Dışarıda yağmur yağıyor, biraz hüzün, biraz umut, biraz yalnızlık hissettirmek istercesine, çisil çisil...
Her damlayı bir insana benzetiyorum birden, kimi tutunmaya çalışırken bir camın üzerinde, kayıp gidiveriyor aşağılara, hiç bilmediği bir yerde buluveriyor kendini istemeye istemeye...
Kimi bir ağacın en tepesindeki bir yaprağın kıvrımlarında buluveriyor kendini, birazdan doğacak güneşi beklercesine yayılmış sere serpe, kim bilir belki de farkında içinde bulunduğu durumun, şükrediyor Rabbine...
Kimi bir çöp yığının ortasında buluyor kendini, yakınırken halinden birazdan karanlıklar içinde kalacağından bihaber, bilse yakınır mıydı ki?
Kimi kurumuş bir çiçeğe can verirken feda ediyor kendini toprağın en derinlerine, hiç hesapsız, kitapsız, bir anlık bile tereddüt etmeden...
Kiminin yolculuğu bir denizde son buluyor, öylesine bütünleşiyor ki kendinden bir eser bile bırakmıyor geride, hiç olmamış, hiç doğmamış gibi...
Kimi hırçınca akan bir derenin içinde buluyor kendini, geçtiği her yeri harabeye çeviren, dur durak bilmeyen...
Kimi yavru bir serçeye can veriyor, kimi yuvasına gitmeye çalışan bir karıncaya ölüm oluyor...
Her damla ayrı bir insan, ayrı bir yaşam, kim bilir nerede başlayıp, nerede bitecek?
(N.S.)
|