Bir şeyi hatırlamak, başka bir şeyi unutmak pahasına gerçekleşmek zorunda mı? Sisteme önem vermek, insanın ihmalini gerektirir miydi?
Sistemi insan işletir, kuralları insan uygular, kurumları insan canlı tutar. İnsandan beklenenleri ve istenenleri sadece hukukla sağlayabilir misiniz? Hukukun, insanlara "düşünerek ve severek" dürüstçe yaşama sorumluluğu ve bilinci kazandırmak gibi bir işlevi var mı? Belli bir medeniyet biçiminin sınırlayıp belirlediği bir kültür bunları kapsar mı, kapsayabiliyor mu?
Ahlâk, kişilik, aile, vicdan, bireysel iç denge, sorumluluk bilinci; başkalarına yardım, sevgi, merhamet, saygı, anlayış; iç huzuru, mutluluk... Ne olacak bütün bunlar? Bunlarsız şehir, toplum, medeniyet olur mu? Amaç insanın (toplumun) mutluluğu değil mi? Medeniyet insan için değil mi?
Sadece "maddî bir toplam" anlamı verilen medeniyet tanımının bir mesnedi olmayacak mı? İnsan, öyle bir medeniyet anlayışının neresinde nasıl yaşayacak? Muallâkta yaşamak mümkün mü?
Bir üniversitede bir öğrenci, tez (ödev) olarak porno film hazırlayıp hocalarına sunuyor ve birileri bunu bilim özgürlüğü adına savunuyor. Bunu hangi akılla izah edebilirsiniz? Sonunda engellenmesi ve tedbir uygulanması bir tarafa. Bir öğrenci bunu nasıl düşünebiliyor? Asıl mesele 0nun bunu düşünebiliyor, uygun buluyor olmasıdır? Herhalde düşünmüş taşınmış, birilerine danışmıştır. "Olabilir" kararına varmış ve faaliyete geçmiş! Çok düşündürücü bir hal. Asıl tez konusu olması gereken şey böyle bir fecaatin kendisidir, doğuş sebepleridir. Üstelik bu proje önce bazı hocalardan 0nay da alıyor ve medyada bazılarınca savunuluyor.
İki-üç şeyi bir arada düşünemiyoruz. Tekçi bir metoda saplanıp kalmışız. Bir meseleyi alıyoruz, soyutluyoruz, bağlantılarını, bağlamlarını, ilişkilerini koparıp 0nu soyup soğana çevirdikten sonra kurcalamaya başlıyoruz. Yaptığımız hep bu. Mesela "iki dil" meselesini alıyoruz; dil nedir, ana dili, şu-bu; sanki sözlükteki dil maddesine bakar gibi anlatıp duruyoruz. Zaten tedavül eden bir söylem var, 0nun yolunu açıp rahatlıyoruz... Sonra başka bir gündem maddesine geçiyoruz; ona da aynı şeyi uyguluyoruz. Önünü arkasını, sağını, solunu, derinliğini, genişliğini yoklayıp; tarihten bugüne getiren ve diğer kavramlarla ilişkilerini aydınlatan kuşatıcı bir analiz, yorumlama yok. Her kavram her mesele tekli metoda tâbi! Sıra 0nlara da gelecek, aynı metot 0nlara da uygulanacak. Peki böyle düşünce olur mu? Buna düşünce üretmek denir mi?
Özgürlüğün ahlâkla, sorumlulukla ilgisi yok mu? Özgürlük her şeyi yapabilme, söyleyebilme serbestliği midir, bundan mı ibarettir? O öğrenci porno film yaparak tez üretmeyi bilimsel özgürlük olarak niteliyor. Mecbur mu tuttular, başka tez konusu mu yok, böyle tez olur mu, böyle bir hal hangi değerleri tahrip eder? Bu türlü bir soru aklına gelmiyor. Dümdüz gidiyor. Özgürlük kavramının bin bir kavramla ilgisi var; 0nun üzerinde yoğunlaşırken diğerlerini tamamen silip yok saymayacaksın. Yok sayarsan yoğunlaşamazsın da düşünemezsin de zaten. İlişkili olduğu kavramların ışığını söndürürsen hiçbir kavramı aydınlatamazsın. Sözlük bilgisinde kalırsın, 0nunla ilgili düşünce cümleleri kuramazsın. Bazen de işte öyle abes ve çirkin işler yaparsın.
Ama tekçi soyutlama kolaycılığını metot haline getiren genel yanlışlıklardır asıl yanılgı kaynağı. Her bir kavramı müstakil bir hücreye koymuşuz. Birini seçip 0nu didikliyoruz, kendi hücresinin hapsinde, yalnızlığında. O kavramı hayata, bir kavramlar bütününün canlı varlığına taşıyıp açamıyoruz. Üzerlerine etiket gibi yapıştırılmış moda söylemleri var, 0nları seslendiriyoruz. Düşünmeyi düşünmüyoruz!
Meseleler hakkında incelemelerimiz, izahlarımız, düşüncelerimiz, yorumlarımız yok; takıntılarımız var. Çeşitli, kavgalı, asabi tepkilerimiz ve takıntılarımız... Sanki aklımızla değil de, şuuraltımız ile düşünüyoruz. İnsanı unutan medeniyet anlayışı; insana kendini de unutturuyor, dolayısıyla düşünemez hale getiriyor. Asıl özgürlük kısıtlaması zorlaştırması, engellemesi de işte burada. (Ahmet SELİM)
Norveç’te yaşayan hem Türk hem de Norveç vatandaşı olan K.K (17) ve S.U (18), Anıtkabir Hatıra Defteri’ne hakaret içeren yazı yazdı.
İki gencin, “Şaka yaptık. Suç olduğunu bilmiyorduk” savunması ceza almalarını engellemedi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, gençlerin cezasını 11 ay 7’şer güne indirerek 0nadı.Yaz tatili için gelen K.K ve S.U 4 Temmuz 2005’te, Anıtkabir’i ziyaret etti. Anıtkabir Müzesi’ndeki hatıra defterine K.K, “Mıstık, seni gördüğüm için daha kötü oldum, Allah razı olsun diyeceğim ama demiyorum, yaptıkların için teşekkürler, ama seni hiç gözüm tutmuyor” yazdı. S.U ise “Tipini s.k” diye yazarak sövdü. Şikayet üzerine iki genç, Anıtkabir güvenlik görevlilerince gözaltına alındı. Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’nce tutuklanarak, Elmadağ Çocuk Islahevi’ne gönderilen iki genç hakkında Atatürk’e hakaretten dava açıldı.Çocuk mahkemesi yargıladı Ankara Çocuk Mahkemesi, çocukları önce Atatürk’e hakaretten 1 yıl 10 ay 15’er gün hapis cezasına çarptırdı. Olay tarihinde 18 yaşından küçük olmaları nedeniyle cezayı üçte bir oranında azaltarak 1 yıl 3’er aya indirildi.Mahkumiyet kararı temyize gitti. Yargıtay 11. Ceza Dairesi hükmü 0nadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, iki gencin 18 yaşından küçük olmaları nedeniyle cezanın yarı oranında indirilmesi gerektiğini belirterek, onama kararına itiraz etti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu itirazı kabul ederek, sanıkların 11 ay 7’şer gün hapisle cezalandırılmasına karar verdi.
MUHTEŞEM BİR MANTIK....................
Zamanin birinde mükemmel erkek ve mükemmel kadin karsilasmislar. Mükemmel bir flört döneminden sonra mükemmel bir evlilik yapmislar. Birlikte mükemmel bir hayat sürmüsler. Bu mükemmel çift karli,firtinali bir noel aksami mükemmel arabalariyla giderken yolda donmak üzere olan bir adam görmüsler. Mükemmel çift olduklarindan adama yardim etmek için durmuslar. Adam meger sirtinda oyuncak çuvaliyla Noel Baba'ymis.
Mükemmel çiftimiz noel aksami çocuklarin hayallerini karartmamak için noel baba ve oyuncaklarini arabaya yüklemisler. Oyuncaklari çocuklara dagitarak yollarina devam etmisler.. Maalesef tipi artmis, araca hakim olmak zorlasmis ve mükemmel çift ve noel baba trafik kazasi geçirmisler.
kazada bunlardan yanlizca biri kurtulmus.
soru:kim kurtulmus? cevap aşağıda
Yanıt:
Mükemmel kadin kurtulmus.. Herseyden önce mükemmel kadin gerçekten vardir... Herkes bilir ki noel baba ve mükemmel erkek diye birisi yoktur...
DİKKAT : Kadinlar burada okumayi biraksinlar, 0nlar için yazının sonu burası!
**** erkekler DEVAM EDİP aşağıya baksınlar...
Eger mükemmel adam ve noel baba yoksa, arabayi mutlaka mükemmel kadin kullaniyordur. Bu bize kazanin nedenini ve en mükemmel kadının bile araba kullanmak gibi bazı konularda pekte mükemmel olmadığını açiklar....
**** SADECE erkekler DEVAM ETSİNLER...
Şimdi eğer bir kadinsaniz ve hala bunu okuyorsaniz, buda baska bir noktayi açiga kavusturur: 'Kadinlar hiç laf dinlemezler...'
Haklısın! :):):)
Murat : Sözüm meclisten dışarı diyeceğim, yalan olacak ama en azından ablalarım hariç ;-) Biliyorum buda inandırıcı olmadı ama malum kıvırtabilite katsayım çok düşük elden gelen bu :))) Sevgilerimle ablacım :)
Bu mantığa göre mükemmel kadın da yoktur, öyleyse bu yazılanlar tamamen uydurmacadır :) Başka bir nokta meselesine gelince kadınlar öğrenebilecekleri hiçbir şeyi es geçmezler :)
Murat : İşte yine avcılığımı gösyerip ağıma birini düşürdüm ;-) Elbet mükemmel kadın diye bir şey yoktur, laf dinleyenide. Lakin kadın milletinin esas meselesi öğrenmek değilde, mevzuyu kendilerince algılayıp mevzudan hır-gür çıkartmak için özel olarak donanmış oldukları kanaatindeyim :))
Ne demek istendiğini anlasam bişeyler yazardım ama anlamadığım konularda konuşmak gibi bir huyum yoktur :) Bu arada bizim eczanede pertavsız yok, her daim eczanede bulunmayabiliyormuş, burdan yola çıkarak insanların doğru bildikleri yanlışlar da olabileceğini hatırlatayım dedim :)
Murat : Bence bir tane edinin zira bu doktorlar gün geçtikçe daha kabiliyetsizleşiyorlar. Yoksa yakında hastalardan doktorun ses kaydını isteyecek hale gelirsiniz demedi demeyin ;-)
Telegraph
World Wide Web Konsorsiyum'unun direktörü ve M.I.T. profesörü Tim Berners-Lee, bir röportajda kendisine yöneltilen ilginç bir soruya daha ilginç bir cevapla karşılık verdi.
İnternetin mucidi olarak tanınan Tim'e "Her şeyi yeniden yapma şansınız olsa neyi farklı yapardınız? Pişmanlıklarınız var mı?" şeklinde bir soru soruldu. Lee ise bugünkü aklı olsa http'den sonraki çift kesme " //" işaretinden bir tanesini çıkartmayı istediğini söyledi.
Çift kesme işaretinin o günlerde bir programcılık standardı olduğunu, ancak sonradan bunun gerekli olmadığının anlaşıldığını belirten Lee, eğer çift kesme yerine tek kesme kullanılmış olsaydı insanların ek zahmetten kurtulacağını ve kağıda yapılan baskıda kapladığı yer yüzünden kesilen ağaçların olmayacağını söyledi.
Fazladan bir kesme işaretinin kapladığı alan yüzünden gereksiz yere ormanların harcandığını düşünen böyle bir insanı yürekten alkışlıyorum. İnternet mucidi olması ayrı bir alkış konusu tabii, o başka! Bir harf hatası yüzünden elindeki bomboş A4'leri buruşturup sepete atanlara, el kurularken 3-5 yaprak havlu harcayanlara kapak olsun! Bu ibretlik haberi paylaştığınız için teşekkür ediyorum.:)
Murat : Mucitler zaten toplumun genel ortalamasından çok farklı oldukları hatta ve hatta marjinal olduklarından keşfedebilme yetileri gelişmiştir kanaatimce. E şimdi 0nun naif yönünü biz yontulmuşlardan beklemek hayalcilik olur düşüncesindeyim . Bir el atsalarda şu yontma sürecini hızlandırsalar fena olmayacak ;-)
Allah razı olsun ne diyeyim...Biz hiçbir yararını farkedip,hissedemediysek de..:(((
Murat : O etkiler yukardan aşağıya yavaş yaval gelir . Sen alıp vermeye devam et ekonomiye can gelsin ::)))
Hani neredeyse Tayyip Erdoğan'ın kariyerine yakın bir mesleki serece , 100 ünlü Türk büyüğü sıralamasında ilk beşte olmalı diye düşünüyorum , haksız mıyım !!! İMF Başkanı da kankası zaten...
Murat : Oy oy oy oyyyy damarı fena buldum sanırım :)))) Krizde banka batırmayan iki ülke Türkiye ve Kanada . Ha diyebilirsinizki o bankalar zaten geçen krizde batmıştı hakkıaliniz var bende aynı savın ardındayım. Lakin burda kabul etsekde etmesekde merkez bankasının finansal anlamda iyi bir kriz yönetimi var. Neticede kriz içeriden gelmedi. Ha dersenizki bütçe açığı vs. oradada hakkıaliniz var lakin bütçeyide hükümet yapar, yatırımıda, açığıda. Mekez Bankasının başarısı bu açık pozisyonda dahi maçı idare etmesidir. Zülfü Baba ya haksızlık edildiği doğrudur katılıyorum her ne olursa olsun TÜRK kimliği ile desteklenmeliydi. Siyasal görüşler uymasada sadece reklam için bile hoş esasında bir okadara da koltuklarımızı kabartacak bir durum. Ama aynı şekilde siyasi görüşler bir tarafa Durmuş Baba da düdük başkasının elindeyken maçı güzel çeviriyor yahu ;-) Bu arada pasıma cevap aldığım için teşekkür ederim ;-)
İnsanın hayatı bir ayakkabı yüzünden değişebiliyormuş; insan 0nun yüzünden tarihe bile geçebiliyormuş işte!:))))
Murat : Doğru yer , doğru zaman ve doğru tepkiyi de ihmal etmemek lazım ;-)
Allah işini rast getirsin,ne güzel hareketti bunlar...
Murat : El Zeydi kadar delikanlısı zor çıkar. 0na ödül verenlere sormak lazım tepkinizi koymaya neden çekiniyorsunuz diye ?? Saygılar abim :)
ATİNA AA
Atina’da yayımlanan Elefterotipiya gazetesi, pazar sayısıyla birlikte gazeteci-yazar Can Dündar’ın "Mustafa" adlı filminin DVD’sini promosyon olarak okuyucularına dağıttı.Yunanistan’ın çok satan gazetelerinden Elefterotipiya, dağıtımını birinci sayfasından duyurduğu DVD’nin kapağındaki tanıtım yazısında, "Parçalanmış Osmanlı İmparatorluğu’nu Türkiye adını vererek batı tipi bir ülkeye dönüştüren, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm biyografisi" ifadesini kullandı.Tanıtım yazısında, "Çağdaş tarihçilerin 20. yüzyılı derinden etkileyen en önemli şahsiyetler arasında gösterdiği karizmatik lider" ve "Kemal, Türklerin atası anlamına gelen Atatürk ismini halkından aldı" satırlarına da yer veren gazete, "Mustafa" adlı filmin Atatürk’ü "korkuları ve zaaflarıyla insani yönden incelemeye çalıştığını, bilinen kalıplardan uzakta olduğunu ve yaşamının önemli anlarını adım adım izlediği" yorumunu da yaptı.
Konu hakkında vakti zamanında açtığım kürsünün linkinide vereyim belki aydınlatıcı olur. Tabi kürsü yorumlarından çoğu sizlere ömür ama zaten kimin ömrü sonuna kadar vefa etmişki ?????
http://www.birmilyon.com/e/?z=0&a=4&d=12418&e=&ct=&s=0
Ben o kürsüyü görmemişim, yoksa mutlaka bir şeyler yazardım. Çünkü film vizyona girince Doğan Medya gazetelerinin konu ile ilgili yayınlarının asıl sebebini öğrendiğimde, hem filmin ne menem bir şey olduğunu anlamış, hem Can Dündar’dan nefret etmiş, hem de sıkı bir Turkcell bağımlısı olmaya ahdetmiştim. Bununla ilgili olarak en son Aleksandros’un bir kürsüsünde yazmıştım; Süreyya Ciliv (Turkcel genel müdürü) uçakta yan yana oturdukları Can Dündar ile sohbet ederken, Mustafa filmi için sponsor olma vaadinde bulunuyor; ama ilk çekilen kısmı gördüklerinde yönetim olarak sponsorluktan vazgeçiyorlar. Doğan Medya ise, kendisine 11 yıldır reklam vermeyen Turkcell’i bu şekilde. halka “Atatürk’ün filmine sponsor olmaktan kaçtı” diye duyurarak intikam almaya çalışıyor. Sonuçta filmin rezilliği ortaya çıktığında, Doğan Medya da bu rezilliğe ortak olmuş oldu. “Fanatik bir Yunan çekse böyle çekerdi” diyen arkadaş çok güzel demiş valla. Böyle bir film için ne ben, ne de yakınlarımdan hiç biri 1 kuruş bile harcamadı, bu da benim tesellim oluyor.:)
Murat : O gün yapılan yorumların doğru çıktığını görmek mutlulukmu veriyor hayır ama artık gözümüzü açmamız gerektiğini görebiliriz belki ?
Kardeşim dünya Mustafa kemal Atatürk'ün kıymetini biliyorda bizde bazı hainler hala değerini anlayamadı,emeğine yüreğine sağlık...
Murat : Sağolasın abicim, e görmeyen gözlere çomak sokmak lazım bazen...
TÜMSİAD İzmir Şubesinin organize ettiği ve geleneksel hale gelen iftar programlarının üçüncüsü Balçova Termal Otelde gerçekleşti.TÜMSİAD İzmir Şubesi Yönetim Kurulunun tam kadro olarak hazır bulunduğu iftar programına ayrıca Genel Başkanımız Dr. Hasan SERT, Genel Sekreterimiz Fatih GÜNGÖR de teşrif ettiler. İftar programına protokol olarak Manisa Vali Yardımcısı Sayın Dr. Kadri CANAN , Mülkiye Başmüfettişi Ahmet GÖRÜCÜ, İl Sağlık Müdürü Mehmet ÖZKAN, Adalet Bakanlığı Teftiş grubu İzmir Grup Başkanı Sayın Celalettin KOCABAY, İl Meclis Üyesi Sayın Fuat YAKIN, TÜİK Bölge Müdürü Sayın Rıdvan YAKA, AKP İl Kadın Kolları Başkanı Sayın Nesrin ULEMA, İl Dernekler Müdürlüğü Yetkilileri, Siyasi Parti Temsilcileri ve Sivil Toplum Kuruluşlarının yetkilileri katıldılar.İzmir Şube Başkanı Osman Murat BAŞARAN konuşmalarında TÜMSİAD ın bu gün geldiği noktayı işaret ederek, “TÜMSİAD 18 ilde faaliyet gösteren , 5 ayrı Avrupa ülkesinde teşkilatlanmasını tamamlamış ve 5000 üye potansiyeline ulaşmış dev bir dernek haline gelmiştir. 2006 yılında ilk şube olarak faaliyetine başlayan TÜMSİAD İzmir aynı zamanda Manisa ve Aydın illerini de kapsamaktadır. Takdir edersiniz ki gerek genel olarak gerekse şube olarak bu kadar kısa sürede bu aşamalara gelmek kolay değildir. Ama bu gayret ve azimde olduğumuz sürece ve üyelerimizden aldığımız güç ile çok kısa zamanda çok daha iyi yerlere geleceğimizden eminim.” Dedi. Katılımcılara teşekkür eden sayın BAŞARAN konuşmasını tamamladı.İzmir Şube Başkanından konuşmasından sonra görüşlerini dile getiren Genel Başkanımız Dr. Hasan SERT; “ Öncelikle eminim ki, sizinde benim de bu akşam 3 , 4 ya da daha fazla yerde programınız vardır. Fakat kalkıp buraya TÜMSİAD ın iftar programına geldiniz hepinize teşekkür ediyorum. TÜMSİAD ın yaptıkları konusunda Şube Başkanım açıklamalar yaptı. Ben de müsaade ederseniz TÜMSİAD ın hedeflerinden bahsetmek isterim. Göreve geldiğimiz son 4 ay içinde toplam 36 il gezerek şube çalışmaları ve teşkilatlandırma çalışmaları yaptık. 3 ay gibi kısa bir süre sonunda şube sayımızı 2 katına çıkaracağız. Ayrıca sayısı 5 olan ülke temsilciliklerimize de çok kısa bir süre sonra Bosna-Hersek’de eklenecektir. TÜMSİAD üye portföyü daha çok Kobi dediğimiz, yani Rahmetle anıyorum Sayın Cumhurbaşkanımız Turgut ÖZAL ın orta direk diye tabir ettiği işletmelerden oluşmaktadır. Bu işletmeler ki bu gün ülke ekonomisinin belkemiğini oluşturmaktadır. Ülkemiz 1980 yılında başlayan ekonomik hamleler neticesinde güçlü ekonomiler sıralamasında 170 li sıralardayken bu gün 17. Sıraya yükselmiştir. Bunu gerçekleştiren benim Kobim ‘dir. TÜMSİAD Sayın Özal’ın 20 sene önce gördüğünü bu gün tekrar fark etti ve Kobilere kucak açtı.Tümsiad Kobilerimizin dertlerine derman olmaya ve isteklerini, ihtiyaçlarını tespit edip çözüm üretmeye çalışmaktadır.Norveç Başbakanının bir sözü geldi aklıma sizinle paylaşmak istiyorum .“benim ülke nüfusum 5 milyondur. Fakat ben bir yere gittiğim zaman 15 milyonluk bir ülke başkanıymışım gibi hareket ediyorum. Çünkü benim vatandaşlarım en az 3 sivil toplum kuruluşuna üyedir.” Şimdi Osmanlıda var olan vakıf sistemini batılı almış adını değiştirmiş bize tekrar STK olarak sunmuştur. Bu kötü bir şey midir? Tabii ki hayır ; Bugün çağdaş toplumlarda halkın çoğunluğu STK lara üye , yani ülkesi için halk olarak bir şeyler yapma azminde. Bu noktada diyoruz ki gelin bu ülke için bir şeyler yapalım, devletimizle milletimizle hep beraber ülkemizi hak ettiği yerlere taşıyalım. Biz bu ülkenin sevdalılarıyız, ömrümüz yettikçe de ülkemize hizmet etmeye devam edeceğiz.”dedi. Katılımcılara tekrar teşekkür eden Genel Başkan sayın SERT , hayırlı Ramazanlar ve hayırlı bayramlar temennilerinin ardından konuşmasını tamamladı.İl Genel Meclisi Üyesi sayın Ali Fuat YAKIN da konuşmalarında “ ben diğer konuşmacıların değinmediği bir konuya değinmek istiyorum. Öncelikle 3 yıldır TÜMSİAD üyesi olduğumu ve burada gördüklerimi sizinle paylaşayım istiyorum. Burada ahlaklı insanlar var, burada dürüst insanlar var, burada samimi insanlar var, bu dernek bu üye yapısıyla her zaman başarılı olacaktır. TÜMSİAD ı her yerde tavsiye edebilirsiniz inanın pişman olmazsınız. Katılımcılarımıza saygı ve sevgilerimi sunuyor hayırlı akşamlar diliyorum.” dediDaha sonra konuşan Manisa Vali Yardımcısı Dr. Kadri CANAN ise,” başka yerdeki davetlerimi iptal edip buraya katıldığım için çok doğru bir karar verdiğimi anladım. Bu ülke için hizmet etmek isteyen herkese her zaman kapımız açıktır. Bu ülke için bir şeyler yapmak isteyenlerle birlikte olmaktan mutluluk duyduğumu ayrıca belirtmek isterim. Çalışmalarınızda başarılar diler ve teşekkür ederim.” Dedi.Son olarak rozet takma merasimine geçildi ve Genel Başkanımız Sayın Hasan SERT ve İzmir Şube Başkanımız Sayın Murat BAŞARAN yeni üyelerimizden; AKP İzmir Kadın Kolları Başkanı Nesrin ULEMA, İzmir Ticaret Odası Eski Meclis Başkan Vekili Necip NASIR , Dr. Abdullah KARACA, Süleyman OKKALI, Seyfi ÇANGÜL, Özgür BEKMEZCİ, Çetin KÖÇKAR, İlhami SEVİN, Rıdvan ATLI ‘ ya rozetlerini taktılar. Fotoğraf çekiminin ardından program sona erdi.
13 Eylül 2009
Başarılarının devamını diliyorum kardeşim...
Murat : Çok teşşekkür ediyorum sağolun bu arada aynısından bende diliyorum >;-)
Ne garip bir gün; yüreğimde ufaktan bir sızı, dudağımda acı bir tebessümle yazılanları gururla okuyor, fotoğrafını mutlulukla izliyorum. Şans, başarı ve mutluluğun her zaman seninle olmasını diliyorum Muratçığım.:)
Bu da benden, günlüğüne ufak bir armağan olsun. :)
***
Murat : İyi dileklerin ve armağanın için çok teşekkürler ablacım :) Bu arada günlük zaten senin elinden geçti de güzelleşti yoksa ben fani azıcık kabiliyetsizimdir ;-)
Sabahtan beri yazmak için uygun ânı bekliyordum da, 0ndan geç yazdım.:)) Malum, artık bir misyonum var; açıklarsam polemik konusu olur diye bahsini etmeyeyim ama anladın sen 0nu!:))) Bundan sonra böyle... Neyse, konuya döneyim; o akşam sizleri iftardan sonra bi arayayım da programı sorayım dedim ama, sen protokolle meşgul olduğun için konuşulmadığını, dolayısı ile de bir karara varmadığınızı söylediler. Artık konuşun şu bayram programını yahu!:) Bu arada organizasyonu soyadına yakışır biçimde iyi başarmışsın, tebriklerimi sunuyorum.:)
Murat : Misyonunuzda başarılar diler Vizyonu görmek için sabırsızlandığımı beyan ederim efendim ;-) Son bir hafta 2500 km yapıp aşağı yukarı bir Marmara ve Ege turu yaptım hiç kimseden haberim yok bir haberleşelim bakalım. Bu arada güzel sözleriniz için teşekkürler Nermin Hanım ;-)
Misyon gereği ben yine yazıyorum, sen cevaplamasan da olur Murat.:)))
Murat : Ben bu çabayı ancak takdir ederim ;-)
Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) Kurucu Genel Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yıldırım ve TÜMSİAD İzmir Şube Başkanı Murat Başaran ve İzmir Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri, Aydınlı üyelerle iftar yemeğinde bir araya geldi.
Aymendo Tesisleri’ndeki iftar yemeğine AK Parti Aydın Milletvekili Mehmet Erdem, Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Aydın Ticaret Odası Başkanı İsmail Hakkı Dokuzlu ve bazı bürokratlar da katıldı.
Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun erken ayrıldığı iftar yemeğinin ardından TÜMSİAD’ı tanıtan slayt gösterisi yapıldı. Slayt gösterisinden sonra konuşan TÜMSİAD İzmir Şube Başkanı Murat Başaran, “TÜMSİAD İstanbul merkezli olarak 2005 yılında kuruldu. İlk şubesi İzmir’de açıldı. Derneğin 5000’i aşan üyesi var. Aydın’da ise 30 üyesi var. Bu organizasyonu geçen sene de yaptık. Organizasyondan sonra Aydın’dan derneğe önemli katılımlar oldu. Teşkilatlanma çalışmalarında büyük emeği olan Aydın İl Sorumlumuz Özcan Petekkaya ve ekibine teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Başaran, Aydın’daki iş adamlarının dernek ile daha aktif olacağını belirterek, “Dernek ile üyeler arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirerek birbirleriyle alışveriş yapmalarını sağlıyoruz. Bunun dışında üyelerimizin sıkıntılarını hükümete aktarıyoruz. Aydın iline özel vergi indirimi için çalışma başlatacağız. KOSGEB’ten sanayicilerin yararlanabilmesini sağlayacağız” dedi.
Başaran, derneğin Aydın Şubesi olarak öncelikle yerel ekonomiyi canlandıracak seminerler yapmayı planladıklarını da söyledi.
TÜMSİAD Kurucu Genel Başkanı ve Şubelerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yıldırım ise, “18 ilde şubeleşme çalışmalarımızı tamamladık. İzmir şubemize coğrafi yakınlığı ve ulaşım rahatlığı sebebi ile Aydın ili çalışmalarını İzmir şubemiz yürütmektedir. Bugün Aydın ili şubeleşme yolunda çekirdek yönetim kadrosunu oluşturmuş ve gerekli üye potansiyeline ulaşıldığında şube çalışmaları tamamlanmış olacaktır” dedi.
TÜMSİAD Aydın İl Temsilcisi Özcan Petekkaya da, üyelerinin kaynaşmasını sağlamak amacıyla düzenledikleri bu iftar yemeğine katılan konuklara teşekkür ederek, derneğin önümüzdeki günlerde sanayici ve işadamları için çeşitli aktiviteler gerçekleştireceğini dile getirdi.
Yok canım ne para kazanması, para kazanmak isteyen kim? :)) Artık yüzü gülen, mutlu insanlar görmek benim tek derdim, "Yaşasın Antidepresansız Hava Sahası" :))
Murat : E o zaman alalım sizide derneğimize ;-)
Helal sana başkan:)))
Murat : İzmir'e deniz getirecem, eğer getiremezsen sonum yönetime benzesin :)))
Emel'lerdeki iftar yemeğinde o kadar sohbet edildi ama hiç iş konuşulmamıştı. Dolayısıyla senin başkanlığını bile bu yazı ile öğrenmiş bulunuyorum Murat, tebrikler!:)
Murat : O akşam sevgili üyem Talat kardeşime dergilerini ve davetiyesini verdim, hatta üstad ve Osman abimede 10 Eylül de vereceğimiz iftarın davetiyelerini verdim ama her şeyi gizlice yapınca farkedemediniz tabi :)))
seninle gurur duyuyoruz başkan:))
Murat : Eyvallah abim sağolasın. Dün akşam Alaçatı'daydık , pazartesi İstanbul' dayız, perşembe İzmir büyük organizasyonu hallettikmi rejime başlayacağım inşallah :))))
Burada güzel bir şeyler oluyor gibi... :)) Her iyi haberinle gurur duyuyor, mutlu oluyorum. :)) Tebrikler Muratcım...:))
Murat : Sağolasın ablacım :) Bekle hele bir Amerikan başkanı olayım , o zaman gör sen beni . Dünyaya huzur getirmezsem ne olayım ;-)
Bende güzellik salonu açıyım bari:))Bana şöyle kirası ucuz bir dükkan bulursun artık Murat kardeşim:))
Murat : İzmir'de olursa seve seve bulurum lakin İzmir kızlarının salonlara ihtiyacı olmadığından müşteri bulurmusun bilmem ablacım ;-) (Yalandan kim ölmüş dolup dolup taşıyor salonlar) :))))
Saadet KEFAL/ESKİŞEHİR, (DHA)
ESKİŞEHİR’de 18 yaşındaki Samet Altın, sağ elini kaptırdığı endüstriyel tipteki et kıyma makinesiyle birlikte hastaneye kaldırıldı. Altın'ın sağ elinin parmakları büyük hasar gördü.Yeşiltepe Mahallesi Gül Sokak’ta dün saat 19.00'da meydana gelen olayda Samet Altın sağ elini dirseğine kadar elektrikli kıyma makinesine kaptırdı. Samet Altın, fişin elektrik prizinden çekilmesinin ardından çalışması duran et kıyma makinesinden kolunu çıkaramadı. Samet Altın, endüstriyel tipteki et kıyma makinesiyle birlikte hafif ticari bir aracın bagaj bölümüne bindirilerek ilk olarak Eskişehir Özel Sakarya Hastanesi’ne götürüldü. Hastanede görevli doktorlar Samet Altın’ı, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Hastanesi’ne sevk etti.Araçtan indirilmeyen Samet Altın, Özel Sakarya Hastanesi’nden ESOGÜ Hastanesi’ne bir ambulansın eşliğinde getirildi. Altın, kolunu kaptırdığı et kıyma makinesiyle birlikte sedyeye oturtularak acil servise alındı.Hastane yetkilileri acil serviste et kıyma makinesinin vidalarının söküldüğünü ve Samet Altın'ın kolunun makineden çıkartıldığını belirtti. Doktorlar, ameliyata alınan Samet Altın’ın sağ elinin bileğe kadar olan kısmının ciddi şekilde zarar gördüğünü belirtti. Doktorlar Altın'ın parmaklarının parçalanma noktasında büyük hasar gördüğünü, ortopedi servisindeki tedavisinin sonunda parmaklarını kullanıp kullanamayacağın belli olduğunu söyledi. Altın'ın bilekten sağ kolun dirseğine kadar olan bölümünde ise sıyrıklar oluştuğunu kaydetti.‘EVDE OLDU’ DEDİ
ESOGÜ Hastanesi’nde tedavisi süren Samet Altın polise verdiği ifadesinde evlerinde sucuk yapmak amacıyla kıyma hazırladığı sırada dalgınlığı sonucunda kolunu makineye kaptırdığını söyledi.Samet Altın’ı hastane önünde gören vatandaşlar ise, “Bu gencin üzerinde mavi renkte bir iş önlüğü vardı. Ayrıca kolunu kaptırdığı makine de endüstriyel tip et kıyma makinesi. Bu gencin bir işyerinde çalışırken kolunu kaptırdığını sanıyoruz” dedi.
Kaçar mı vatandaşımızın gözünden, maliye müfettişi gibiler maşallah :)) Kardeşimiz inşallah sağlığına kavuşur, ama işverenin hâli ne olur bilemem :))
Murat : Delikanlı % 100 sigortasız lakin ama tehditle ama hiç bir zaman elinin ve parmaklarının geğeri olamayacak bir meblâ karşılığında yalan söylemekte daha doğrusu yalan söylemeye mecbur edilmekte. Bu tarz pek çok olaya şahit oldum sorumsuz iş veren hep bir yolunu buldu cahil delikanlılar bazen hayatlarıyla ödediler bu bedeli. Vatandaşını bu kadar korumaktan aciz yöneticilere ve kanunlara ne desem boş. İnşallah bu olayın kahramanı delikanlımız sağlığına kavuşur demekten başka bişeyde elimizden gelmez ne yazıkki...
Ne diyeceğimi bilemiyorum doğrusu... Aslında biliyorum da söyleyemiyorum. Yazıklar olsun!
Murat : Aynen söyleyebilecek şeyin bittiği nokta burası ablacım. Kimse salak değil ama salak yerine konmayı o kadar kanıksamışız ki tepki vermez olmuşuz ne yazıkki...
Japon bilim adamı Masaru Emoto, su molekülleri üzerine yaptığı araştırmalarda Kuran okurken veya hoca ezan okurken, sudaki moleküller meydana gelen titreşimle mükemmel bir altıgen dizilime ulaştığını saptadı. Emo kısa bir süre önce Mısır’a giderek Kahire Üniversitesi’nde yaptığı araştırmanın sonuçlarını meslektaşları ile paylaştı.
Mısır devlet televizyonunda Japon bilim adamının elde ettiği bulgular profesörler tarafında tartışmaya açıldı. Kuran okunurken suyun nasıl değiştiğini tartışan bilim adamları, insan vücudunun yüzde 70′inin sudan oluştuğundan yola çıkarak İslam’ın en doğru din olduğu sonucuna vardı.
Ayrıca Kuran okuyan ve Allah’a duan eden insanların huzur ve mutluluk duymasının sebebinin de bu olduğu öne sürüldü. Bu konuda daha fazla araştırmalar yapılması gerektiğine işaret eden Mısırlı akademisyenler, Kuran sesinin su moleküllerini değiştirmesi ile ibadet edenlerin şiddetten uzak durması arasında da bir bağlantı olduğunu savundu.
Aşağıda konuya ilişkin kuran’dan ayetler bulunmaktadır…
Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O’nu tesbih eder; O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ancak siz 0nların tesbihlerini kavramıyorsunuz. Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır. ” el-isra. 44″
O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. “Haşr(24)”
Başlıkla birlikte yazıyı okuyunca evrim teorisi aklıma gelmedi dersem yalan olur :) Birkaç cümle daha yazmıştım ama sildim, evrimin tartışıldığı bu günlerde dalga geçiyor izlenimi oluşturmak istemedim :)
Murat : İnananlar için tartışılacak şey yoktur, inanmayanların tartışması bitmez. Birde sadece dille inanıp,araştırmaksızın her rüzgara açılanlar vardır ki Allah 0nları inanmayanların tartışmalarının rüzgarına kapılmaktan ve kendi cehaletlerinden korusun...
(Kalbi) ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine insanlara arasında peşinden yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp hiç 0ndan çıkamayan kimse gibi olur mu? (En'am 122)(O temiz akıl sahipleri) ayakta (yürürken) otururken ve yanları üzere katarken (bütün hal ve zamanlarında) Allah'ı zikrederler.Göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler (ve şöyle dua ederler) Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın.Seni tesbih ederiz.Bizi cehennem azabından koru" (Al-i İmran 161)
Topbaş, İDO ile özellikle Avrupa ve Körfez ülkelerinin ilgilendiğini söylemesine rağmen 1926'da çıkan Kabotaj Yasası gereği stratejik önemi nedeniyle İDO'nun yabancılara satılması mümkün değil.
TÜRK SANCAĞI GEREKİYOR
Dünya Gazetesi'nden Selçuk 0nur'un haberine göre, Yasa gereği Türkiye sularında emtia veya yolcu taşımak için mutlaka Türk sancağına sahip olmak gerekiyor. Türk sancağına sahip olmak yasa gereği tek başına yeterli de olmuyor. Çünkü ayrıca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak şartı da aranıyor. İDO, satılsa bile bu şartların yerine getirilmemesi halinde yani bir yabancıya satılması durumunda, yasa gereği hiçbir faaliyette bulunması mümkün gözükmüyor. Yani İDO, yabancılar tarafından satın alınması halinde, sadece bir şirket olarak varlığını sürdürebilecek ve herhangi bir yolcu veya emtia taşıyamayacak.
YÜZDE 51'İ TÜRK OLMALI
Haberde konu ile ilgili görüş bildiren Prof. Dr. Necmettin Akten, "İDO, karasularımız içinde yolcu-araç taşımacılığı yapan AŞ statüsünde bir İBB iştirakidir. 815 Sayılı Kabotaj Kanunu'na göre bu şirketin yabancılara satılması halinde karasularımızda taşımacılık yapabilmesi için Türk şirketi olma konumunu sürdürmesi gerekir. Bunun için de ortaklarının yüzde 51'i Türk uyruklu olmak ve yabancı hisselerin nama muharrer (adı sanı belirlenmiş) olması gereği vardır. Bu şartları yerine getirmeyecek bir satış hem Şehir Emini'nin itibarını sarsar hem de Türk hukukunun dışarıda yanlış yorumlanmasına ortam hazırlar. Ayrıca, İDO'nun yabancı şirket statüsüne dönüştürülmesi durumunda, şirketin sahibi olduğu gemiler, Türk gemisi olma niteliğini yitireceğinden yolcu ve araç taşıması bir anda duracaktır" dedi.
KURUL OLUŞTURULUYOR
İBB yetkilileri bu konudaki çalışmaların sürdüğünü belirtirken, İDO yetkilileri "Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde bir kurul oluşturuluyor. Kurulun belirleyeceği yol haritasına göre İDO'nun nasıl satılacağı şekillenecek. Eğer Kabotaj Yasası'nda bir engel varsa kurul bunu değerlendirecektir. Yasaya aykırı bir satış kesinlikle yapılamaz" değerlendirmesinde bulunuyor.
KANUN NE DİYOR?
Tam adı, "Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarda Kara Suları Dahilinde İcrayı San'at ve Ticaret Hakkında Kanun" olan Kabotaj Yasası ise bu konuda gayet net ifadeler içeriyor. Ancak yasa 19 Nisan 1926'da çıktığı için ifadeler eski Türkçe olarak yer alıyor. Yasanın Türkiye karasularında yapılacak ticaretle ilgili hükümlerini içeren 1, 2 ve 5'inci maddeleri aynen şöyle:
"Madde 1 - Türkiye sahillerinin bir noktasından diğerine emtia ve yolcu olup nakletmek ve sahillerde limanlar dahilinde veya beyninde cer ve kılavuzluk ve her hangi mahiyette olursa olsun bilcümle liman hidematını ifa etmek yalnız Türkiye sancağını hamil sefain ve merakibe munhasırdır.
Ecnebi sefaini ancak memaliki ecnebiyeden almış oldukları yolcu ve hamuleyi Türk liman ve limanlarına ihraç ederler ve Türk liman ve limanlarından ecnebi liman ve limanlarına gidecek yolcu ve hamuleyi de alırlar.
Madde 2 - Nehirler ve göller ve marmara havzasiyle boğazlarda bilumum kara sulariyle kara sularına dahil bulunan körfez, liman koy ve sairede vapur, romorkör istimbot, motörbot, mavna, salapurya, sandal, kayıt velhasıl makine, yelken, kürek ile müteharrik merakibi kebire ve sagire ile tarak, prizman, maçuna, algarina, şat ve her nevi nakliye ve su dubaları limyo, sefaini tahlisiye ve emsali ile şamandıra, sal gibi sabit ve sabih vesait bulundurmak ve bunlarla seyrüsefer ve nakliyat icra etmek suretleriyle ticaret hakkı Türkiye tebaasına munhasırdır.
Madde 5 - Bu kanunun 1'inci maddesi hükmüne aykırı olarak Türkiye limanları arasında kabotaj yapan gemilerin kaptanlarına ve yabancılara ait deniz taşıtlarının sahiplerine bin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilir. Donatanı yabancı olan gemilerle yabancılara ait sair deniz taşıtları, idarî para cezası tahsil edilinceye kadar elverişli bir limanda masrafları kendisine ait olmak üzere tutulur. Bu Kanunun 2 ve 3 üncü maddelerinde belirtilen yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan hakları kullanan yabancılara beşyüz Türk Lirası'ndan 5 bin Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilir ve gemi ve sair deniz taşıtları seferden alıkonulur."
En büyük araç ve yolcu deniz taşımacılık şirketi
İDO, İstanbul'un deniz ulaşımına ve trafik sorununun çözümüne katkıda bulunmak amacıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (İBB) tarafından 1987'de kuruldu. Şubat 2005'te İBB, Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) ile yaptığı bir protokolle Türkiye Şehir Hatları İşletmesi'ni devraldı. Devralma işlemlerinin ardından İstanbul'un deniz ulaşımından sorumlu tek otoritesi İBB oldu.
İBB, bu yetkisini büyük ölçüde İDO'ya devretti. İDO İstanbul Deniz Otobüsleri Sanayi ve Ticaret AŞ'nin filosu; toplam 33 hatta, 25 deniz otobüsü, 10 hızlı feribot, 17 araba vapuru, 34 şehir hatları yolcu vapuru ve Mavi Marmara yolcu gemisi ile 86 noktaya hizmet götürüyor. İDO, filosundaki 87 gemi ve kullandığı 86 iskele ile dünyanın en büyük araç ve yolcu deniz taşımacılık şirketi konumunda. Filoda yan hizmet gemileri ile birlikte, toplam 103 gemi bulunuyor.
Önemli bir konuya değindiğin ve bilgilendirdiğin için teşekkür ederim Murat. Yazıda ismi geçen Prof.Dr.Necmettin Aktan hocayı, İTÜ Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği bölümünde okuyan yeğenim vasıtası ile aylar önce tanımıştım. Kelimenin tam anlamıyla "mükemmel" biri olduğunu söylemek istedim bu vesile ile. Google'da, özellikle de facebook'ta yapılacak küçük bir araştırma ile, 0nun ne kadar değerli bir kişi olduğu kolayca anlaşılacaktır. Bu konu hakkında görüşleri de tam 0ndan beklendiği şekilde zaten.:)
Murat : Şükür vakti zamanında bazı değerlerimizi satamayacağımız hükme bağlanmış. Yoksa donumuza kadar satacaklar diye korkarım...
SİTEMİZİN KURALLARINI HATIRLATMAK İSTEDİM .....
"Serbest kürsü", birmilyon.com üyelerinin herhangi bir konu hakkında kendi aralarında düşünce ve yorum alışverişinde bulunabilecekleri bir ortamdır. Aklınıza gelen herhangi bir konuda, düşüncelerinizi ve yorumlarınızı başkaları ile paylaşabilirsiniz.
"Serbest kürsü"de konu açmak ve yorum yazmak için seçkin üye olmak gerekir. Normal üyeler serbest kürsü alanını kullanamazlar.
Bu alan yapısı gereği üyeler arasında bazı tartışmalara ve çekişmelere sebep olabilmektedir. Hatta bazen kürsü o denli kişiselleşmektedir ki diğer üyeler artık kürsünün varlığından rahatsız olabilmektedirler. Bu tip durumlarda kürsünün akışından tamamen kurucu üye sorumludur, eğer kürsü üyeler arasında kırıcı boyutlarda tartışmalara yol açacak duruma gelmiş ise kurucu üye kürsüyü kapatmalı veya kürsü tipini "Kılükal" kürsü olarak değiştirmek zorundadır.
"Münazara" tipindeki kürsüler sistem tarafından en geç dört gün sonra otomatik olarak kapatılır bu sürenin bitmesini beklemeksizin kürsü sahibi kendi konusunu istediği zaman kapatabilir.
"Kılükal" tipindeki kürsüler sistem tarafından kapatılmaz, kürsü sahibinin kapatması gerekir.
Birmilyon.com'un genel prensibi burada da geçerlidir ve belirli bir ideolojik görüşü yaymaya çalışan, yasa dışı sayılabilecek veya genel ahlaka aykırı konular hiçbir uyarı yapmadan kaldırılabilir.
"Serbest kürsü" alanı birmilyon.com sitesi ile irtibat kurabileceğiniz, soru sorabileceğiniz veya birmilyon.com sitesi hakkında fikir beyan edebileceğiniz bir alan değildir, bu tip birmilyon.com sitesi ile ilgili konularda bizimle temesa geçmek için bize ulaşın alanını kullanınız.Serbest kürsü alanını birmilyon.com sitesinin işleyişi hakkında sınırları aşacak derecede eleştirisel bir şekilde kullanan üyelerin seçkin üyelikleri açıklama yapılmaksızın iptal edilir.
Tevfik AKAN/ ERZURUM, (DHA)
BAŞKANLIĞINI emekli Emniyet Müdürü C. Yusuf Karagedik'in yaptığı ’Emekli Polisler Derneği' tarafından kurulan internet sitesinde polislerin ilginç telsiz konuşmaları ve anonslar yer aldı. ‘polistenhaber.com’ internet sitesinde yer alan komik anoslar şöyle:
* Heyecanlı bir ses: ’Merkez tarandık.-Merkez: Hayır efendim aranmadınız.* 4512: Merkez alet kontrol.- Merkez: Elinizdeki alet değil cihaz.* 4512: Aletin cihaz olduğu anlaşıldı merkez.* Şoför: Müdürüm, araç intikal etsin mi? - Müdür: Etsin, ama içinde şoförü de olsun.* Merkez: Camide son durum nedir? - 4536: Cenazeler mezarlığa seyir halinde
* 4536: Merkez, orta kilolu, kara renkli, boynuzlu tosun kaybolmuş.- Merkez: Anlaşıldı. İstasyonlar not alın. Kaybolan tosunun eşkali veriyorum.* Merkez: Ananın Yeri’nde (lokanta) kavga ihbarı var. Ekip intikal etsin.- 7443: Anlaşıldı Merkez. Ananın Yeri’ne ekibimizle seyir halindeyiz.* Merkez: Anlaşıldı. Mevkiiniz? - 7553: Kaybolduk merkez.* Merkez: Mevkiiniz? - 4566: Cumhuriyet Caddesi.* Merkez: Tamam mevkiiniz? - 4566: Arabadayız merkez: * 5452: Bahse konu aracı aldık inceliyoruz tamam.- Merkez: Araç alkollü mü? * 5452: Olumsuz efendim, araç dizelmiş.* 4512: Merkez hırsız kaçıyor.- Merkez: Anlaşıldı nereden nereye kaçıyor? * 4512: Şuradan şuraya kaçıyor.- Merkez: Biri 4512’den telsiz alsın, adam gibi tarif etsin.* 3345: Yonca Evcimik konserindeki son durum nedir? - 6220: Henüz Abone’yi söylemedi amirim.* 5433: Caddede şüpheli bir paket var Merkez.- Merkez: Anlaşıldı, çevre güvenliğini alın, pakete dokunmayın. Uzman ekip seyir halinde.* 5433: (Üç dakika sonra) Uzman ekibe gerek yok. Paket boş: - Merkez: Çevre güvenliğini alın demiştik.* 5433: Üzerinden kamyon geçti.* 3370: Bir minibüs at arabasına çarpmış, at arabası vefat etmiş.- Merkez: Başın sağ olsun evladım.”