ÇİZİKLİ AŞK
Önce alıştır
Sonra çek git
Anladım ki bu sevdada
Sen Dalton’sun
Bende Red Kit ;-)
Reva mı bana bu yaptığın söyle
Sen balonda sefa içinde Clementine
Ben peşinde tüm sadakatimle
Oluvermişim Rintintin
Yakari’şlerimi bile duymadın
Güneş altında kızıllaşırken derim
Bir merhemi bile esirgedin
Zira varsa yoksa önce Candy’n
Bitsin dedin bu film artık yeter
Bense hayal dünyasında bir garip Peter
Binmişiz sırtına Morton’un
Lâkin sonuna gelmişiz Cartoon’un
Ama yalvarıyorum ‘gölgelerin gücü adına’
Tarzan bile boyun eğdi koca ormanda bir kadına
Dön bebeğim dön hayallerimdeki Heidi
Söyle bu sevdada kabahatim Neidi
Ah be Pinokyo neden söyledin onca yalanı
Oysaki daha oluşturamamıştık bile Voltranı ;-)
(21.09.2010 – İzmir)
Murat Başaran
Ne güzel hayatı, aşkı böyle ti'ye alabilmek, keşke hepimiz böyle yapabilsek, valla özendim size :)
Ne yazık ki gerçek hayat çizgi filmlerdeki gibi değil. Hani bir reklâm filmi var, bilmem izlediniz mi? "Sadece çizgi film kahramanlarının sigortaya ihtiyacı yoktur." gibi bir cümle geçer içinde, o yüzden korkmayın size bişey olmaz :)
Bu arada düşündüm de benden bir çizgi film kahramanı olsa acaba hangisi olurdu? Sanırım olsam olsam külkedisi olurdum, 0nda da gece yarısından sonra film biterdi :)
:)))))) Bu kadar duygulu aşk şiirinde,kahramanım Spedy Gonzales yok mu.Olmadı bak şimdi.Rivaaaaa rivaaaaaaaa arrivaaaaaaa.:)))
Masal kahramanı olmam gerekirse,ben 100 yıl uyuyan Prenses olayım.Omba o kadar çok yorgunum ki.:)))
:) Pek bi edebi, pek bi sanatsal :)
Ayrıca radyoda bir frekans, çalıyor öyle sözlerini anlamadığım şarkılar. Saat 01.00 e gelmiş ama uyumamam lazım, nurtopu gibi bir sorunum daha var çünkü. Sorun demek ne kadar etik 0nu da bilmiyorum ya. Alıp götüreceksin diye boynuma silah mı dayadılar, hayır. Ama işte tam yeni atlatmışken yeniden.. yeniden.. Gözlerine henüz veda etmemiş olan o okumaya aşık büyük adam şimdi nereye gidecek, hangi mahalleye taşınacak..? Biraz daha okuyayım. Sonra süt molası ve sonrasında da inşallah uyku...
Hepinize selamlar ayrıca..
:) Bu arada iyiyim Murat, gayet iyiyim ben :))
Self Control
Dil keskindir yaralar dediler ‘Sustum’
Yazmak en iyi ifade şeklidir dediler ‘Yazdım’
Bakışların seni ele verir dediler, ta derinlere ‘Baktım’
Ama ‘Anlatamadım’….
O vakit anladım ;
Sen kendini nasıl ifade edersen et
Mühim olan sadece dinleyenin algısıymış,
Sözlerin ise ancak sivrisinek çalgısıymış…
Yine sana düştü görev keskin kılıç
Kınından çıkma vaktin mi geldi ne ?
Tutamayacaksın yine kendini değil mi ?
Ah be dilim nedir senden çektiğim !...
Sus(ma), konuş(ma), yap(ma)
Tut kendini be oğlum sakın bırakma !
Nehirler taşar elbet ama korkma,
Sonuda döner yine mecrasına….
İSTEDİĞİN KADAR ANLAT.HERKES ANLAMAK İSTEDİĞİNİ ALGILAR.HAVANDA SU DÖVMEKTİR,MUHATAP OLMAK.YÜREĞİNE SAĞLIK.
Murat :) Yorumunuz ve beğeniniz için teşekkür ediyorum hocam. Bayramınız Mübarek olsun, ellerinizden öpüyorum :)
16:09 14 Temmuz 2010
Bilimadamlarına göre yumurta tavuktan çıkmış. Araştırmacılar yumurta kabuğunun sadece tavukların yumurtalıklarındaki proteinden yapılabileceğini belirlediler. Böyle olunca, bir yumurta ancak bir tavuğun içinden çıktığı sürece var olabiliyor. Ovokledidin-17 ya da OC-17 adı verilen protein kabuğun oluşmasını hızlandırmada katalizör görevi görüyor. Yumurtanın içinde civciv oluşurken, yumurtanın sarısı ve etrafındaki koruycu sıvıyı barındırmada başlıca görev sert kabuk tanakasına düşüyor. İngiter'nin Sheffield ve Warwick üniversitleri bilim adamları bir yumurtanın oluşumunu yakından izleyebilmek için süper bir bilgisayar kullandılar. HECToR adınaki bilgisayar OC-17 proteininin kabuğun oluşumunu başlatmada kritik bir rol oynadığını belirledi. Bu keşif “Yumurta kabuğu proteininin kristal çekirdeği üzerindeki yapısal kontrolü” (Structural Control Of Crystal Nuclei By An Eggshell Protein) başlıklı bir raporda yayımlandı.
Metin Güneş / CNN TÜRK / Londra
Bunu bilmek için bilimadamı olmaya gerek yok ki... Herkes yumurtadan tavuk değil, civciv çıktığını zaten biliyor. Neyse; ben yine albüme gidip, balıklara bakayım.:))
Murat :) Zira eğer tavuk çıksaydı bazen horoz çıkmasıda kaçınılmaz olurdu değilmi balam :) Aman yahu ne civcivi ne tavuğu varsa yoksa balık sen gel ablacım elleriyle tutmayan Murat ne olsun ;-)
Albüme gittim ama orada dumanaltı olunca yine buraya geldim.
Ama böyle de olmuyor ki; hem albüm hem günlük açıp, kendin ortadan kayboluyorsun.
Murat :) Al işte daha civciv-tavuk-balık üçgeninden yeni çıkmışız birde 'karabatak' polemiği çık işin içinden çıkabilirsen :)))
13:31 12 Temmuz 2010
Ben evli bir erkek olsam,bana bu şekilde yaklaşan bir sevgilim asla olamazdı.isterse hanımım beni sevmesin.yine katlanırdım..sevgililer,tecrübelerime dayanarak,erkek avcısı,para peşinde koşan asalaklar.aklı başında bir erkek hanımını aldatmaz.
Murat :) Sözlerinize sonuna kadar katılıyorum sevgili hocam. Özetle o asalaklar aldatma sayılmaz ve erkek asla kalben aldatmaz ;-) Ellerinizden öpüyorum :))
Ne güzel bir yazı... Duygu yüklü, hüzünlü... Buram buram yaşanmışlık kokuyor. Böylesine yozlaşmadan önce güzel İstanbul'umun da bahçelerde yaşanan anlamlı günleri ve geceleri vardı. Yazıyı okuyunca, -biraz da içim burkularak- o günleri anımsadım. Sevinciyle-kederiyle, aşklarıyla-nefretiyle, doğumuyla-ölümüyle hayatın ta kendisini, kendine özgü bir tarzda yaşamak... Dahası, farklı pencerelerden aynı yere bakabilmek sanırım bunun adı...
Balkonlarınızı asla kapatmayın, bırakın açık dursun ve -her ne olursa olsun- balkonda yaşamaktan ve dünyayı her zaman balkonlarınızdan izlemekten hiç vazgeçmeyin sevgili İzmirliler!
Murat :) Balkonda yaşamayı bırakmak demek İzmir'li olmama demektir. Bırak oturmayı ben uzun yaz geceleri balkonu aynı zamanda yatmak içinde kullanıyorum ablam. Malum tek başına olunca epeyde ferah oluyor ;-)
Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak 0na öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. İş yerimden oğluma telefon açtım, "Akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim." dedim. Deniz kenarındaki bu şirin lokantada şimdi 0nu bekliyorum. Geliyor aslan parçası, yakışıklılığı da aynı ben. Yan masadaki kızlar gözleriyle oğlumu süzüyorlar. Bakmayın kızlar, 0nu kapan çoktan kaptı. Hoş beşten sonra konuya giriyorum.
Oğlum haftaya düğünün var, bir baba olarak sana bazı konularda yol yordam göstermem gerekiyor.
Çocukluğunda suç işlediği zamanlardaki gibi birden bire kızardı. Kerata ne anlatacağımı zannettiyse!
-Baba ben yirmi altı yaşındayım, bazı şeyleri biliyorum artık.
-Ah senin o biliyorum zannettiğin konularda da çok bilmediğin çıkacak ama ben o konulardan bahsetmeyeceğ im. Keşke konuşabilseydik ama henüz o kadar modern olamadım.
Rahat bir nefes aldı. Bu arada yemeklerimiz de geldi. Oğlumla şöyle keyif yaparak muhabbet edelim bakalım.
-Kaç dil biliyorsun oğlum sen?
-İngilizce, Fransızca, bir de Türkçe'yle üç dil oluyor.
-Bugün ben sana dördüncü dili öğreteceğim. Dilin adı Bükçe. Kadınlar tarafından kullanılır. Sen buna "kadın dili" de diyebilirsin.
Güldü. Güldüğü zaman benim yanağımdaki gibi küçük bir gamzesi var, o ortaya cıkıyor.
-Kadınların ayrı bir dili mi var?
-Tabii ki. Eğer kadın dilini bilirsen bir kadınla yaşamak dünyanın en büyük zevkidir, ama bu dili bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla mutlu olmak isteyen her erkek Bükçe'yi öğrenmeli.
İyi de niye Bükçe?
-Çünkü kadınlar konuşurken, genellikle söyleyecekleri sözü net söylemezler. Eğip bükerler; 0nun için dilin adını "Bükçe" koydum.
-"Bükçe zor bir dil mi baba?" diye sordu gülerek.
-Bana bak, çok önemli bir konu ama eğleniyor gibisin, biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu olmak istiyorsan bu dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar sözü bükerek bükçe konuşurlar sonra da senin sözün doğrusunu anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan kolay, anlamazsan zor. Mesela Çinli bir karın var, sen karına sürekli Fransızca "seni seviyorum" diyorsun ama karın hiç Fransızca anlamıyor. Fransızca "seni seviyorum" un 0nun için bir anlamı yoktur. 0na Çince seni seviyorum dediğinde seni anlayabilir.
-Tamam baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar neden bizimle aynı dili konuşmuyorlar, söyleyeceklerini direkt söylemiyorlar ?
-Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, hayır cevabı alıp kırılmaktan korktuklarından sözlerini de dolaylı söylüyorlar. İkincisi, kadınlar dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için 0nların iletişim yetenekleri çok güçlü.
-Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.
-Ne bir sıfırı oğlum, en az 0n sıfır öndeler. Düşünsene, henüz konuşmayan, küçük bir çocuğun bile yüz ifadesinden ne demek istediğini hemen anlıyorlar. İşin kötüsü kendileri leb demeden leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri gibi zannediyorlar. 0nun için leb deyip bekliyorlar. Hatta bazen, leb demek zorunda kaldıkları için bile kızarlar. "Niye leb demek zorunda kalıyorum da o düşünmüyor?" diye canları sıkılır.
-Biz de bazen Canan'la böyle sorunlar yaşıyoruz. "Niye düşünmedin?" diye kızıyor bana.
-Kızarlar oğlum, kızarlar. Kadınlar ince düşüncelidirler, detaycıdırlar, küçük şeyler gözlerinden hiç kaçmaz. Bizim de kendileri gibi düşünceli olmamızı beklerler, fakat erkekler onlar gibi değil. Biz bütüne odaklıyız, 0nlar detaya. Beyinlerimiz böyle çalışıyor.
-Ne olacak baba o zaman, yok mu bu işin çaresi?
-Var dedik ya oğlum, Bükçe'yi öğreneceksin, bunun için buradayız. Hazır mısın?
-Hazırım baba.
-Bükçe bol kelime kullanılan bir dildir. Biz erkeklerin 0n kelime ile anlattığı bir konu, Bükçe'de en az yüz kelime ile anlatılır. Dinlerken sabırlı olacaksın. Mesela karın o gün kendine elbise aldı, diyelim. Bunu sana "Bugün bir elbise aldım." diye söylemez. Elbise almak için dışarı çıktığı -ndan başlar, kaç mağazaya gittiğinden, almak için kaç elbise denediğinden, indirimlerden, yolda gördüğü
-Hikaye dili yani.
-Aynen öyle. Sen akıllı bir erkek olarak 0na asla, "Hikaye anlatma, ana fikre gel, kısa kes." demeyeceksin. Böyle bir şey dediğinde bittin demektir. İster öyle de, istersen "seni sevmiyorum." de. İki durumda da "seni sevmiyorum" demiş olacaksın.
-Ne alakası var baba "seni sevmiyorum" demekle "kısa anlat" demenin?
-Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman sevilmediklerini düşünürler.
-Bu önemli. Bükçe'de dinlemek sevmektir diyorsun.
-Aynen öyle. Devam edelim. Bükçe ima dolu bir dildir. Kadınlar konuşurken bir şeyler ima etmeyi severler. Biz erkekler de imalı konuşuyoruz diye düşünürler ve gözlerimizle 0nlara ne demek istediğimizi çözmeye çalışırlar. Oysa erkeklerin ima yeteneği pek gelişmemiştir. Bizim kastımız söylediğimiz şeydir.
-Geçen hafta Canan bana "Bir kaç kilo daha versem gelinliğin içinde daha iyi duracağım." dedi. Ben de "Böyle de iyisin." dedim. Canı sıkıldı, bir kaç saat surat astı. ";Neyin var?" diye sordum. "Hiçbir şeyim yok." dedi. Sence nerede hata yaptım?
-"Böyle de iyisin" derken o "de" ekini orda kullanmamalıydı n. Canan bunu şöyle anlamıştır. "Böyle de fena sayılmazsın, eh işte, idare edersin ama tabi daha da iyi, daha da güzel olabilirsin. "
-Peki ne demem gerekiyordu?
-Şunu hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile ilgili ya da aileleri ile ilgili bir soru soruyorlarsa, kesinlikle iltifat bekliyorlardı r. Es kaza eleştirmeye kalkarsan yandın. Bunu hiç unutmazlar. O gün "Hayatım sen zaten Çok güzelsin, kilo vermeye falan bence ihtiyacın yok." deseydin, günün zehir olmazdı. Mesela bir gün kucağına oturup "Ağır mıyım?" derse sakın ;Evet, biraz" falan deme "Hayır" de. Yoksa bir daha kucağına oturmaz.
-Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her giydiği yakışır ve her kadının annesi bir hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa yapsınlar.
-Aferin oğlum, çok hızlı anlıyorsun bana çekmişsin. Kadının, kendi anne babasıyla sorunu olsa, kendi eleştirir ama asla senin eleştirmeni kabul etmez. Bunu kendine hakaret olarak alır.
-Ve asla unutmazlar, değil mi?
-Aynen öyle. Yıllar 0nce annene, annesi için "Biraz cimri." demiştim. Hala "Sen benim annemi sevmezsin." der ve annesi bize bir şey aldığında gözüme sokar, en çok göreceğim yere koyar.
-Hadi o konularda dilimi tutarım da, şu ima işini çözmek zor geldi.
-Zor gibi ama biraz gayret edersen çözersin. En önemlisi imaları anlayacaksın ama "Sen şunu mu demek istiyorsun?" diye asla yüzüne vurmayacaksın.
-Anladım. Anlayacaksın ama anladığını belli etmeyeceksin. Buna şöyle de diyebiliriz. O beni iğnelediğinde "Niye bana iğne batırıyorsun?" Diye sormayacağım, o iğneyi ben kendi kendime batırmışım gibi yapacağım.
-Güzel ifade ettin oğlum. Mesela dün öğlen annen beni aradı. "Akşama tok mu geleceksin?" diye sordu. Beni biliyorsun akşam yemeklerinde hep evdeyimdir. Kırk yılda bir dışarıda yerim 0nu da haber veririm. Tabi ben hemen anladım annenin ne demek istediğini. "Tok gel, yemekle uğraşmak istemiyorum" demek istiyor. Anladım ama tabi "Ne demek istiyorsun?" demedim.
-Dün çok yorulmuştu baba, düğün alışverişine çıkmıştık.
-Bunun pek çok sebebi olabilir. Yorulmuş olabilir, bir kabul gününden tok gelmiş olabilir, bin beş yüzüncü diyetine başlamış ve o gün yemekle uğraşmak istemiyor olabilir. Ama bunu biz erkekler gibi kısa yoldan "Canım benim karnım tok, sen de dışarıda bir şeyler ye, ya da yorgunum, gelirken bir seyler getir yiyelim" demez. Sanki böyle derse, iyi ev kadını rütbesi tozlanacak, mevki kaybedecek. İlla Bükçe anlatacak, asık bir yüzle karşılaşmamak için senin de anlaman gerekiyor. "Hayır, evde yiyeceğim ama istersen hazır bir şeyler alıp geleyim, ne dersin?"dedim. "Tamam." dedi. Döneri sever biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner yaptırdım. 0nun dönerini de porsiyon yaptırdım. Bunu düşündüğüm için ayrıca sevindi. O da diyette, düğünde daha zayıf görünme derdinde bu sıralar.
-Bu Bükçe'de kısa konuşma yok mu baba?
-Var ama yerinde olsam hiç tercih etmezdim. Kadın konuşmuyorsa ya da kısa konuşuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela baktın canı sıkkın, soruyorsun, "Neyin var?" diye. "Hiçbir şeyim yok." diyorsa, aman bir şeyi yokmuş diye bırakma. Yoksa az sonra, çok ilgisiz olduğundan yakınarak, ağlamaya başlar.
-Bükçe'de "Hiçbir şey yok." demek ";Çok şey var, benimle ilgilen." demek oluyor, o zaman.
Kayıt tarihi : 1.04.2010 12:32:00 - Yorum sahibi: ombasaran
-Evet. Biz erkekler "Bir şey yok." diyorsak ya gerçekten bir şey yoktur, sadece başımızı dinlemek istiyoruzdur ya da bir sey vardır ama; "Şu anda konuşacak bir şey yok." diyoruzdur. Her ikisinde de konuşmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi olarak gördükleri için "Bana değer veriyorsan, ilgilen ki anlatayım." demek istiyordur. Çok nadiren gerçekten anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne varıp bunaltmayacaksı n tabi.
-Bir arkadaşım da "Kadınların 'Peki.' demesi tehlikelidir" demişti.
-Doğru. Bir kadının ağzından çıkan kuru bir 'peki', 'olur', 'tamam' her zaman tehlikelidir. Bu Bükçe'de "Şimdi tamam diyorum ama acısını daha sonra çıkaracağım." demektir. Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin yanında "Peki canım, olur hayatım" gibi bir hoşluk ekliyorsa korkmaya gerek yok.
-Zor bir dil baba.
-Yok yok gözün korkmasın, her yabancı dil gibi. İlk başlarda biraz çalışacaksın, pratik yapacaksın, bazen hatalar yapacaksın, dikkat edeceksin sonra otomatiğe bağlanırsın. Kolay yanı şu; senin bükçe konuşman gerekmiyor. Dili anlaman yeterli.
-Anlamak da pek kolay değil ama.
-Korkma, o kadar zor değil. En önemli kuralları ben sana öğretiyorum zaten. Devam edelim. Kadınlar istediklerini söylemek zorunda kalınca, düşünemediğimiz için biz erkeklere kızarlar ve konuşurken suçlayarak konuşurlar; fakat suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz zannederler.
-Nasıl yani?
-Mesela, karın sana "Ne zamandır dışarı çıkmadık." derse bunu suçlama olarak üstüne alma, canı seninle gezmek istiyordur, bunu sen düşünüp teklif etmediğin için kalbi kırılmıştır. Maksadı seni suçlamak değildir. "Daha geçenlerde gezmeye gittik." gibi bir savunmaya girme. "Tamam canım haklısın, ben de istiyorum, en kısa zamanda gideriz." de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da sözünü yerine getirirsen iyi olur.
-Küçük ama önemli detaylar.
-Aynen öyle. Mesela karın "Üşüdüm." diyorsa, "Üstünü kalın giy." demeni ya da kombiyi açmanı değil, 0na sarılmanı istiyordur.
-Keşke okullarda öğretselerdi biz erkeklere Bükçe'yi. Ne kadar erken başlasak o kadar çabuk kavrayabilirdik belki.
-Haklısın, aslında ben de sana öğretmek için geç kaldım. Neyse zararın neresinden dönülse kardır.
-Not mu alsaydım... Epeyce detayı varmış dilin.
-Sen bilirsin oğlum, unutacaksan al. Keşke ben de not alıp gelseydim. Umarım sana eksik öğretmem. Şimdi aklıma geldi. Kadınların en nefret ettiği sözcük "Fark etmez."dir. "Fark etmez"i kadınlar "Hiç umurumda değil, ne yaparsan yap." diye anlarlar.
-En değerli sözcük nedir?
-Sen bil bakalım.
-"Seni seviyorum." herhalde.
-Evet, kadınlar "Seni seviyorum." sözünü sık sık duymak isterler. Biz erkekler ";Söylemiştim, zaten biliyor." diye bu konuda gaflete düşmemeliyiz.
-Bükçe sadece konuşma dili midir baba? Bunun bir de davranış dili var gibi geliyor bana.
-Zekan kesinlikle bana çekmiş. Ben de tam 0na geliyordum. Davranışlar da çok önemli tabii. kadınlar küçük şeylere önem verirler. Akşam 0na sarıl, televizyon izliyorsan sarılarak izle. Gündüz 0nu düşündüğünü ifade etmek için kısacık da olsa bir mesaj gönder, küçük sürprizler yap. O yemek hazırlarken 0na yardım et, salata yap, çay demle.
-Akşam gelip sırt üstü yatmak yok yani.
-Gözünde büyütme. Sayınca çok şey gibi görünüyor ama aslında bunlar zaman alacak, zor ve masraflı şeyler değil. Sen bu küçük şeylere dikkat et, zaten karın sana paşa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu küçük şeylere dikkat etmezse zamanını karısıyla büyük kavgalar yaparak geçirir. Sevgiyle geçirmek varken niye kavgayla geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama, eğer sen hep alıp hiç vermezsen, bir gün birden patlarlar. Küçük küçük alırlarsa, büyük büyük verirler.
-Tamam baba, bunlara dikkat edeceğim.
Garson yemek tabaklarını kaldırırken oğlumun telefonu çalmaya başladı. Belli ki nişanlısı arıyor, konuşmak için deniz kenarına doğru adımlamaya başladı. Az sonra geldi.
-Baba çok teşekkür ederim. Bükçe'yi anlamaya başladım. Canan aradı. "Salonun perdeleri ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte mi baksak?" dedi. Tam "Fark etmez, sen seç." diyecektim ki bunu senin söylediğin gibi "Ev de perde de umurumda değil." gibi anlayacağı aklıma geldi. "Tabii canım, istersen Kayıt tarihi : 1.04.2010 12:33:00 - Yorum sahibi: ombasaranbirlikte bakabiliriz ama ben senin zevkine güveniyorum, sen seç istersen." dedim, çok mutlu oldu. Kendi seçecek. -O zaten perdeyi çoktan seçmiştir de kadınlar illa yaptıklarını 0naylatmak isterler. Birlikte de gitsen o seçtiği perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler 0nların ne demek istediklerini anlarsak, işlerden kolay sıyırırız. -Baba tekrar teşekkür ederim. Bu iyiliğini hiç unutmayacağım. Bana Bükçe'yi öğretmeseydin h ali mi düşünmek bile istemiyorum. Şanslısın oğlum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla öğrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra kondun. Güle güle kullan, isteyene de öğret, herkes de güle güle kullansın. Kullansınlar ki yüzleri gülsün. Sema Maraşlı'nın Eşimle Tanışmayı Unutmuşuz kitabından... .Kayıt tarihi : 1.04.2010 12:34:00 - Yorum sahibi: ombasaranHelal olsun babaya! Bizleri çok iyi anlamış ve anlatmış..:))) Özellikle şu sözü çok hoş: "Bir kadının ağzından çıkan kuru bir 'peki', 'olur', 'tamam' her zaman tehlikelidir. Bu Bükçe'de 'Şimdi tamam diyorum ama acısını daha sonra çıkaracağım.' demektir. Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser.":)) Yakında her köşe başında bir "Bükçe" kursu açılırsa hiç şaşırmayalım. Herkesin böyle bir babası olacak değil ya!:)))MURAT :)) NİSAN BİİİİRRR ;-) ALLAH TÜRK ERKEKLERİNİ BÖYLE BABALARDAN KORUSUN ;-)Kayıt tarihi : 1.04.2010 13:22:00 - Yorum sahibi: acemibilgeErkeklerin değil bu dili öğrenmekte yazıyı bile okumakta zorlanacaklarını tahmin ediyorum, o yüzden boşuna endişe etmeyiniz. Ayrıca bu dili bilen erkek olduğunu sanmıyorum, varsa da şahsen tanışmak isterim :)))Murat :) Bu dili bilen ve bana bu yazıyı ileten arkadaşımla tanıştırabilirim istersen , lâkin biz zaten kendisine kılıbık ..... diyoruz :)) Ha bu arada bu yazı içeriği sonradan öğrenilmez bazıları delikanlı doğar (looks like me) bazılarıda kılıbık ::))Kayıt tarihi : 1.04.2010 17:28:00 - Yorum sahibi: ecz35Ya Esra hanım vallahi bugün açtım yazıyı çok uzun geldi okuyamadım bile vallahi , yorum yazmadım o zaman , şimdi yazayım dedim sizin yazınızı gördüm,uzun lafın kısası okumaya gerek yok sanırım günlük sahibi darılmasın ama teferruat gibi geldi bana :))))Saygılar :)Murat :) Bir itirafta bulunayım o vakit : Bende arkadaşım hani kılıbık olan darılmasın diye hızlı okuma tekniğim vasıtasıyla okuyup özü anladıktan sonra pek ilgilenmedim. Hani bayan arkadaşlara 1 Nisan şakası tadında yayınlayayım dedim :))Kayıt tarihi : 1.04.2010 17:56:00 - Yorum sahibi: çarşı 10Çok hoş bi şaka olmuş o zaman, ellerinize sağlık diyelim :) İyi akşamlar dilerimMurat :) Ne demek efendim her zaman. Hayırlı akşamlar olsun ;-)Kayıt tarihi : 1.04.2010 18:07:00 - Yorum sahibi: çarşı 10Nisan bir öyle değil böyle olur, adım gibi emindim kendinize pay çıkartacağınıza :)) Arkadaşınıza selâmlarımı iletiniz lütfen, mümkünse benden uzak olsunlar :))) Selami Bey kutlarım, çok isabetli yapmışsınız, sizden de bunu beklerdim :)))Murat : Selâmi beyin yorumunu tekrar okuyup, tekrar tekrar düşünüp 0ndan kelli yorum yapın lütfen sayın bayan ;-)Kayıt tarihi : 1.04.2010 18:10:00 - Yorum sahibi: ecz35Bu arada yazının çok boş geldiğini, erkeklerin bu dili öğrenmelerinin çok zor olduğunu, öğrenseler bile uygulamaya geçiremeyeceklerini, uygulamaya çalışanların kılıbıklıktan öteye geçemeyeceklerini , uygulamaya çalışmayanların ise kendilerini delikanlı ilân ettiklerini öğreneli uzun zaman oldu, karnımız tok çok şükür, bir dahaki sefere daha güzel şakalar bekliyoruz :))) Siz savunmaya geçmeden birazcık yolları tıkayayım dedim :))Murat : Uzun uzun yazamayacağım heleki bu saatte (01:22) anladım ben. ÇOK ACIMIŞ ::))Kayıt tarihi : 1.04.2010 18:59:00 - Yorum sahibi: ecz35Selami Bey'in benim yorumuma istinaden yorum yapmasını, yazıyı okuma gereği duymamasını kutlamıştım, yanlış anlaşıldı sanırım, yoksa görüşüyle ilgili değildi bu kutlamam :))Murat :) Çok geç bu saatte ancak nöbetçi eczane bulabilirsiniz zira bu acının tedavisi öyle başa tülbent sarıp içine limon koymakla olmaz :))Kayıt tarihi : 1.04.2010 19:02:00 - Yorum sahibi: ecz35Varsa yazacak cevabınız, gece 01:22 niyetine der bekleriz, tülbenti limonu karıştırmaya, heyecana gerek yok :)) Murat :) Yahu cevaba ne hacet, füze hedefe kilitlenmiş %100 isabet sağlanmış bundan sonrası seyrine bakıp, keyfine varmak, zira sündürmeye Bükçem yetmez oda Allah'tan ;-)Kayıt tarihi : 2.04.2010 09:39:00 - Yorum sahibi: ecz35Ortada füze yok ki hedefe kilitlensin, âlemsiniz valla :) An itibariyle uyuşturucu ilaçlarla ilgileniyorum, yolunuz düşerse uğrayın da size karışık bir paket hazırlayayım :))Murat :) A benim akıllı geçinen arkadaşım olaya idrak engelinden başlayayım. 1- Selami Bey'in yorumu: Er kişi kardeşim ne demiş ? Esra hanımın yorumunu görüncemi yazayım demiş ? Katiyetle hayır , ertelenmiş yorumunu yazayım derken sizin yorumunuzu görmüş konsepti görmüş ve benimle aynı kanaate vararak bu teferruata gülüp geçmiş . Nereden yorumunuz üzerine yorum yaptığını çıkardınız ve bunu kendinize yonttunuz tam Bükçe mantık kurgusu :))) 2- Bir Nisan şakaları genel konsept olarak şaka mağdurunu eğlendirici ve güldürücü olarak değil, tamamen olayı kurgulayan kişiyi ve 3. şahısları eğlendirici özellik taşır. Bu sebeple şakayı beğenmenizi zaten beklemiyorum sayın mağdure bacı ::))) 3- Akşamdan beri aldığım cevaplar mihveninde sabahleyin eczane görünümlü otacı ticaret hanenizde ilk iş olarak müsekkinlere sarılmanıza şaşırdım desem yalan olur :))) Ha bu arada koliyi beklerim zira facede de hemcinsiniz mağdureler mevcut :)))Kayıt tarihi : 2.04.2010 10:02:00 - Yorum sahibi: ecz35Yok biz anlaşamayacağız, lafı istediğiniz şekle yontmanız, benim anlatmak istediğimin önüne yine de geçemez. Ben size ağaç diyorum siz yontup eve çeviriyorsunuz :)) En iyisi siz füzenize kurulun ve şu şarkıyı söyleyin: "Yel değirmenlerine karşı Don Kişot muyum? Uçuyorum durmadan, ben pilot muyum?" Ve iyi uçuşlar :)))Murat :)) Hımmm... Anlaşılan müsekkinler tesirini ziyadesi ile göstermeye başlamış. Zira olayın içeriğinden sapıp hafif terelelli yorumlar başlamış, hâttâ daha ilerisi aya yolculuk hayalleri de cabası. Ne diyeyim 'Kaptan pilotunz iyi uçuşlar diler' :)))Kayıt tarihi : 2.04.2010 11:59:00 - Yorum sahibi: ecz35Esra hanım beni sizin yanınızda füzeyle beraber yollayacak sandım,ama şu gerçek var yazışmalarınız çok hoş,hiç birbirinizi kırmadan :))Murat :) İlâhi Selâmi Beyciğim benim bir 'Er Kişi'yi roketlediğim ne zaman görülmüş ? Heleki olaya bu kadar vakıf ve safımdayken :))) Bu arada şu varki ben kırmam ama görüyorsunuz o kadar itina etmeme rağmen hafif çatlama durumları mevcut ;-)Kayıt tarihi : 2.04.2010 12:32:00 - Yorum sahibi: çarşı 10:))) Bakın bunu hiç düşünmemiştim Selami Bey, ama fena fikir de değilmiş, arzu ederseniz ayarlarız bişeyler, sanırım sayın kürsü sahibi de bu konuda nankörlük yapıp, füzeyi tek başına sahiplenmeyecektir :)))Murat :)) Valla orasına karışmam, ben füzeyi 0nikiye göndermişim bundan gayrısı size ait. İster hurdaya ayırırsınız , ister aya çıkarsınız gerisi hayal gücünüz ve aldığınız müsekkinlerle doğru orantılı :)))Kayıt tarihi : 2.04.2010 13:03:00 - Yorum sahibi: ecz35:)) Ben almayayım alanada mani olmayayım derler ama, Murat beyide kollayalım tek başına sahiplenmesin füzeyi yerimizde kalalım :)))Murat :) Hay ağzınıza sağlık, beni anlayan bir kişi çıktı ve tabiki hemcinsim ;-) Bizim işimiz füzeyi inşa edip roketlemek artık nerde, nezaman, ne şekilde, kimde patlar orası belli olmaz ama ince ayar itina ile yapılır :))Kayıt tarihi : 2.04.2010 15:16:00 - Yorum sahibi: çarşı 10Müsekkin tesirini bakmakla, saymakla gösterseydi, satmaz gösterirdik hastalara, hem bedavaya gelirdi hem de vücuda boşuna kimyasallar girmemiş olurdu :) Neyse konuyu dağıtmayalım, sonra uzaya göndermeye kalkarsınız, gerçi hayır demem ama sizin füze bozuk çıktı, hedefi tutturamıyor :)) Olayın içeriğinden sapmış olduğumu düşünmüyorum, şarkı sözleri tam durumu izah ediyor, şu füze modundan bir çıksanız anlayacaksınız :)) Selami Bey'le aynı dili konuşuyor olmanız gayet doğal, tipik erkek dayanışması, hiç şaşırmadım :)) Murat :)) Müsekkin göstermek !? Hakikaten dağılmışınız yazıkki toplamayada gönüllü değilim :)) Erkek dayanışması !? Yahu biz Mor Çatı vb birlikleri kurmayız, erkeklerin doğuştan gelen ve olmazsa olmaz hasletleri vardır okkadar. Biz erkekler tek tabanca yaşarız dayanışmaya ihtiyaç duymayız. Zira hatun milletinden uzun Bükçe cümlelerinden başka ne tehlike gelebilirki ? ::)))Kayıt tarihi : 2.04.2010 17:11:00 - Yorum sahibi: ecz35Sadece ben değil herkes böyle düşünür sanırım,gerçi benim haricimde yazan yok ama , düşünceler aynıdır diye tahmin ediyorum , füze modundan çıktık bile :))) Murat:) Evet efenim tüm 'Er Kişi' ler böyle bir durumda elbet hemfikir. Lâkin yazmamaları tamamen dış mihrakların 0nları pasifize etmesi sonucu portaldan uzaklaşmış olmaları. Neyse efenim kalan sağlar bize fazlasıyla yeter :))Kayıt tarihi : 2.04.2010 17:45:00 - Yorum sahibi: çarşı 10Bence de hemcinsleriniz aynen sizin gibi düşünürler :) Siz belki füze modundan çıkmış olabilirsiniz Selami Bey, ama pilotunuzun maşallahı var; işi gücü füze inşa edip roketlemek :))Murat :) Siz hiç havai fişek fabrikası yangını gördünüzmü ? Ateşle oynamayınız efenim maazallah yakar ::)))Kayıt tarihi : 2.04.2010 19:23:00 - Yorum sahibi: ecz35 -ombasaran demiş ki: "Anlaşılan müsekkinler tesirini ziyadesi ile göstermeye başlamış." Valla orasını bilemem müsekkinlerin sayarken tesir ettiğine inanıyorsunuz da gösterince tesir etmesini mi yadırgıyosunuz? :))) İnsanın kendisiyle çelişmesi de pek güzel oluyor, hele ki böyle bir ortamda :) Olur da bir gün dağılırsam aman diyeyim toplamaya çalışmayın zaten, düşünmek bile istemiyorum :)) -Biz kadınlar zaten tehlikeli olmadığımızı biliyorduk, karıncayı bile incitmeye kıyamayız, şükür ki siz de farkındaymışsınız :)) -Hayırdır füze inşa edip roketlemekten vazgeçip, havaî fişek işine mi geçiş yapmayı düşünüyorsunuz? Hiç tavsiye etmem, dikkat edin de elinizde patlamasın :))) Murat :)) ombasaan ne demiş ? ' - Akşamdan beri aldığım cevaplar mihveninde sabahleyin eczane görünümlü otacı ticaret hanenizde ilk iş olarak müsekkinlere sarılmanıza şaşırdım desem yalan olur :)))' e daha sonrada zikrettiğiniz cümleyi kurmuş.Yani ne demiş sadece ilaçlarla ilgilenmeyip kullandığınıza dair bir kinaye yapmış hemde iki kez üstüne basa basa. (Napayım açıklamak gerekiyor)E bu kinayeyi anlamayıp buradan laf söylemeye kalkmak zaten bir Bükçe uzmanı nisaya yakışır. E hata bende, bir nisaya bu kadar dolambaçlı cümle kurulurmu ? Türkçe bırak uyuşturucuda teselli bulmayı diyeceksin ki anlasın :))) E gayrısına cevap yazacam anlaşılmayacak en iyisi kafanı fazla karıştırmamak bu gece bu mesajı çalış yarın istersen daha fazla doz terkibederim :)))Kayıt tarihi : 3.04.2010 12:31:00 - Yorum sahibi: ecz35Bir eczacının sabah gözünü müsekkinlerle açıp, kullandığını düşüneceğinizi aklımın ucundan bile geçirmezdim. İnanın o seviyeye gelmiş biri olsam eczacılığa bir süre ara verir, sağlığımın yerine gelmesini beklerdim ki mesleğimi hakkıyla yerine getirebileyim. Kadınların ne kadar düşünceli olduklarını yazık ki henüz anlayamamışsınız :) Ancak şükür ki sağlığım yerinde ve erkek taifesine hâlâ birşeyler anlatmaya çalışacak kadar da sabırlıyım :)) Murat :)) Vah vaaaahhh, kızımız çok kızmış ama tabi hata bende bu kadarda üstüne gidilmezki ;-) Yahu aklının ucundan geçirmene gerek yok ben alenen yazdım zaten :))) Neyse umarım buzdolabına yakınsındır madem müzsekkin out o vakit buz in olsun bari anca kâfi gelir :))Kayıt tarihi : 3.04.2010 23:22:00 - Yorum sahibi: ecz35Ha şimdi öyle demedim kinâyeydi falan demeye kalkmazsınız umarım :)))LESSON 1- :)) Kinâye, sözlükte "bir fikri kapalı, dolaylı olarak anlatan söz, üstü örtülü, dokunaklı söz" şeklinde tarif edilir. Edebiyatta bir maksattan dolayı sözü hem hakiki, hem mecazi anlamlara uygun olarak kullanmaktır. Bir sözcüğü gerçek anlamının dışında benzetme amacı gütmeden ve engelleyici ipucu olmaksızın mecazlı anlamda kullanma. Bu kullanışta sözün gerçek anlamı da kasdedilmiş olabilir. Başka bir deyişle gerçeği mecaz yoluyla dolaylı olarak anlatmaktır. Deyimlerin çoğu mecazlı anlamlarıyla kullanıldıkları için kinayeli sözlerdir.LESSON 2 - Telmih, bir edebi sanat türüdür. Halk edebiyatında sıklıkla kullanılmakla birlikte daha çok divan edebiyatı şair ve yazarları tarafından tercih edilmiştir. Günümüzde de kullanılmaktadır. Bilinen bir olay, kişi, nükte, fıkra, atasözünü dolaylı biçimde anlatma sanatıdır. Telmihin başarılı olması için okuyucunun dolaylı anlatıma konu olan düşünceyi kolayca anlayabilmesi gerekir. Divan edebiyatında özellikle dinsel öyküler, din büyükleri ile kahramanları, Kur’an ayetleri ve mesnevi kahramanları telmih konusu olmuştur.LESSON 3- Tevriye edebiyatta kullanılan anlamla ilgili edebi sanattır. Sesteş bir kelimenin bir dizede, beyitte, dörtlükte iki gerçek anlama gelecek biçimde kullanılmasına ve bir sözcüğün yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetmeye tevriye sanatı denir. Örtmek, meramı gizlemek demektir. İki veya ikiden fazla anlamı olan bir kelimenin yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetmek demektir. Birçok edebiyatçı bu sanatı iham sanatıyla aynı kabul etmiştir. Fakat ihamda, ikiden fazla anlamı olan kelimenin bir mısra veya beyitte bütün anlamları kasdedilirken, tevriyede uzak anlamına işaret edilir.TOPTAN AÇIKLAYAYIM DEDİM ZİRA MİLYONDA SIK KULLANINANLARIMA EKLİ TEKRAR TEKRAR UĞRAŞMAYAYIM :))Kayıt tarihi : 3.04.2010 23:30:00 - Yorum sahibi: ecz35Yok ben sizinle uğraşamayacağım, direkt buzdolabına girmeyi düşünüyorum, işin kaynağına inmek lâzım :))))Murat :)) Yok buzdolabına girmenize yüreğim dayanmaz (her ne kadar tuzak kokusu hissetsemde) harareti düşüreyim en iyisi. Bir nisâ için fena sayılmazsınız ama yinede bu bir erkeğe Bükçe öğretmeye yetmez ;-)Kayıt tarihi : 4.04.2010 00:04:00 - Yorum sahibi: ecz35Allah razı olsun :)) Sonuçta erkeklerin Bükçe'yi öğrenemeyecekleri konusunda ortak noktayı bulmuş oluyoruz. Günlüğü daha fazla işgâl etmemek lâzım, sağlıcakla kalın :)))Murat :) İlâhi çok güldüm şimdi :))) E ben başlıkta yazmıştım zaten bukadar yoruma ne gerek vardı ? :))) El cevap : KADIN MİLLETİ İŞTE :)) Şükür ve şükran :)))Kayıt tarihi : 4.04.2010 00:29:00 - Yorum sahibi: ecz35
-O zaten perdeyi çoktan seçmiştir de kadınlar illa yaptıklarını 0naylatmak isterler. Birlikte de gitsen o seçtiği perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler 0nların ne demek istediklerini anlarsak, işlerden kolay sıyırırız.
-Baba tekrar teşekkür ederim. Bu iyiliğini hiç unutmayacağım. Bana Bükçe'yi öğretmeseydin h ali mi düşünmek bile istemiyorum.
Şanslısın oğlum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla öğrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra kondun. Güle güle kullan, isteyene de öğret, herkes de güle güle kullansın. Kullansınlar ki yüzleri gülsün.
Sema Maraşlı'nın Eşimle Tanışmayı Unutmuşuz kitabından... .
Helal olsun babaya! Bizleri çok iyi anlamış ve anlatmış..:))) Özellikle şu sözü çok hoş: "Bir kadının ağzından çıkan kuru bir 'peki', 'olur', 'tamam' her zaman tehlikelidir. Bu Bükçe'de 'Şimdi tamam diyorum ama acısını daha sonra çıkaracağım.' demektir. Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser.":))
Yakında her köşe başında bir "Bükçe" kursu açılırsa hiç şaşırmayalım. Herkesin böyle bir babası olacak değil ya!:)))
MURAT :)) NİSAN BİİİİRRR ;-) ALLAH TÜRK ERKEKLERİNİ BÖYLE BABALARDAN KORUSUN ;-)
Nisan bir öyle değil böyle olur, adım gibi emindim kendinize pay çıkartacağınıza :)) Arkadaşınıza selâmlarımı iletiniz lütfen, mümkünse benden uzak olsunlar :)))
Selami Bey kutlarım, çok isabetli yapmışsınız, sizden de bunu beklerdim :)))
Murat : Selâmi beyin yorumunu tekrar okuyup, tekrar tekrar düşünüp 0ndan kelli yorum yapın lütfen sayın bayan ;-)
Bu arada yazının çok boş geldiğini, erkeklerin bu dili öğrenmelerinin çok zor olduğunu, öğrenseler bile uygulamaya geçiremeyeceklerini, uygulamaya çalışanların kılıbıklıktan öteye geçemeyeceklerini , uygulamaya çalışmayanların ise kendilerini delikanlı ilân ettiklerini öğreneli uzun zaman oldu, karnımız tok çok şükür, bir dahaki sefere daha güzel şakalar bekliyoruz :)))
Siz savunmaya geçmeden birazcık yolları tıkayayım dedim :))
Murat : Uzun uzun yazamayacağım heleki bu saatte (01:22) anladım ben. ÇOK ACIMIŞ ::))
Yok biz anlaşamayacağız, lafı istediğiniz şekle yontmanız, benim anlatmak istediğimin önüne yine de geçemez. Ben size ağaç diyorum siz yontup eve çeviriyorsunuz :)) En iyisi siz füzenize kurulun ve şu şarkıyı söyleyin:
"Yel değirmenlerine karşı Don Kişot muyum? Uçuyorum durmadan, ben pilot muyum?"
Ve iyi uçuşlar :)))
Murat :)) Hımmm... Anlaşılan müsekkinler tesirini ziyadesi ile göstermeye başlamış. Zira olayın içeriğinden sapıp hafif terelelli yorumlar başlamış, hâttâ daha ilerisi aya yolculuk hayalleri de cabası. Ne diyeyim 'Kaptan pilotunz iyi uçuşlar diler' :)))
Müsekkin tesirini bakmakla, saymakla gösterseydi, satmaz gösterirdik hastalara, hem bedavaya gelirdi hem de vücuda boşuna kimyasallar girmemiş olurdu :) Neyse konuyu dağıtmayalım, sonra uzaya göndermeye kalkarsınız, gerçi hayır demem ama sizin füze bozuk çıktı, hedefi tutturamıyor :)) Olayın içeriğinden sapmış olduğumu düşünmüyorum, şarkı sözleri tam durumu izah ediyor, şu füze modundan bir çıksanız anlayacaksınız :))
Selami Bey'le aynı dili konuşuyor olmanız gayet doğal, tipik erkek dayanışması, hiç şaşırmadım :))
Murat :)) Müsekkin göstermek !? Hakikaten dağılmışınız yazıkki toplamayada gönüllü değilim :)) Erkek dayanışması !? Yahu biz Mor Çatı vb birlikleri kurmayız, erkeklerin doğuştan gelen ve olmazsa olmaz hasletleri vardır okkadar. Biz erkekler tek tabanca yaşarız dayanışmaya ihtiyaç duymayız. Zira hatun milletinden uzun Bükçe cümlelerinden başka ne tehlike gelebilirki ? ::)))
-ombasaran demiş ki: "Anlaşılan müsekkinler tesirini ziyadesi ile göstermeye başlamış."
Valla orasını bilemem müsekkinlerin sayarken tesir ettiğine inanıyorsunuz da gösterince tesir etmesini mi yadırgıyosunuz? :))) İnsanın kendisiyle çelişmesi de pek güzel oluyor, hele ki böyle bir ortamda :) Olur da bir gün dağılırsam aman diyeyim toplamaya çalışmayın zaten, düşünmek bile istemiyorum :))
-Biz kadınlar zaten tehlikeli olmadığımızı biliyorduk, karıncayı bile incitmeye kıyamayız, şükür ki siz de farkındaymışsınız :))
-Hayırdır füze inşa edip roketlemekten vazgeçip, havaî fişek işine mi geçiş yapmayı düşünüyorsunuz? Hiç tavsiye etmem, dikkat edin de elinizde patlamasın :)))
Murat :)) ombasaan ne demiş ? ' - Akşamdan beri aldığım cevaplar mihveninde sabahleyin eczane görünümlü otacı ticaret hanenizde ilk iş olarak müsekkinlere sarılmanıza şaşırdım desem yalan olur :)))' e daha sonrada zikrettiğiniz cümleyi kurmuş.
Yani ne demiş sadece ilaçlarla ilgilenmeyip kullandığınıza dair bir kinaye yapmış hemde iki kez üstüne basa basa. (Napayım açıklamak gerekiyor)
E bu kinayeyi anlamayıp buradan laf söylemeye kalkmak zaten bir Bükçe uzmanı nisaya yakışır. E hata bende, bir nisaya bu kadar dolambaçlı cümle kurulurmu ? Türkçe bırak uyuşturucuda teselli bulmayı diyeceksin ki anlasın :))) E gayrısına cevap yazacam anlaşılmayacak en iyisi kafanı fazla karıştırmamak bu gece bu mesajı çalış yarın istersen daha fazla doz terkibederim :)))
Bir eczacının sabah gözünü müsekkinlerle açıp, kullandığını düşüneceğinizi aklımın ucundan bile geçirmezdim. İnanın o seviyeye gelmiş biri olsam eczacılığa bir süre ara verir, sağlığımın yerine gelmesini beklerdim ki mesleğimi hakkıyla yerine getirebileyim. Kadınların ne kadar düşünceli olduklarını yazık ki henüz anlayamamışsınız :) Ancak şükür ki sağlığım yerinde ve erkek taifesine hâlâ birşeyler anlatmaya çalışacak kadar da sabırlıyım :))
Murat :)) Vah vaaaahhh, kızımız çok kızmış ama tabi hata bende bu kadarda üstüne gidilmezki ;-) Yahu aklının ucundan geçirmene gerek yok ben alenen yazdım zaten :))) Neyse umarım buzdolabına yakınsındır madem müzsekkin out o vakit buz in olsun bari anca kâfi gelir :))
Kinâye, sözlükte "bir fikri kapalı, dolaylı olarak anlatan söz, üstü örtülü, dokunaklı söz" şeklinde tarif edilir. Edebiyatta bir maksattan dolayı sözü hem hakiki, hem mecazi anlamlara uygun olarak kullanmaktır. Bir sözcüğü gerçek anlamının dışında benzetme amacı gütmeden ve engelleyici ipucu olmaksızın mecazlı anlamda kullanma. Bu kullanışta sözün gerçek anlamı da kasdedilmiş olabilir.
Başka bir deyişle gerçeği mecaz yoluyla dolaylı olarak anlatmaktır. Deyimlerin çoğu mecazlı anlamlarıyla kullanıldıkları için kinayeli sözlerdir.
LESSON 2 -
Telmih, bir edebi sanat türüdür. Halk edebiyatında sıklıkla kullanılmakla birlikte daha çok divan edebiyatı şair ve yazarları tarafından tercih edilmiştir. Günümüzde de kullanılmaktadır.
Bilinen bir olay, kişi, nükte, fıkra, atasözünü dolaylı biçimde anlatma sanatıdır. Telmihin başarılı olması için okuyucunun dolaylı anlatıma konu olan düşünceyi kolayca anlayabilmesi gerekir. Divan edebiyatında özellikle dinsel öyküler, din büyükleri ile kahramanları, Kur’an ayetleri ve mesnevi kahramanları telmih konusu olmuştur.
LESSON 3-
Tevriye edebiyatta kullanılan anlamla ilgili edebi sanattır. Sesteş bir kelimenin bir dizede, beyitte, dörtlükte iki gerçek anlama gelecek biçimde kullanılmasına ve bir sözcüğün yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetmeye tevriye sanatı denir. Örtmek, meramı gizlemek demektir. İki veya ikiden fazla anlamı olan bir kelimenin yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetmek demektir. Birçok edebiyatçı bu sanatı iham sanatıyla aynı kabul etmiştir. Fakat ihamda, ikiden fazla anlamı olan kelimenin bir mısra veya beyitte bütün anlamları kasdedilirken, tevriyede uzak anlamına işaret edilir.
TOPTAN AÇIKLAYAYIM DEDİM ZİRA MİLYONDA SIK KULLANINANLARIMA EKLİ TEKRAR TEKRAR UĞRAŞMAYAYIM :))
Yok ben sizinle uğraşamayacağım, direkt buzdolabına girmeyi düşünüyorum, işin kaynağına inmek lâzım :))))
Murat :)) Yok buzdolabına girmenize yüreğim dayanmaz (her ne kadar tuzak kokusu hissetsemde) harareti düşüreyim en iyisi. Bir nisâ için fena sayılmazsınız ama yinede bu bir erkeğe Bükçe öğretmeye yetmez ;-)
O’nun Özlemi Başka …
Özlemek mi iyidir ?
Yoksa özlenmek mi ?
Ben, bilemedim !
Şimdi sorsam sana küçük ütopyacı
Her ikisi birden dersin hemencecik
Böylesi ehvendir dersin elbet,
Ama, sen de bilemezsin….
Ben de bilemedim ,
Bu sırra eremedim ,
Aslında denenmişti türlü türlüsü…
O sebep, özleminle beslenmeyen özlemim
Yetimdir be gülüm ….,,
Lâkin izin yok günah bahçesine girmeye,
Heleki icâzesi olmayan gülü dermeye.
Zira O’nun özlemi başka,
Veremedim kendimi bu aşka,
Çünkü kalbim öyle bir aşkla dolu ki
O’nun dışında bir şeye yer kalmamış.
O ne zaman izin verirse yeni bir aşka,
Ancak o vakit açarım belki yelkenlerim.
Zira bu aşk mıydı ben 0nu bile bilemedim !
Ben O’ndan başkasın bir türlü sevemedim…
Murat Başaran (31.01.2010 – İzmir)
EBE-MANIA
İki bacağımdan tutup Baş aşşağı sallarken beni, Hani kıçıma ilk şaplağı attığında Daha ana baba demeden, Andım adını... Ve benden sonrada O kadar çok anan olduki ! Ah ebem garip ebem Yanlış meslek seçmişsin, Ben ne edem... ;-) Murat Başaran (20.01.2010 - İzmir)
Dünden Bir Şey Kalmalı…
Dünden bir şey kalmadı geriye,
Konuştuklarımız rüzgârla savruldu.
Gözlerin gözlerimde de değil artık,
Sesinse hiç çınlamıyor kulaklarımda…
Oysa elin ellerimdeyken,
Sanki hiç bitişi olmayan bir yola çıkmıştık.
Gözlerin gözlerimde hiç konuşmadan,
Kavlini kesmiştik bile gelecek yılların....
Ne oldu dünden bugüne ?
Ne oldu dün geceki kıza ?
Ne oldu saçının teline kurban olduğum ?
Ne oldu ?
Sevgi, ayrılığı bilmez be gülüm ,
Bülbülle yarenlik ederim, niye ?
Çünkü yolu hep sana !
Ama sen korktun sustun kaçtın .
Dünden bir şey kalmadı be gülüm,
Ama kalmalı…
Murat Başaran (17.01.2010 – İzmir)
Kalmalı da; bazen kalmıyor işte... Hiç beklemediğin bir anda, bir de bakıyorsun aradaki o büyü birden bozuluvermiş…
Ne güzel dizeler, gecenin bu saatinde de etkisi daha bir katlanıyor sanki... Bu konu üstüne şimdi sabaha kadar konuşur insan… Neyse; en iyisi, ben yine etrafı karıştırmadan kenara çekileyim.
Eline, emeğine yüreğine sağlık Muratçığım.
Aklıma bu şiir geldi :
Sevdinse ... Aşkında yitip yok oldun, Karıştıracaksın günü , ayları. Sevgi yollarında ne kaide, kanun Kendin aşmalısın bu dolayları. Eriyip kendini yok sanacaksın Bu derdin olmayıp özge çaresi Sen hız hız 'kazaya' uğrayacaksın Yoktur bu yollarda yol işareti ( Bahtiyar Vahabzade)
Yine de fazla hız yapmayıp, ölü sayısını az tutmakta fayda var :)
Murat :) Şimdi ben geride kalanlara (haketmeyenlere tabi) leş diyorum diyeceğim ama sonra tüm kadın dernekleri bana savaş açacak diye korkarım ;-) Bu kadar tecrubeden sonra yol işaretinede ihtiyacımız kalmadı çok şükür navigasyonu beynimize çaktık vesselâm ;-) Bu arada şiirim bir üstadın şiirini çağrıştırdıysa ne mutlu bana , yorumunuz için teşekkürler efendim :)
"MEVLA'nın her şeydeki sırrı SABIRdır.Acıya sabredersin adı METANET olur,Açlığa sabredersin adı ORUÇ ...olur,İnsanlara sabredersin adı HOŞGÖRÜ olur,Dileğe sabredersin adı DUA olur,Duygulara sabredersin adı GÖZYAŞI olur,Özleme sabredersin adı HASRET olur,Sevgiye sabredersin adı AŞK olur."
Benim için değer ifade eden birinden yeni öğrendiğim bu sözü sizlerle paylaşmak istedim ve bu paylaşım için de günlüğünüzü uygun buldum, umarım bir sakıncası yoktur :)
1.şiirin çok güzel,yüreğine sağlık.
2. Ben giderim adım kalır Dostlar beni hatırlasın Düğün olur bayram gelir Dostlar beni hatırlasın
Can bedenden ayrılacak Tütmez baca, yanmaz ocak Selam olsun kucak kucak Dostlar beni hatırlasın
Bizi bırakıp nereye gidiyorsun Murat.
Gidenler geri gelsin,sitede kalmadı tat.
Vehbiye Yersel
ERİŞMEK VE ERİŞEMEMEK ARASINDA BİR YERDEYİM
Nerdeyim diye soruyorum günlerdir kendime . Ben nerdeyim !!!
Kendi evimde, kendi mahallemde , kendi semtimde yıllardır yaşadığım bu şehirde
Kayboldum...
Evler aynı, sokaklar aynı, caddeler aynı, çevremdekiler de aynı ama ben kayboldum…
Nasıl olduğunu bilmiyorum, bir gün ‘o’ giriverdi hayatıma ve her şeyim alt-üst oldu
İçim doldu, gözlerim doldu, lakin yüzüm nedense yavaş yavaş soldu…
Önce bir hiç vardı, sonra o hiç büyüdü ama büyüdüğünü sadece ben ve ‘o’ gördük
Dışarıdan bakan kimse ama hiç kimse o hiçin büyüdüğünü görmedi gören sadece bizdik.
O hiç içimizi doldurdu , doldurdu, doldurdu…
Hem de öylesine doldurdu ki başka bir şeye yer kalmadı
Çözümü varmıydı bu hiçin diye soramıyorum kendime zira bu hiç , bir problemi yoksa
Problem zaten benmiyim 0nuda bilmiyorum . Tek bildiğim varki;
Ben kayboldum...
Beni bul ey erişemediğim sevgili,
Beni bul ey görüşemediğim sevgili,
Beni bul ey tanışamadığım sevgili,
Beni bul ey sarışamadığım sevgili !!!
Aslında belki erişmek ve erişememek arasında bir yerdeyim
Hangisine daha yakınım 0nuda bilmiyorum,
Beni bul Ey Sevgili, beni bul !
Yoksa ben… Kay-bol-dum….
Az önce çok ilginç bir şey yaşadım: Yazdıklarını okuyunca sanki sen karşımdaymışsın gibi başımı kaldırıp, "Peki sen gerçekten bu sevgilinin seni bulmasını istiyor musun?" dedim. Gerçi sesim çıkmadı ama aklımdan geçen buydu. Erişmekle erişememek arasında bir yerde olduğuna bakılırsa sanki sen bilerek ve isteyerek erişememek yönünü öne çıkartıyorsun gibi görünüyor. Beyin gücü meselesi yani... Çok mu karışık oldu ne? Mümkün... Benim kafam da çok karışık zaten...
Emeğine, yüreğine sağlık; çok güzel olmuş. :)
Murat :) Bak şimdi kafam karıştı; yani diyorsunki ablacım problem sende . Sen daha ne yapacağına karar vermemişsinki sevdiğinden ne bekliyorsun öylemi ? Altın kural neyi dilersen o olur yani... Değişik ve gayet mantıklı bir bakış açısı ama yanıldın ablam. Benim durumum kuledeki Rapunzelin kısa saçlı olması. Yoksa ben o kuleye çoktan tırmanmıştım ;-) Beğenin ve yorumun için teşekkürler ablacım, vesile ile yeni yılın sana güzellikler getirmesini dilerim. (Aynından bana da dile diye yazdım ha sakın unutma ) ::)))
Evet yani... Şiir de yok oldu, yorumum da... Bu saate kadar belki bir açıklama gelir diye bekledim ama... :((
Murat : Ablam inan bende anlamadım, ben gayet net görüyorum ama benden başka kimse göremiyor sanırım, yoksa ben ne şiiri nede yorumları silmiş değilim , yaparmıyım hiç öyle yakışıksızlık :(( Lakin yorum yazman iyi oldu çünkü ben kendi sayfamda göründüğünden her şeyi normal sanıyordum...
Şimdi durum bana göre şöyle oluyor: Bir şeyi katışıksız olarak çok istersek, mutlaka oluyor. Ama çok istediğimiz bir şey için aklımızın ya da yüreğimizin bir tarafında ufacık da olsa bizi rahatsız eden bir dürtü oluşuyorsa engelle karşılaşıyoruz. Engelleri aşmak için ne kadar çaba sarfedersek sarfedelim, aşamıyoruz. Çünkü aslında aşmak istemiyoruz. Çoğu kez, kendimiz bile bunun farkında olmuyoruz. Hep istediğimizi zannediyoruz ve bir yanımızın olayı reddettiğini görmezden geliyoruz. Beyaz boyanın içine bir damla siyah boya atarsan o artık beyaz boya olmaktan çıkıp, griye döner. Rengi ne kadar açık olursa olsun, artık beyaz değildir. 0nun gibi bir şey işte... Tabi bu tamamen benim fikrim
Bu arada; bu gün yaşadıklarımı demin sana anlattım ya, içim ferahladı biliyor musun? Sağol Muratçım.
Yeni yılda kendi evlâdım için dilediğim tüm güzelliklere seni de ortak etsem yeteli olur mu acaba? :))) İyi seneler sitemin gülen yüzü... Mutlulukların ve başarıların çoğunlukta olsun. Dilediklerinin hayırlısı gelip seni bulsun.:))
Murat :) Öyle çok bilinmeyenli denklem gibi anlattın ama işin en kolay çözümünü sundum sanırım sana ablacım, umarım işe yarar ::))) (Bugün yaşadıkların için)
Bu devirde mutlak beyaz odukça güç be ablam hepimiz bir parça grileşmedik mi ? Kendimizin saf beyaz olmadığımız bir ortamda karşı taraftan bunu beklemek haksızlık değilmi ? Yok bunlar sana cevap değil ablacım aslında kendi kendime konuşuyorum ;-) Du bakali bu konuda da bir şiir yazmam gerek sanırım ;-)
İyi dileklerin için teşekkürler ablacım kızın ve sana mutluluk ve güzellik dolu koca bir yıl dilerim :)
Rapunzel'e ulaşmak için merdiven dene kardeşim,olmadı tırnaklarınla tırmanmaya çalış,inanki bu uğurda göstereceğin aşırı çaba boş çıkmayacaktır,yüreğine sağlık kardeşim:))
Murat :) Aşırı çaba olumsuzluk veriyor sanki abim bak şimdi tereddütte kaldım ;-)
Bilirsin, ben şiir sevmeyenlerdenim. Günlük kaydını görünce şöyle bir göz atayım dedim; ama itiraf edeyim, şiiri okumadan geçip yorumlara baktım.:)) Şiiri sonradan okudum okumasına da, Esra (ecz35) arkadaşımın yorumuna yazdığın cevap, bence son günlerin en hoş cevaplarından biriydi. Ben de bu beğenimi iliştirivereyim dedim.:)))
Murat :) Malum kendisi arada cengâverlik yapıyor o sebeple cevabı biraz dikkatli yazıyorum e maazallah gaflet anımıza gelir çenesinden kurtulamayız vesselâm ;-) Öyle yada böyle şiir okuttumya, küçük Murat'la beraber şu şiir konusuna sizide alıştıracağız inşallah. Yorum ve beğeni için teşekkürler , kendisi bile şiir sevdiğinin farkında olmayan sitedaşım :)
Ben gamlı hazannnn,sense baharrrrr dinlede vazgeççççç.Şimdi yani o sevgiliyi,bulmuşta kaybetmiş mi oldun yoksa aslında hiç aramadın mı.Sahi şiirde rapunzel nereden çıktı.Üstelik sen Rapunzel'i bulsan bile kızın saçlarına tutarak yanına çıkman olanaksız.Kızın kafa derisi yüzülür bee:))
Al şimdi de benden bir güzel şiyir.Bak ve iç geçir.Ben neden bu kadar güzel yazamıyom de hayıflan,dizlerini döö.
SEVGİLİYE SENFONİ..
Kiraz çiçekleri açtığında gel.
Saçlarında yasemin kokusuyla.
(Cık olmadı fazla iddialı başladım.Yazabilsem gerisi nasıl olurdu acaba:)
DOSTLUĞA ÖVGÜ
Dostluk emek ister canım yaldaşım,
Sana gelen taş beni yaralar.
(yok bu da olmadı,çünkü gerisi gelmiyo.)
Anacım bu ara ninnilerden doğru dürüst şarkı bile gelmiyo aklıma.
Zırvaladım demi.He valla çünkü sigaram bitmiş kafa dumanlı değil.
Boşver yeni yılda mutluluk yanında olsun seni ve sevdiklerini tenrı korusun:)))
Murat :) Rapunzelin yanına çıkma konusunu beceremedik ablam Orkam abim ve senin yorumlarını dikkate alarak kendisini aşağıya çekmeye karar verdik. E iç güveysi olacak değiliz ya ::))) Yeni yılda sevdiklerinle birlikte mutluluklar dilerim ablam ve tabi nice yepisyeni yıllar dilerim :)
Hayatta arkadaş vardır akraba vardır,hele birde gerçek dostlar vardırki,ruhuna işler insanın, silmek na mümkün,öyle dostları yüreklerde baş tacı etmek lazım,sorununu bile sen söylemeden 0nlar anlar,kardeşim sen dostsun...
Murat :) Eyvallah abim dostluğuna nail olabildiysem ne mutlu bana ;-)
Görülen o ki; ben demek istediğimi anlatamamışım. Kişileri grilemek benim ne haddim Muratçığım. Böyle bir şey benim doğama aykırı zaten. Ben gri derken, hani içimizde bir an için belirip, sonra kaybolma eğilimi gösteren olumsuz duygular vardır ya; işte 0nu kasdetmiştim. Yoksa ben bu benzetmeyle asla ve asla kişileri hedef almadım. Umarım bu anlatımım yeterince açık olmuştur.:)) Anlaşılan, o gece kafam çok karışık olduğu için ortalığı da karmakarışık etmişim.:))))
Murat :) Yok ablam inan o gece benim kafam senden karışıktı, hasılı birbirimizin zihnini açmışız o sebeple özel bir teşekkürü borç bilirim. teşekkürler ablam :)