))
Yok :)) Daha işlevseli var ama daha zekisi kesinlikle yok ;-)
A: Üstelik pek çok canlıya kıyasla baya bi donanım eksikliğine rağmen...:)))
Çok şükür benim balkona her sabah iki kumru konuyor abim. Epey zaman kendilerini baldo pirinçle besledikten sonra baktım bu iş pahalıya geliyor, evdekilere sipariş edip aldırdığım aşurelik buğday ile körlüyorum nefislerini . Allah'tan beyaz güvercin falan değillerde siyasete falanda bulaştırmıyorlar beni ;-) Yalnız bir şey öğrendim kumrular kırmızı mercimekten pek hazzetmiyorlar :)) Şimdi acemi hanımefendi o çok uzun yorumunuzu anlamak için uğraşacak belki bilemem amma en son tek satırlık yorumu anlayıpta kulak üstüne yatacaktır işte 0na eminim :)))
A: Hiç de değil! Kendimce en uygun cevabı vermiş bulunuyorum. Bknz: üst bölüm..:))) Yalnız itiraf edeyim, sizlerin bu kuş sevgisi gözlerimi yaşarttı adeta!:)))
Bu arada söylemeden geçmeyeyim şimdi birde panjuru açar açmaz damlayan iki kumruya eşlik eden epeyce bir serçe türedi. Ve anacımdan balkon gübre deposuna döndü diye epey azar işitiyorum ama değer yahu. Gerçi mevzu bahis karga olsaydı bu kadar hoş görülü ve azimli olurmuydum işte 0nu bilmiyorum. Zaten mertebe farkıda buradan ortaya çıkıyor kanaatindeyim. E biz daha yolun başındayız ilerde akbabalarlada iletişim kuracağımız günler , 0nlarada hidayet telkin edeceğimiz günler gelir umarım . Sayın günlük sahibesi burayı hafiften kürsüye çevirdik ama kusurumuza bakmazsınız umarım. E Orkam abimi her zaman yakalamak nasip olmuyor heyecanımı mazur görün lütfen ;-)
A: Rica ederim, dilediğiniz gibi yazabilirsiniz arkadaşlar.:) Altında yatan pek çok imâlar ve göndermeler olmasına karşın, site ahalisi sizlerin ne kadar kuşsever olduğunuzu da öğrenme fırsatı bulmuş oluyor, fena mı?:))) Haa, anlaşılmaz cümlelerle beni zorlamaya başlarsanız, "Ben aslında zenciyim" der, çıkarım işin içinden!:)))
Sevgili Martı'mız da bu burcun bir üyesi olduğuna göre, ben de gönül rahatlığı ile "Y_O_K!" diyebilirim.:))
A: Bir de aramızdaki diğer "Karga"ları öğrensek iyi olurdu.:))
Ay canım yaa kıyamam Vallahi.:))
Canım Toldim,mutlu olmam için bir cümlen yetiyor bitanem:)))
A: Seni seviyoruz martı görünümlü, karga burçlu canımız arkadaşımız.:))
Hakkıâliniz var ikimizde kuş severiz ama pek belli etmeyiz ;-)
A: Bu konu olmasaydı hiç anlaşılmayacaktı zaten.:))
Facebook-facebok, görünce aşık olduuum ;-) Face de görmüş ve çok hoşuma gitmişti, elin çobanı aya çıkacak biz hâlâ kavalı düzgün çalamıyoruz ;-) Paylaşım için teşekkürler :)
A: Sorma Murat; teknoloji konusunda elin çobanından bile geri kalmış olduğumu bunu seyredince anladım.:)) Kırsaldaki çobanlarımızı hele hiç karıştırma bu işe!:))
Hazır yeri gelmişken, şu "haakem" ve "raakip" sözcüklerini de tez vakitte sağlığına kavuştur Allah'ım! AMİN!
A: Amiiiiiinn!:))) En kötüsü de, bu yanlış kullanımı spor camiası içinde olanların yapması. Sporcusundan, teknik adamına, hatta TV'lerde söyleşilere katılan spor yazarlarına kadar..."Haakem" diyen hakemlere bile rastlıyoruz valla!:))) İyi ki yeri geldi ve iyi ki içimizde kalmadı sevgili arkadaşım, sağolasın!:))
Aminnnnn :))))
A: Dur şimdi! Bu amin videodaki dua'ya mı, yoksa toldi'nin dikkat çektiği konuya mı?:)))
Adamın biri çok uzun yıllar yurt dışında kaldıktan sonra ülkeye dönmüş. Havaalanından evine gitmek için bir taksiye binip, kalacağı yere doğru giderken, yanında sigarası olmadığını hatırlamış ve şoföre bir markette durmasını, sigara almak istediğini söylemiş.Şoför gitmiş bir caminin önünde durmuş;
- Buyurun beyim, sigaranızı alın.Adam şaşırmış:
- Nasıl yani , burası cami değil mi?
- Beyim, artık ticaret camilerde yapılıyor.Şaşkınlığı artan adam sormuş:
- Burası ibadet yeri değil miydi, hocalar, imamlar nerede? Peki ibadet nerede yapılıyor? - Beyim, ibadet üniversitelerde...
Adam tekrar sormuş:
- Profesörler, doçentler nerede... eğitim nerede yapılıyor?'' Şoför sakin sakin cevaplamış:
- Beyim, eğitim hapishanelerde…
Adamcağız paniklemiş:
- Hapishanedeki hırsızlar, düzenbazlar nerede peki?
Şoför cevap vermiş:- Beyim, 0nların hepsi şimdi mecliste…
Eline koluna sağlık acemim bilgem cuk oturmuş bugüne.Çok güldüm beee:)))))))
A: Bunu epeydir depoda unutmuşum, bugün ortaya çıkarayım bari dedim.:))) Hoşuma giden yazı ve videoları bi depoda biriktiriyorum da..:))))
Güzel ,çok güzel kardeşim:))
A: Yorum için teşekkürler Nail Bey.:)
Doga icin cal ! / Divane Asik Gibi - Official Video from Doga icin cal 0n Vimeo.
Güzel , güzel, çok güzel :)
A: Ben de çok güzel bulduğum için paylaşayım istedim Şebnemcim.:)
Gülme valla bak ciddi söylüyom.:)) Şu caanım şarkının hepiciği bir kulağından çekmiş sündürmüş garip bişi yapmış.Neden böyle yaparlar hiç anlamam ki.İlginçlikse bunun neresinde ilginliçlik var.Midem ağrıyo şu anda dört büklüm haldeyim nerdeyse p.c karşısında amuda kalkmış vaziyette yazıyom.Bence bu halim daha ilginç:))) Verecen bu caanım şarkıyı Volkan Konak'a bak nasıl uçuruyo insanı bulutların üstüne..Biliyomusun ben Volkan Konak'tan önce Karadeniz şarkı-türkülerini hiç anlamazdım.Heceleri yarım yarım yutuyolar nedir bu yahu derdim.Haa bir de Kadırga'da Türüt olayım var.Dostlar birgün bilet almış Kadırda'da yemek eşliğinde Türüt dinleyelim diye.Ben salak tutmuş hoporlörün (doğru yazımı bu muydu?)önündeki sandalyeyi seçmişim.Işıklar söndü sanatçı gelecek.Anacımmm içeri bi höngürtü doldu Hafazanallah.Benim o hızla sandalyeden kaçmak isterken bir düşüşüm var sorma.Adamdaki ses değil sanki 12 lik sahra topu gümbür gümbür..Boy bücür,gözlerin biri kalk gidelim diyo,diğeri mok yeme otur.Ses berbat,yakışık yok ee burda işim ne?Yemek bitmeden kalktım eve gittim.Buda böyle bişi işte:))))
A: Ohoo, şimdi bu yoruma iyice bi döşenmeden olmaz!:)) Tamam, baş tarafta yazdıklarına gülmedim, hatta "buna niye güleyim ki" bile dedim. Ama Türüt olayını anlattığında gülmemem mümkün değildi.:))) Martı kuşum, herkesin bildiği bir gerçek var: Zevklerle renkler tartışılmaz denir.. Senin hoşuna gitmemiş ama inan ki ben çok beğendim. Aslında eskiden aman aman çok beğendiğim bir şarkı da değildi üstelik.. Belki de hoş bir grup çalışması, değişik bir tarz olduğu için bu kadar beğendim, kimbilir! Sonra Volkan Konak'tan söz etmişsin. 0nu da ben sevmem mesela.. Aynı burçtanız diye (bu arada Pan'ın günlüğünde burcumuzu öne sürerek sana iyice veryansın etmiş durumdayım, haberin olsun) illâ aynı şeylerden hoşlanacağız diye bir kural yok ki!:)) Ama şu Türüt konusunda, A'dan Z'ye, hatta Q,W ve X'e kadar seninle aynı fikirdeyim.:))) O vatandaşı TV ekranlarında gördüğüm zaman bile tepemin tüyü atağa kalkıyor valla!:)))
işin hazin tarafı maalesef hepsi doğru... gülemedim bile.
A: Sanırım üstteki fıkra için bu yorum.:) Evet, ne yazık ki gerçekler komedi halini aldı artık. Hepsi doğru da, şu meclis tanımı içlerinde en doğrusu olmuş bana göre... Yorum için teşekkürler.:)
Çin’de okutulan bütün tarih kitaplarında ATATÜRK yer almaktadır. Bunun nedeni: Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Anti-emperyalist özelliğidir. AB yetkililerinin "Kemalizm'den Kurtulun" dediği bir ortamda sürekli olarak, Çin'deki Atatürk’ü anlatan Tarih Kitaplarını merak ederdim. Geçen ay Çin'e giden iş adamı akrabamız Mehmet IŞIK "Ne istersin Ömer abi?" dediğinde aklıma bu kitaplar geldi. 3 adet istedim. Oldukça zor bir şekilde 1 adet edinebilmiş. Okullarda kitaplar zimmetle dağıtılıp toplandığından piyasada bulamamış. En sonunda mezun olmuş bir gençten edinebildiği, ortaokullarda okutulan bir adedini binbir dil dökerek elinden alabilmiş. Mehmet IŞIK şu bilgileri verdi: 1. Çin'in her eğtim aşamasındaki tarih kitaplarında mutlaka Atatürk varmış. 2. Özellikle Anti-Emperyalist kişiliği ve Sevr'i yırtıp Lozan'ı kabul ettirme özelliği ile kitaplarda anlatılıyormuş. Gelen kitap dışında internette yaptığım bir araştırmada elde ettiğim bir kitapta ise, kitap kapağı dörde bölünmüş ve Atatürk, Lenin ve Gandi ile birlikte bu kapakta yer almıştı. Kısacası, Emperyalizm ile mücadele konusunda düyaya örnek olmuş sayılı liderler arasına girmiş.
Görüyorsunuz Türkiye’de ATATÜRK bir takım kişilerce “gerici” olarak nitelendirilirken, elin Çinlisi ATATÜRK’ü böyle görüyor.Demek ki bundan sonra Çin’de yalnızca bilimi değil, gerçekleri de arayacağız.
(ALINTI)
Bildiklerimi bildiğini bilyorum abim , lâkin ben senin bildiğin ama benim bilmediklerime de talibim. Şimdi gelde kürsü sahibesi Sayın Hanımefendiye veryansın etme ! En tadından yenmez noktasında kaldırıvermiş kürsü-i şahaneyi ;-) Lakin ben 0na yapacağımı bilirim bundan kelli eline osmanlıca sözlük alıpta 0ndan sonra yorum yazmayan ne olsun ::)) Şimdi bu kadar kelâmı edebilmek için taaa Çin illerine gitmeye ne gerek vardı yoruldum yahu :) Himmetle hiçliği kavramaya adım atalıberi , dünya nimetlerinden kıymetlilerinin olduğunu işittik ve o yola baş koydukya, en azından niyetimizin doğruluğu kurtuluşumuza vesile olur diye dua ederiz . Bu fakire 0nun ümidi bile yeter ;-)
A: Peki... :)
Bak hele baaaakkkk, sen kocaman günlükler aç , bize destansı yorumlar yazdır sonrada üç gün siteye uğrama, üzerine birde 'Peki' ! Ben kabul etmedim bu pekiyi hakime hanım itiraz ediyorum ::))))
A: Valla bu kadar kısa bir cevap yazdığım pek görülmemiştir, haklısın ama; sizin ikinizin arasında geçtiği için ve arada benden de bahsedildiğini farkettiğim halde, kullandığınız dili pek anlayamadığım için, iyi mi kötü mü söylediğiniz konusunda kavram karmaşası yaşadığımdan dolayı en kısa şekliyle böyle bir cevap yazmayı uygun buldum, bilginize...:)))
“AĞUSTOS BÖCEĞİ VE KARINCA” HİKAYESİ ÜÇ ÜLKEYE GÖRE ÜÇ FARKLI ŞEKİLDE YAZILMIŞ..
ÇİN VERSİYONU:
Karınca bütün yaz çalışır evini, yiyeceklerini hazır eder. Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder; vur patlasın çal oynasın yazı geçirir. Ve kış gelir.. Karınca sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirirken, Ağustos böceği açlık ve soğuktan iki gün sonra ölür.
FRANSA VERSİYONU:
Karınca bütün yaz boyunca çalışır ve kış için evini, yiyeceklerini hazır eder. Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder; vur patlasın çal oynasın yazı geçirir. Ve kış gelir..
Karınca sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirmeye hazırlanırken kapı çalar.
Bakar, elinde bavulu ağustos böceği;
- Naber aptal komşum? Kışı geçirmek için Karaip Adaları’na gidiyorum, bir isteğin var mı sorayım dedim. Hadi bana eyvallah!
TÜRKİYE VERSİYONU:
Karınca bütün yaz çalışır evini, yiyeceklerini hazır eder. Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder; vur patlasın çal oynasın yazı geçirir. Ve kış gelir...
Karınca sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirirken, ağustos böceği bir basın toplantısı düzenleyerek, “Etrafta 0nca aç ve üşüyen varken, karıncalar nasıl bir vurdum duymazlıkla sıcacık yuvalarında yaşayabiliyorlar?” diye olayı kamuoyunun vicdanına sunar.
ATV, KANAL D, STAR televizyonları zavallı aç ve açıktaki ağustos böceği ile karnı tok, sırtı pek karıncanın resimlerini yan yana yayınlayarak tarafları tartışmaya davet eder.
Türkiye olayın şokunu yaşamaktadır.
Nerededir bu devlet?
YBKD (Yeşil Böcekleri Koruma Derneği)’inden bir temsilci TEKE TEK programına çıkarak, otuz yıldır çektikleri sefaletin tek nedeninin sırf yeşil renkli olmalarından kaynaklandığını anlatır.
Dünyanın en tanınmış Nobel sahibi yazarımız Orhan Pamuk ve tanınmış aydınlarımız olayı Avrupa düzeyinde protesto ederek Türkiye’yi kınarlar.
Konu Bakanlar Kurulu’nda tartışmaya açılır ve Başbakan, hükümete yakın TV’lere verdiği özel demecinde “Daha önceki hükümetler tarafından bunca yıldır sorunları göz ardı edilen değerli ağustos böceği kardeşlerimizin bundan böyle huzur ve refah içerisinde yaşamaları için gerekenler yapılacaktır.”
Diğer yandan Reha Muhtar karıncayı canlı yayına çıkararak, “Reklamını yapmak için zavallı bir ağustos böceğinin içler acısı durumundan yararlanmaya utanmıyor musun?” diye bir güzel haşlar.
Ertesi akşam TEKE TEK’te ise “Ağustos böceğinden yürüttüğün para ve yiyecekleri nereye sakladın, öt çabuk!” diye Fatih Altaylı’dan bir güzel dayak yer.
Karınca en sonunda çareyi yurt dışına kaçmakta bulur.
VE AĞUSTOS BÖCEĞİ 0NUN EVİNE YERLEŞİR, YİYECEKLERİNE KONAR, EŞYALARININ ÜZERİNE YATAR VE REFAH İÇİNDE GÜL GİBİ YAŞAR GİDER.
Halimiz budur!
A: Hikayenin kahramanları sürekli değişse de, tepkiler hep aynı...
Dürüstçe çalışan hep dövülür. Not:Arkadaşım ben sana iki tane özelden mesaj yazdım, gelmiyor mu?
A: Yoo!.. Gelmedi..
Neden ki !? Hani geçen gün buluşma vardı ya 0nunla ilgili yazmıştım :( Nerede olacak diye... Buluştunuz mu,nasıl geçti?
A: Buluştuk buluştuk..:)) Sohbet sırasında tlf.la bizi arayan bir arkadaşımızdan senin hakkında istihbarat bile aldık sevgili arkadaşım.:))) Zaten ismini de o vesileyle öğrenmiş olduk, ama merak etme, sen istemedikten sonra açık etmeyiz.:)))
Ya bende gelecektim :((
A: Hemen bir toplantı ayarlayalım o halde.:)) Özelden mesajlaşırız.
çok çüzeldi ya:))Büyük yetenek:))
A: Bence de... Aynı zamanda çok ilginç bir sanat..:)
Bu nasıl bir yetenektir böyle bayıldımmm::) Sağol Nermin çok güzeldi
A: Seyrettiğimde ben de bayıldım ve sizlerle paylaşmak istedim.:) Gönderdiğin o güzel iletileri de keşke siteye kaydedip paylaşabilsek.:)
Mükemmel..Sanki elleri, parmakları dans ediyor..
A: Dans tâbiri çok güzel bir benzetme.:) Bu kadar başarılı olabilmek için ne kadar zaman çalıştı acaba, ben de 0nu merak ettim.:)
Ben tarif-i aşkı izleyemedim :( izleyemiyorum :(
A: Aaa.. Neden ki? Belki geç açılıyordur, biraz fazlaca bekle istersen.
Çalışma ve emeğin yanı sıra, düş gücü ve kompozisyon yeteneği de gerekli diye düşünüyorum. Büyüleyici, çok güzel bir gösteri doğrusu... Paylaşım için teşekkürler...:))
A: Aynen dediğin gibi, hepsini komple içinde bulunduran bir çalışma.. O yüzden hayran olmamak mümkün değil. Yorumun için de ben teşekkür ediyorum arkadaşım.:))
Dudağımda yarım bir tebessümle gözlerim dolu dolu izledim. Teşekkürler sevgili Acemibilge, çoookkk teşekkürler...
A: Vangelis'in müziği eşliğinde gerçekten de çok etkileyici bir video. Aynı duygularla izledim ben de..
Videodakiler, Dünyanın 7 yeni harikası değilmi? Çünkü Dünyanın 7 harikasından sadece Keops Piramidi var videoda..
Ellerinize,emeğinize sağlık..Büyük bir zevkle-bu arada müzüiğin uyumu mükemmel- izledim..Özellikle Keops piramidi; ilk inşaa edilen ve günümüze kadar ayakta kalabilmiş olması açısından her zaman dikkatimi çekmiştir..
A: Sevgili Arzu, bu videodakiler, günümüzde Amerikalılar tarafından en çok oy alan hârikalar olarak konu edilmiş. Amerikalıların görüşü bu yani..:) Bizim bildiğimiz 7 hârika arasında piramitlerin yanı sıra Çin Seddi de var. Ama günümüz değerlendirmelerinde Taç Mahal de kabul ediliyor. Grand Canyon'a da eyvallah diyeceğim de, şu Empire State binası nasıl bi hârika oluyor, 0nu anlamış değilim.:)) O bina 41 yıl boyunca dünyanın en yüksek binası olma özelliğini korudu ama, son yıllarda 0ndan çok daha yüksekleri yapıldı. 0nu listeye koyduklarını gördüğümde, sıralama benim gözümde ciddiyetini kaybetti zaten.:) Ama videonun etkileyici kısmını izleyince, baştaki görüntüler hepten önemini yitirmiş oluyor.:)
Panama Kanalı,Grand Kanyon ve Empair State Bina'sı.Dünyanın harikaları insan eliyle inşa edilmiş olmayacakmıydı.Grand Kanyon nasıl girer bu sınıfa.Ya Panama kanalı iki okyanusu birbirine bağlamak için Amerikalılar yapmış ve harika demek gelmiyo içimden.Empair State ise kategorinin hepten dışında.Özellikle Ayasofya gibi bir muhteşem yapı dururken.Amerikalılar estetik değil,güzellikten,zerafetten anlamıyor.Anladıkları tek şey güç,para,hırs:)))
A: Daha önce de dediğim gibi, videodaki hârikalar arasında bizim de 0naylayabileceğimiz sadece 3 tane var. Amerikalıların ne kadar cahil ve zevksiz olduklarını bildiğimiz için, saydığın etkilerin de katkısıyla böyle seçimler yapmış olmaları gayet normal karşılanmalı.:))
Aaaa!!! Ne ilginç... Herkesle aynı pencereden bakmışım ama sanırım ben başka şeyler görmüşüm. Videoyu bir daha izledim. Ben ingilizce bilmiyorum, dolayısıyla bölüm aralarında ne yazdığını anlamadım ama bu kez de seçimimi yine ikinci yediden yana kullandım. :):):) Yani ikinci bölümün sıcaklığını, anlamını ve duygusallığını içimde hissettikten sonra, dünya harikaları o kadar da ihtişamlı gelmedi bana. Hattâ öyle ki; 0nlarla ilgili yorum bile yapmamışım. Ay ben de bi' tuhafım galiba...:))))
A: Böyle tuhaflık dostlar başına sevgili arkadaşım.:)) Duygusallık, hoşgörü ve nezaket yönleri tavan yapmış senin gibi bir arkadaşımızın kendisine "tuhaf" yakıştırması yapması, bizi ancak sempatiyle gülümsetir.:)) Video görüntülerine gelince; baş taraf işin vitrini zaten.. Asıl konu 2. bölüm olduğu için, ilk bölümde yazılanlar anlaşılmasa da olur.:)) Anti parantez, seçimler de şaibeli...:)))
Modern insanoğlu denen bizler,o fındık kadar beynimizle hepsine bir anlam yüklemeye çalışıyoruz ama bugün kü aklımızla cevap bulamıyoruz.Gizeme bayılırım:)))
Eline sağlık canımmm.:))
A: Gizeme bayıldığın belli 'gün batımında nazlı nazlı gökte süzülen martı kuşum'! O yüzden toplantılara bile gelmeyip gizemini korumaktasın zaten!:)))) Yine de fikrini değiştirecek olursan; Kadıköy, Rıhtım, Bambi Kafeterya, saat 14.00.....:))
Ben gizemden korkarım, 0nun için orada ne var izlemedim. :))))
A: Anlaşıldı, bugünkü konumuz GİZEM. Hemen terapiye başlayalım ve korkularımızla yüzleşelim sevgili dostum.:)))
Teee dilimi eşekarısı soksun.Gizemli dedim Toldişimi korkuttum.Gizem derken yani nasıl yapıldığını bilmediğimiz şeyler..ör.Piri Reis haritası gibi:)))
A: Bu şakalaşmalarımızı inşallah ciddîye alan olmuyordur.:)))
BÜYÜLEYİCİ,NEFES KESİCİ,PAYLAŞIMIN İÇİN TEŞEKKÜRLER..
A: Yaşadığımız gezegen, gerçekten de büyüleyici görüntülerle dolu. Yorum için ben de size teşekkür ediyorum Nail Bey.:)
0,43-0,59 arası olan görüntüler gerçekten muhteşem
A: Ben en çok yüksekten dökülen şelale görüntüsünü beğendim. Sanırım o Angel... Karanın birden bitip de, 979m. yükseklikten aşağılara bakıyor olmak olağanüstü bir duygu veriyor insana.
Yaradanın insanoğluna verdiği bunca güzelliğe karşılık,biz nasıl kulluk yapıyoruz diye kendime sormaktan geri kalamadım kardeşim...
A: Kulluk etmek denilince, nedense hep aklıma kula kulluk edenler geliyor Nail Bey. Neyse, siyasete hiç girmeyeyim şimdi!:)
evet şelale ve fonda çalan şarkıda muhteşem aslında baştan ayağa muhteşem bir klip olmuş ellerine sağlık :)))
A: Yapanların eline sağlık cidden. Dediğin gibi, müzik daha da güzelleştirmiş o muhteşem görüntüleri.. İnanır mısın, siteye kayıt yaptığımdan beri, en az 7-8 defa dinledim o müziği.:)))
çok güzeldi...teşekkürler sevgili bilge...
A: Vay vay vayyy... Sen hayatta mısın be haydut arkadaşım?:)) Şükür ki varlığını belli ettin!:)))
Ben orkam kardeşimin ne dediğini anladım,sadece ip ucu vereyim,yaradanda var edende imtina eden kişiye imtina eder ...
A: Yahu şu imtinayı da Türkçe yazsanız olmuyor mu?:) Bildiğim kadarıyla karşılığı "kaçınmak" o kelimenin. Şimdi hepten karıştı ortalık.:))
İmtina kelimesi uyarıcı ve tahrik edici anlamda değerlendirildiğinden,ben uyarıcı anlamında anlatmak istedim...
A: Az biraz anlaşılıyordu, şimdi daha anlaşılmaz oldu Nail Bey.:)))
Ehline sormak lazım:))
A: Soralım bakalım!:))
orkam abi ve nail abi yzdıklarınızdan hç 1sey anlmyorm bn byle knussam kızasınız dimi
yazdığım şeyi anlamadınız değilmi? bende bu günlükte sizin yazdığınız sözcükleri anlamadım lütfen anlaşılır yazalım sözlüğe bakmaktan yoruldum.
aslında haklısın orkam abi senin sayende osmanlıca öğreniyorum hiç de fena bir şey değil :))) ama gerçekten bazı sözcüklerin karşılığı tdk sözlüğünde yok
A: Mesela son söylediği "tevsid"... Ne duydum, ne buldum!!:))) (Çaktırma; yorum yok diyorum 0na ama, bi taraftan da sözlüğe bakmadan edemiyorum.):))
aslında dili güzel kullanmak ve böyle kelimeleri bilmek güzel bir şey en azından kimse benim gibi sarımsak yazma özürlü değil 10 kelime 10 işlemde 100 puanı sarımsağı samırsak yazdığım için kaybettim :( kendimi fonda çalan müzik eşliğinde fokurdayan alevler içine atmak istiyorum
A: Teşekkürler Muratçım, Cumartesi gününün ilk neşesi oldu bu sözlerin.:)) Sen 0nu bunu bırak da; Makarnacı, Deniz Yıldızı ve Bambi arasında bir tercih yap bakalım!:)))
yemek yiyecek isek makarnacı çok hoş bir yer bambiye gitmedim ama sen beğendiğene göre orasıda olur ama deniz yıldınızını sevmedim orayada gitmedim ama bağdat caddesinin fiyatını uyguladığına göre oldukça sevimsiz bir yerdir.Yani siz bilirsiniz ben uyarım her koşulda
A: Ben tercih bildirmek istemiyorum. En azından şimdilik... Makarnacı diyenler 2 oldu... Bakalım diğer arkadaşlar ne diyecekler!:)) Bu arada 1 Liralık hediyemi de almış bulunuyorum, bilginize..:))
Bu güzellikler karşısında dünyalı olmakla gurur duyuyorum. Eğer kaderde varsa dünyanın sonunu görmek bile görsel şölen olmalı. Ah birde açlık ve savaşlar olmasa... Allah'ın bir bildiği vardır.
A: Bu görüşü çok beğendim.:) Haklısınız arkadaşım; dediğiniz gibi, dünyanın sonunu görmek bile görsel şölen olmalı.:)) Hele bulunduğumuz yer manzaraya hâkimse, Discovery ya da National Geographic çekimleri bile yapabiliriz. Sonrasında kim seyredebilecekse...:)))
Büyülendim.Seyrederken sanki yılların yorgunluğunu üzerimden attım.Kaybetme olur mu bu linki Acemim bilgem.Bunaldıkça seyredeyim.Eline sağlık.:)))
A: Böyle görüntülere bayılıyorum Martı kuşum. Benzer videolara rastladıkça 0nları da koyacağım buraya.. Beğenini ifade ettiğin için teşekkürler..:)))
muhteşem olağanüstü görüntüler harika bir müzik..Paylaşım için teşekkürler..
A: Sizlerin ilgisini görünce, iyi ki paylaşmışım diyorum. Ben de teşekkür ederim.:)
Bilmek için ehl-i kulf olmak lazım...
A: İnadına yapıyorsunuz, değil mi Nail Bey?:)))
Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman Generale :-Hayatını bağışlarım ama bir şartım var. 'Kadınlar hayatta en çok ne ister?' budur bilmek istediğim...Bu sorunun yanıtını getir; kurtar kelleni der.General sorar soruşturur, bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar ve Kafdağı'ndaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir. Günlerce gecelerce at koşturur, cadıyı bulur ve sorar:-Kadınlar hayatta en çok ne ister?Korkunç cadı yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki, yenilir yutulur cinsten değil...
- Evlen benimle!!! O zaman öğrenirsin ancak istediğini...Bu ölümcül teklifi kabul eder General, sonra da doğru yanıtı alır almaz koşar Harun Reşit'e ve sorunun yanıtını verir:- Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister!.Harun Reşit hayatını bağışlar, ancak cadıya da evlenmek için söz vermiştir.Neyse evlenirler. İlk gece General bir bakar ki, o korkunç cadı dünyalar güzeli bir afete dönüşmüş karanlık odada... Konuşur cadı:- Benim kaderim böyle... Günün sadece yarısı güzel olabilirim, diğer yarısı çirkinim. Ne dersin? Geceleri seninleyken mi güzel olayım, yoksa gündüzleri dışardayken mi?...
General düşünür ve:- Sen bilirsin kararı kendin ver der. İşte o an korkunç cadı sonsuza dek güzel bir kadın olarak kalır...
Peki bu öyküden çıkarılacak 3 ders nedir???1. Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek isterler.2. Özgür iradesiyle hareket eden bir kadın her zaman güzeldir.3. İster güzel olsun, ister çirkin olsun her kadın aslında bir cadıdır. :)Hayatınız seçtiğiniz kadındır...Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz, bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz, zeki bir kadına rastlarsanız zekanız gelişir.Hayat kat kattır. Babil'in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası, manzarası ve hayatıdır...
HAYATINIZ, SEÇTİĞİNİZ KADINDIR...
harıka tesekkurler acemı bılge..)
A: İlginiz ve yorumunuz için ben teşekkür ederim arkadaşım.:) Bu arada sayfanıza baktım da, eski bir üye olduğunuz halde nedense isminize pek rastlayamıyoruz. Kürsü ve günlüklerde sizi daha sık görmek ümidiyle, sevgiler...
orkam abi yine döylemesi gereken herşeyi söylemiş :) kadınlar biraz şeytandır ve her seytan kadındır deyişinin cadı versiyonu olmuş bu günlük :)))
A: Bak seeeenn!! Orkam'a destek çıkıyorsun ha? Bittin sen Murat!:)))
kadınlar söz konusuysa elbette abilerimi dinler ve 0nlardan taraf olurum ki söz konusu olan orkam abiyse okumama bile gerek yok direk 0naylarım :)))
A: Orkam bunu okuyunca eminim gözleri yaşaracak.:))))
Bazen işler yolunda gitmez ve cinlerimiz tepemize çıkar, sinirimizi başkasından çıkartırız. Ama böyle durumlarda sinirimizi tanıdığımız birinden değil de, hiç tanımadığımız birisinden çıkartmak daha iyidir.
Bir gün arkadaşıma telefon edecektim. Numarayı çevirdim, bir erkek “Alo?” dedi, ben “Zeynep’i aramıştım” deyince, adam bağırarak “S….. git lan, doğru numarayı çevir!” demez mi! Bir insanın bu kadar kaba olabileceğine inanamadım. Sonra gerçekten arkadaşımın son iki numarasını şaşırdığımı fark ettim. Ama birden aklıma bir şey geldi. Bilerek, tekrar yanlış numarayı çevirdim. Karşıma yine aynı adam çıktı ve “Alo?” deyince, “Sen eşşoğlueşeğin tekisin!” deyip, telefonu yüzüne kapattım. O günden sonra ne zaman bir şeye sinirlensem, öfkelensem, eşşoğlusu’nu çevirip, “Sen eşşoğlueşeğin tekisin!” deyip kapatıyor ve rahatlıyordum.
Bir gün alışveriş merkezinde tam park yeri bulmuşken, siyah bir BMW benim dakikalardır beklediğim yere girmez mi! Korna çaldım ama aldırmadı. Arka camında “satılık” ilanı ve telefon numarası vardı. Hemen numarayı not ettim. Eve dönünce aradım, karşıma bir adam çıktı.
-Siz, siyah BMW’si olan kişi misiniz?
-Evet..
-Arabayı nasıl görebilirim?
-Suadiye, Akın Sokak, 34 numara. Araba tam evin önünde duruyor.
-İsminiz?..
-Mehmet..
-Ne zaman müsait olursunuz Mehmet Bey?
-Her zaman 6’dan sonra evde olurum
-Sana bir şey söyleyeceğim Mehmet..
-Evet?..
-Sen eşşoğlueşeğin tekisin!
Ve telefonu yüzüne kapattım. 0nun numarasını da yazdım ve yanına “eşşoğlusu2” diye not aldım.
Artık 2 eşşoğlusu vardı. Bir gün eşşoğlusu1’i aradım. Telefonu açtığında ben “Sen eşşoğlueşeğin tekisin!” der demez,
-Senin kim olduğunu bir bulursam….
-Ne yaparsın?
-Kıçına tekmeyi yiyeceksin!
-O zaman sana adresimi vereyim de gel!
-Ver de gör gününü!..
-Suadiye, Akın Sokak, 34 numara…
-Hemen geliyorum, son duanı etmeye başla!
-Ha ha haaa… Ödüm koptu!
Deyip telefonu kapattım. Sonra eşşoğlusu2’yi aradım. 0na da “Sen eşşoğlueşşeğin tekisin!” deyince çok kızdı, kim olduğumu bilse beni öldüreceğini söyledi. 0na, “Öyle mi? Birazdan geliyorum, bekle!” dedim.
Hemen polisi arayıp, Suadiye, Akın Sokak, 34 numarada oturan gay sevgilimi öldürmeye gidiyor olduğumu söyledim. Peşinden magazine meraklı bir TV kanalını arayıp, aynı adresi verdim ve travestilerin çıngar çıkardığını, ortalığı birbirine kattığını söyledim. Sonra da arabama atlayıp, olacakları izlemek için aynı adrese doğru sürdüm. Tam zamanında gitmiştim. İki “eşşoğlusu” birbirine girmişken, altı-yedi polis 0nları ayırmaya geliyordu, TV kameramanları da olayı görüntülüyorlardı.
Kendimi çok iyi hissettim. Öfkeyi kontrol etme mekanizması işe yaramıştı.:)
:)))) eşoğlurlar azıcık akıllı olabilselerdi keşke :)))) süpermiş bayıldım resmen
A: Öfke, aklın önüne geçiyor çoğu zaman. Aksi olsaydı, böyle bir komedi de yaşanmazdı zaten.:)))
Nermin arkadaşım burada bahsi geçen olayı anlatan kişi "erkek" değil miydi? :)) diyor başka da bişey demiyorum :)
A: Ha ha haaa.. Ben üstteki yoruma cevap yazana kadar, sen bundan sonraki yorumunla en önemli kanıtı sunmuşsun bile..:)))
Malûm olayda Zeynep'ten (kendisinin hiçbirşeyden haberi yoktur bu arada :)) başka bayan yoktur. "Hemen polisi arayıp, Suadiye, Akın Sokak, 34 numarada oturan gay sevgilimi öldürmeye gidiyor olduğumu söyledim.": İki "erkek" işin içinde olunca doğal olarak ta polise haber verirken böyle bir cümle kurulmuştur ve bunun başka bir açıklaması yoktur diyor, başka da birşey demiyorum :)
A: Durum aynen budur diyor, ben de başka bir şey demiyorum.:))))
Bunların erkek olduğu kesin de harbi Türk delikanlısı( Bu ne demek diye sormazsın dimi Nermin arkadaşım, kelaynak misâli, nesli tükenmeye yüz tutmuş :)) olmadıklarına katılıyor, alelade erkeklerdir diyor başka da birşey demiyorum :)
A: Ben bir adım daha ileri gidiyor ve "çağımızın gerektirdiği erkek modeli" diyerek, esas çocuğu, yani kahramanımızı Orkam kardeşimize karşı koruma altına almak istiyorum eczacı arkadaşım.:)))
Böylesine güzel bir günlük ile biraz tebessüm ettiren Nermin'i ve tebessüm etmeme devam ettiren yorumları yazan arkadaşları tebrik ediyor başkada birşey demiyorum :)
A: Böylesine hoş bir övgü almak, beni mutlu ettiği kadar, sevgili arkadaşlarımı da şüphesiz ki mutlu etmiştir diyor, ilginize teşekkür ediyorum sevgili gün-eş.:))
'Bir şeyin söylenmesini istiyorsanız, bunu bir erkekten isteyin. Bir şeyin yapılmasını istiyorsanız, bunu bir kadından isteyin.' (Margaret Thatcher) ... Söylenmesi gerekenler söylenmiş, yapılması gerekenler de yapılmıştır diyor , başka da bir şey demeye gerek duymuyorum :)))
A: Zaten 1. kelaynak taburu 2. bölük 3. takım 4. manga mensupları olarak istediğimizi söyleme hakkına sahip olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyor ve böylelikle son sözü söyleyerek konuyu kapattık demekten başka da bir şey demiyorum sevgili arkadaşım.:)))
İçimizdeki İrlandalı diyorum başkada bir şey demiyorum ;-)
A: Hoşgeldin Murat.:) Şu İrlandalı konusunu bi açsan diyorum.:) Malum, İrlandalı deyince 2 yönden irdelemek gerek.:))
Askerde Yedek Subay Hazırlama okulunda bir arkadaşımız vardı. Sinirlendimi bize şırfıntı, zilli vb. kelâmlarla hakaret ederdi, gerçi sonra uzun sürmedi çok şükür 'pembe teskere'yi verdiler eline başımıza iş gelmeden ;-)
A: Pembe teskere mi? O da ne yahu, ilk kez duyuyorum.:))
Olay yeri inceleme de gelmiş :) Ama olay molay kalmadı gerekenler yapıldı diyor, başka da birşey demiyorum demiyorum :) (Buradaki ikileme bilinçli olarak yapılmıştır :))
A: Vallahi bravo arkadaşım! Murat'a tam uydu bu tanım.:)) Olay yeri inceleme ha? Süper!:)))
Supermiş çok beğendim bu yazıyı. Biraz ezber etsek hakeden hatta daha beterini hakedenler var becerebilir miyiz acaba?Ben kesin elime yüzüme bulaştırırım,bunu ancak erkekler becerebilir diyorum başka birşey demiyorum
A: Yok yahu, biz de becerebiliriz, ne var ki? Bence becermekten çok, bunu planlayabilmek önemli. Aynen Orkam kardeşimizin sıraladığı özelliklere sahip olmak gerekiyor tabi bunun için, işte asıl mesele o diyor, başka da bir şey demiyorum.:)))
Parantezin ucu açık kalmış buda mı bilinçli ? (Buda'ya sözüm yok o bilinçli) ::))) Efenim olay dan çok bir olgu söz konusu ne yazıkki örnek olayımızda ;-)
A: Burada sözü eczacı arkadaşıma bırakıyorum, başka da bir şey demiyorum.:))
"Dükkân sizin diyorlar" ama hâlâ müdahele ediyorlar, yetmedi yapabileceklermiş gibi mesleğimize el atıyorlar, bahara kadar değil, mümkünse mezara kadar uzun dursunlar, sonra mutasyona uğrarız nemelâzım, demedi demeyin diyorum :) Birazdan "demek" fiilinin çekimlerine başlarsam hiç şaşırma Nermin arkadaşım :))
A: Her zaman diyorum; bu ikisinin dilinden sen çok iyi anlıyorsun. Bundan sonra direkt sana mı havale etsem ne!!:)))) En azından sıkıştığımda yardıma çağırır, mutasyona uğramadan da halledebiliriz evvelallah!:)))
Okuyunca çok güldüm tabi ama ben yine de öfkemi, öfkelendiğim kişiden çıkartmayı yeğlerim. Yoksa o beni altettiğini zannedip, gururla etrafta dolaşıp durur. Bu da benim hiç işime gelmez.:)) Böyle bir adres de var ayrıca... :))))
A: Yani diyorsun ki; intikam, soğuk yenen yemeğe benzese de, ben sıcak yemeği tercih ederim.:))) Sanırım insanların çoğu da böyle... Ama maalesef ben 0nu da yapamıyorum, Allah'a havale ediyorum, sanki Allah önüme hemen ziyafet sofrası açacakmış gibi...:)))
01-02-03-04-) Ne kurnazlığa değer verdik ne de tilkinin sahip olduğu üç kuruşluk çapula, tilkileri saldık çayıra, mevlâm kayıra :)
Not: Mc Gregor amca x ve y diye çırpınsa, kuram kuram kuramlasa nolur, xyy sendromu almış başını gidiyor :))
Yok bu konu asla kapanmaz :) X ve Y sadece birer simgedir, istersek bu simgelere her türlü anlamı yükleyebiliriz. Meselâ; X dediğiniz üzere kadını temsil eder: Ne tarafa çevirirseniz çevirin aynıdır, her taraftan X diye okunur, değişmez, iki ayağı üzerine sağlam basmaya devam eder. Y de erkeği temsil eder: Bir bakarsınız tek ayağı üzerinde durur, ama dokunmaya görün, ters döndü mü bir ok gibi zarar verici olur, hele yan yattı mı ne denge alır, ne de sağlam bir duruş :)) Bu örnekleri daha da çoğaltabilirim, hiç şüpheniz olmasın :)) Ancak biz şekle değil yüreğe bakarız :))
Not: Rica ederim, büyüklere saygı bizim yüreğimizde var :)
Sen rahat ol Nermin arkadaşım, verilecek cevaplarımız her zaman vardır. Önce ombasaran'dan başlayalım, hak geçmesin :) Siz çimme eğitiminizle meşgul olunuz, aklınız burda kalmasın, Orkam abiniz her X'e aynı değeri verdiğinden problemi bir türlü çözmeye muvaffak olamadı, öğretmeye çalışıyoruz :) Gelelim şekille uğraşmaya devam eden saygıdeğer büyüğümüze :)
"Şimdi bir de Y simgesine bakalım. Ve Y nin yukarı bakan sağ uzantısına bir nisa, sol uzantısına bir nisa yerleştirdiğimizi düşünelim. Şimdi hacı yatmaz diye bir yapının oluştuğunu hayretler içerisinde dudaklarınız uçuklayarak tam anlamıyla yıkılmaz bir kale olduğumuzu görüyorsunuz değil mi demeyeceğim. Gayet bariz bir şekilde görüyorsunuz." Neymiş efendim tek başına ufacık bir darbede devrilebilen muhteşem Y'miz yanına 2 nisa alınca yıkılmaz kale oluyormuş, bu 2 nisa da; biri canınız anneciğiniz, diğeri de sizi yıkılmaz kale haline dönüşteren, ayakta durmanızı sağlayan çok değerli eşiniz oluyor :) İşte asıl sorun bundan sonraki istekleriniz devreye girince başlıyor, tutup ta 1 yetmez 2-3-4 diye sıralamaya başlarsanız, bu hacıyatmaz artık hacıkalkmaza dönüşür ki, bunun sorumluluğunu değerli hemcinslerime üzerine atmaya da hakkınız olmaz, kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz, 2'şer değil papaz, imam ve hahamın alayını getirseniz çıkamazsınız işin içinden :))
Orijinal fikir üretmek gibi bir kaygım yok ki, ayrıca siz elma derken ben armutla mı cevap vereyim? Size daha X'in tek bir değerinin olmadığını, olsaydı X denmez direkt o değerle vasıflandırılırdıyı anlatamamışken orijinal fikirler ortaya sürüp, zaten çözemediğiniz problemi daha da zorlaştırmaya yüreğim elvermezdi :)) En önemlisi de unutmayın ki hiçbir ana, evladı ayakları üzerinde dursa dahi asla kenara çekilmez, tabi sizin bunu anlayabilmeniz imkansız, yaşamak lâzım :) Stepneyi de dilediğiniz gibi kullanabilirsiniz, stepne olmayı kabul edenler vardır elbette, dedim ya adı üstünde X, hepsi aynı değerde olmuyor :) İki bilinmeyenli denklemi çözmekte zorlanıp, 4 bilinmeyenli denklemlere göz dikmek te açgözlülükten başka birşey değildir demeden de geçmek istemiyorum :)
Dipnot. Buradaki X harf olmayıp terimdir :)
Siyasette, ticarette ve günlük yaşantımızla ilgili daha birçok konuda elden birşey gelmeyince, başarısız olunduğuna inanıldığında uygulanan bir yöntem vardır: Karşı tarafın başarılarını küçümsemek, çamur at izi kalsın politikası uygulamak. Bakarlar ki kendi ürettikleri para etmiyor, en iyisi karşı tarafınkilere laf atalım da belki bir şekilde kazanırız şeklinde faaaliyete geçmeye başlıyorlar. Görüyorum ki burada da durum o seviyeye gelmiş ve kendi adıma nokta koyma zamanı da gelmiş. Nokta koymak zorundayım, çünkü bundan sonraki aşama üzülerek belirteyim ki benim karakterime uymaz :) Sevgiler saygılar Orkam abicim :)
Dipnot: Anakuzusu tabirini, ayakları üzerinde duramayan Y'ler için kullanırız, yoksa anaların başımızın üzerinde yeri var. Bu arada zaten sizin bunu anlayamayacağınızı söylemiştim :)
Kısa bir süre önce türkcell'den avea'ya transfer oldum. Ancak birkaç resmi kuruma yeni numaramı bildiremediğimden henüz iptal ettirmeyip, çantamın bir köşesinde taşımaktayım. Geçen gece 3-4 defa aynı numara aramış, önemli olduğunu düşünerek numarayı geri aradım, açmadı. Birkaç saat sonra tekrar aradı:
"-Buyrun beni aramışsınız" dedim.
-"Numaranızı tv'den aldım" dedi.
-" Nasıl yani , ne tv'si?" dedim.
-"Arkadaşlık için vermişsiniz numarayı, o yüzden aradım." der demez, o anki şaşkınlığımla artık soruları nasıl sıraladıysam (Hangi kanal bu, bu numara olduğuna emin misiniz, ne zaman yayınlandı v.b) adamcağız:
-"Kusura bakmayın, belki ben yanlış almışımdır numarayı." diyerek özür dileyip kapattı.
Neyseki eski numaramı sitede kimse bilmiyor, yoksa günahlarını almam an meselesiydi :)) Hazır bir miktar günahımı başkalarına vermişken, geri almak hiç akıllıca olmazdı :)
Bu yöntem de aklınızda bulunsun diye paylaşmak istedim :)